TEST K - Bölüm 9
Bölüm 9 – Terfi
Yazar: Syhx
Editör: Aesh
Katanasını soğukkanlı bir biçimde çeken Kita, Vim’e küçümseyici bir bakış attı.
“Geride kal, ölmek istemiyorsan.”
Olanlara bir anlam veremeyen Vim ekledi.
“Ne yapıyorsan yap, ben ölmeye hevesli değilim!” dedi ve mağaranın dışına doğru koştu.
“Aptal.”
Kita, soğukkanlı adımlarla 5 Bozuk Doğan’a doğru ilerledi.
“Ne yapıyorsun… kaçsana! Daha sadece deneyimli seviyesin, kendini ölüme atıyorsun!” diye haykırdı Dest.
“Korkudan ne yapacağını şaşırdı zavallı, belki bize bir fırsat yaratır da en azından biz kurtuluruz!” diye ekledi Yuse.
“Tch, siz maceracılar, hatırladığım zamana göre daha şerefsiz olmuşsunuz. Şimdi sizi kurtarmak bile istememem normal değil mi?”
Mutantların üstüne doğru koşan Kita, İnanılmaz çevik bir şekilde katanasıyla ileri doğru zıplayarak tekinin kafasını kesti.
“1”
Korkmaya vakit olmadığını anlayıp çılgına dönen mutantlar kulak zarını delecek düzeyde büyük bir çığlık attılar.
Sonra ise çaresizce Kita’nın üstüne doğru koştular.
Katanasıyla sessiz bir şekilde müzik yapar gibi duran Kita, duvardan destek alarak zıpladı ve tek mutantın bacağını kopardı.
Ani bir hareketle arkasından gelen diğer mutantın saldırısını arkasına dönmeden katanasıyla engelledi. Ardından seri bir dönüşle mutantın tek kolunu kesti ve ikinci bir hamleyle gövdesini parçalara ayırdı.
“2”
Nefes almaya vakti bile olmayan Kita, kendisini arkasından yakalayan mutantı kolundan tutup tek eliyle önüne doğru attı ve kafasını ayağıyla parçaladı.
“3”
Hemen ardından katanasını yere sapladı ve bir sopa gibi kullanarak bacağını kopardığı mutantın boynuna zıpladı ve boynunu kırdı.
“4”
“Bu nasıl bir güç böyle!?” diye şaşkınlıkla titreyen Yuse’ye sordu Dest.
“En az usta… hayır efsane seviyesinde!” diye cevapladı Yuse.
“Böylesini ilk defa görüyorum… 1.seviye bir bozuk doğanı yenecek güçte biri demek ha…” dedi Dest.
“Bu adam nasıl deneyimli seviye olabilir, dalga mı geçiyordu bizimle?” diye sordu Yuse.
“Bunu sorgulamaktansa… canımızı kurtardığı için ona şükretmeliyiz sanırım” diye ekledi Dest.
Bu sırada Kita yere sapladığı katanasını aldı ve son bozuk doğanın üzerine doğru yürüdü.
“C-Canavağrar!” diye bağırdı Mutant ve kaçmaya çalıştı.
“Nereye gittiğini sanıyorsun?”
Arkasından çevik bir şekilde yetişen Kita katanası ile mutantı ortadan ikiye böldü.
“5”
Şaşkınlıkla ayağa kalkan Yuse ve Dest titreye titreye Kita’nın yanına yürüdüler beş tane mutantı indirmesi bir dakikadan kısa sürmüştü.
“Zaman doldu” dedi Kita ve hemen ardından yere yığıldı.
“Kita!” diye bağıran Yuse yere düşen Kita’yı kaldırdı ve kucağına aldı.
“B-bunu herkese anlatmalıyız!” dedi Dest.
Ağızlarından başka bir kelime çıkmayan ikili, şaşkınlıkla mağaranın çıkışına doğru yürüdüler.
Çıkışta atının üzerinde bekleyen Vim’i gördüler.
“Ah-h kurtuldunuz demek! Ah… Kita mı kucağındaki, çocuğa yazık oldu. Kahramanlık yapacağım diye geberdi.”
Yuse ve Dest garip bir şekilde Vim’e baktı.
“Ama cidden ikinizin beşini indirmesini beklemiyordum, cidden harikasınız. Benim partimden bekleneceğini gibi!” diye pişkin pişkin konuştu Vim.
“Bu kucağımda taşıdığım çocuk, beşini de tek başına, tek bir çizik bir almadan yok etti Vim. Dua et uyanmasın, şimdi kes sesini de gidelim.” dedi Yuse.
“Ehe~ şaka yapmanın sırası mı şimdi Yuse?”
“Sus-artık-Vim.” diye cevapladı Dest.
“S-Siz ciddisiniz!” dedi ve titremeye başlayan Vim.
Yol boyunca bir daha ağzını açmadı.
Vanavia’ya kadar baygın kalan Kita’yı tavernaya götürdüler ve durumu açıkladılar. Defalarca özür dileyen personel ve görev sahibi durumu Maceracı Üssüne ilettikten sonra telafi olarak 1 Elmas ve bir özür yazısı aldılar. Kita’nın seviyesi ise Deneyimli Maceracıdan Profesyonel Maceracıya yükseldi.
“Elması vermek zorunda mıyız? Sonuçta ilk görev bedavaydı değil mi?” diye sordu Vim.
“Adam hayatımızı kurtardı Vim! Sen korkak gibi kaçıp giderken adam hepsini doğradı onların, nasıl bir soru bu? Sonuna kadar onun hakkı bu elmas!” diye sitem etti Dest.
Ardından Kita’yı Dermigon’daki hastaneye götürdüler.
İki gündür uyuyordu ve endişelenmeye başlamışlardı. Kontrolleri yapıldıktan sonra kayda değer bir şeye rastlamayan doktorlar:
“Bir süre burada dinlensin, değerlerinde anormal bir şey yok, muhtemelen çok çalışmaktan bayıldı birkaç güne kendine gelir.”
“Teşekkürler doktor! Ona iyi bakın lütfen!” dedi Yuse.
Bu Dünya’daki doktorlar genellikle taş eğitimi alıp savaşa girmek istemeyen kişilerden oluşuyordu. Kendilerini daha farklı alanlarda geliştirip taş kullanıcısından doktora geçiş yapıyorlardı.
Her ne kadar yol boyunca Yuse çeşitli taşlarla Kita’ya yardımcı olmaya çalışsa da, gözle görülür bir yarası olmadığı için elinden pek bir şey gelmiyordu. Doktorları taş kullanıcılarından ayıran nokta burasıydı.
Birkaç günün ardından gözlerini açan Kita’nın durumu anlaması pek uzun sürmedi.
“Gene bilincim kapandı değil mi? Bıktım vallahi… ne zamandır baygınım acaba.”
“Doktor Bey, hasta uyandı!” diye bağırdı kapıda duran hemşire.
Kita şaşkınlıkla kafasını kapıya doğru çevirdi ve bir hastanede olduğunu fark etti.
“Günaydın Kita, çok şükür sonunda uyandın.”
“Kaç gündür baygınım? Ve neden hastanedeyim bir şey mi oldu yoksa!?”
“Sakin ol, sakin ol, değerlerin gayet normal, muhtemelen vücudun fazlası ile bitkin düştüğü için bayıldın, sen gene de dikkatli ol her ne kadar değerlerin normal olsa da 3 gün biraz fazla bir süre.”
Üç gün mü baygın kaldım!? Git gide artıyor bu baygın kalma sürem, buna acil bir çözüm bulmam lazım.
“Anladım, bana baktığınız için teşekkür ederim doktor, bu arada hastane ücretleri ne kadar pek bir bilgim yok da?”
“Ücreti arkadaşların ödedi ve tavernaya uğramanı söylediler alman gereken bir şey varmış sanırım.
Arkadaşlarım mı?
“Anladım tekrar teşekkür ederim doktor, başka bir şey yoksa çıkabilir miyim?”
“Tabii ki, kendine dikkat et Kita.”
Hastaneden çıkan Kita’nın üstüne inanılmaz bir ağrı ve yorgunluk vardı. İlk başlarda hissetmese de sonradan çıkan bu ağrı canını sıkmaya başlamıştı. Tavernaya doğru yürüdü ve içeri girdi.
İçeri giren herkes, beyaz kıyafetleri ile girdiği ilk gün gibi Kita’ya dik dik bakıyorlardı. Fakat bu bakışlar biraz daha farklıydı sanki, danışmaya yürürken gene bazı fısıltılar duydu.
“B-bu o mu?”
“Tek başına 5 tane 3.seviye bozuk doğanı yenmiş!”
“Ben 10 diye duydum.”
“Çok korkunç..!”
Ellerini danışma masasına koyan Kita merakını gidermek için söze girdi.
“Neler oldu burada gene?”
Önündeki yazılarla uğraşan danışmadaki kadın kafasını kaldırdı.
“Aa, Kita uyanmışsın!”
“Evet uyandım, bana neler olduğunu anlatabilir misiniz?”
“Hatırlamıyorsun demek, ah, ondan önce tebrikler Profesyonel Seviye Maceracı oldun.”
“N-Ne?”
“Buda o yaptığın mükemmel fedakârlık için merkez tarafından özür niyetinde gönderilen telafi ödülün işte 1 Elmas.”
“E-Elmas mı??!!”
“Evet 10 Altına denk geliyor normal şartlarda 1 elmas kazanmak için 1 Efsane seviye görev tamamlamak gerekiyor ama senin yaptığın kahramanlık için bu az bile bence.”
Yarım saattir kahramanlık kahramanlık deyip duruyor ne yaptım ki ben?
“Hafızam şu an biraz bulanıkta tam olarak neler olduğunu anlatabilir misiniz?”
Ardından olayları Kita’ya açıklayan kadın bu olaydan sonra ilanına bir sürü kişinin başvurduğunu ve tam ücret vermek istediklerini söyledi.
Anladığım kadarıyla hayati bir tehlike içinde olduğum zamanlarda, bilincimi kaybedip resmen bir canavara dönüşüyorum. Ama her kontrolü kaybedişimde baygın kalma sürem de uzuyor.
Bu olaylardan sonra gruplarla birlikte görevleri yapmaya devam eden Kita, Dermigon’da giderek ünlenmeye başladı. Her ne kadar o gün anlatıldığı gibi bir hale bürünüp tekrar bayılmasa da katıldığı her görevi başarı ile tamamladı.
Yaptığı görevler sayesinde namı diğer köylere ve kasabalara da yayılmaya başlayan Kita kayda değer bir tecrübe edinmişti. Ve asıl amacı olmasa da yüklü miktar parası da vardı artık. Toplum içinde Kita’ya “T.K” demeye başladılar kimilerine göre bu kısaltmanın açılımı “Tek Kılıç” veya “Tek Kurt” bazılarına göre tersten okunarak “KaTana” kimilerine göre ise “KiTa”ydı.
Bir akşam üstü gene bir görevden dönen Kita atının üstünde Dermigon’un kapısına doğru gidiyordu. Kapıya yaklaşmak üzereyken bir yere uğraması gerektiğini söyleyerek yardım ettiği gruptan ayrıldı.
Aslında bir yere uğraması gerekmiyordu ama 200 metre geride ovalarda birilerini görür gibi olmuştu ve içindeki merak duygusunu yenemeyerek oraya doğru gitti. Etrafa bakındı ama kimseyi göremedi.
Hayal gördüm herhâlde.
Ardından bir kızın ona doğru koştuğunu gördü tahminen 400 metre uzaktaydı kız. İlk başta tanıyamadıysa da kız biraz daha yaklaşınca o pembe saçları hatırlamaması mümkün değildi.
“A-Asphy??”