TEST K - Bölüm 22
Bölüm 22 – Nefret
Yazar: Syhx
Editör: Aesh
Bir türlü bir çıkış yolu bulamayan ikili, normal bir günde iş ayrımı yapıyordu.
“Su eksikliğimiz yok.”
“Tamamdır. Ben o zaman tavşan avına gideyim bari.”
“Bende kıyafetlerimizi gölette yıkayayım bari kaç gündür yıkamadık.”
“Tamamdır Nist, kolay gelsin.”
“Size de kolay gelsin efendim.”
Kita tavşan avı için başkent tarafına doğru gidiyordu fakat çok yaklaşmıyordu, derinlere ilerledikçe 5-6 tane tavşan gördü.
Ziyafet var bugün.
Tam tavşanları avlayacaktı ki ormanların derinden gelen sesler tavşanları ürküttü.
Noluyor… insan mı yoksa? Yok yok… imkansız! Muhtemelen bozuk doğandır. Birkaç kere denk gelmiştik.
Kita katanası ile savaş pozisyonunu alıyordu ki uzaktan gelen sesler git gide tanıdık gelmeye başladı.
“Asphy yeter bu kadar, cidden çok yoruldum.”
“Yeteri kadar uzaklaştığımıza emin olmalıyız.”
Ne? Asphy mi dedi o? Hayır nasıl olur onlarla bu şekilde karşılaşmamıştık… Yoksa casuslar mı?
Kita sese doğru temkinli bir şekilde yaklaştı ve fark ettirmeden Asphy ve Hiki görünümlü bu iki kızın arkasına doğru geçti.
“Arkanızı dönerseniz ölürsünüz.”
Bu söz tanıdık geldi.
“S-Siktir.” dedi Asphy
“Buldular mı bizi?” diye cevapladı Hiki ağlamaklı bir sesle.
“Kimsiniz? Bizi yakalamak için mi gönderildiniz?”
“Bu ses..? Kita?”
“Salağa yatıyorsun demek.” diye cevapladı Kita.
Ardından Asphy büyük bir kahkaha attı.
“Gerçekten sensin demek ha, inanılmaz kader gerçekten bizi ayırmıyor.”
“Kita mı? Gerçekten mi?” diye cevapladı Hiki ardından ekledi,“Kita biziz gerçekten biziz! Casus falan değiliz biz de krallıktan kaçıyoruz.”
“Nasıl inanayım size?” diye sordu Kita.
Asphy söze girdi “Sence siz ikinizi yakalamak için 2 kişi mi gönderirler? Ne kadar tehlikeli olduğunuzu unuttunuz sanıyorum. Bu sana yeterli gelmediyse elimizdeki silahları bırakalım bizim güvencemiz için sen de bırak.”
İnanmalı mıyım? Gerçi silahlarını bırakırlarsa ve gerçekten casuslar ise ellerim ile yenebilirim onları.
“Tamam kabul üçten geri sayalım ve bırakalım.”
“3”
“2”
“1”
Aynı anda çimlere düşen 3 silah sesi birbirlerine güvenmelerini sağlamıştı. Ardından Asphy ve Hiki arkasını döndüler.
“Ah, bu kim Asphy..? Hani Kita’ydı bu adam?” dedi korkarak.
“Sadece saçları uzamış ve kilo vermiş Hiki bu o.”
“Siz de pek iyi gözükmüyorsunuz işin aslı.”
İkisi de başlarını eğdi ardından Asphy söze girdi.
“Durumumuz senden pek farklı değil. Biz de muhtemelen dünya çapı aranıyoruz artık.”
Demek gerçekten de aranıyormuşuz.
“Benim başımdan geçenleri biliyor gibisiniz.”
“Duymayan kalmadı.” dedi Hiki.
Kısa bir sessizlikten sonra,
“Bunları şimdi burada konuşmayalım, hem Nist muhtemelen beni bekliyor, ormanın biraz daha derinlerinde bir ağaç evimiz var orada kalıyoruz, orada konuşuruz.”
İkisi de onayladıktan sonra kaldıkları ağaç eve doğru geçtiler, merdivenleri çıktıktan sonra içeri doğru geçtiler.
“Geç kaldınız efendim bir sorun mu ol-“ Nist birkaç saniye donduktan sonra istemsizce bağırdı.
“A-Asphy?????”
Asphy gergin bir şekilde gülümsedi ve elini Nist’e salladı. Kita Asphy’nin içinden binlerce küfür ettiğine emindi.
“S-Selam Nist..! Görüşmeyeli uzun zaman oldu~!”
“Bu tavır ne Asph..- bir dakika siz ikiniz tanışıyor musunuz?” diye sordu Hiki
“Ben de bilmiyordum.” diye cevapladı Kita ardından ekledi, “Nereden tanışıyorsunuz bilmiyorum ama konuşacak çok şey var. Oturalım ve teker teker konuşalım.”
Herkes ağaç evin içinde yere bağdaş kurup oturdu ve ilk olarak Kita, Asphy ve Hiki ile nasıl karşılaştığını ve nasıl tanıştığını anlattı.
“Biz de Asphy ile ailemiz aracığı ile küçüklükten tanışıyoruz. Ayrıca dikkatli olmanız iyi olmuş efendim fakat gerçekten aklıma takılan çok önemli bir konu var. İlk olarak Asphy’e onu sormak istiyorum.”
“Dinliyorum.”
“Nesp nasıl? Buraya geldiğimizden beri onu merak ediyorum bir haberin var mı?”
Hiki’nin suratının asılmasından bir şeylerin kötü olduğunu anlayan Nist soğukkanlılığını yavaştan kaybederek,
“K-Kötü bir şey mi oldu? Lütfen anlatın.”
“O zaman başımızdan geçenleri en baştan anlatayım, Hiki seni zorlamak istemiyorum o yüzden ben anlatırım.”
“Teşekkür ederim Asphy.” Dedi Hiki buruk bir gülümseme ile.
“Dermigon’da eğitimimizi bitirdikten sonra daha iyi bir eğitim almak için bir eğitim klanına katılmak istedik. Bundan dolayı aslında Axia’ya gitmemiz gerekiyordu ama bir nedenden dolayı eğitim klanlarının kayıtları başkente alınmış bu yüzden oraya doğru yol aldık.”
“Başkente vardığımız da her şey normaldi hatta şehrin bu büyüklüğü bizim gibi Moria’dan gelenleri çok etkilemişti.”
Bu sırada Hiki’nin gözleri dolmaya başladı.
“Bir gün Hiki ile başkent sokaklarında gezerken kraliyetten oldukları belli olan iki kişi bize sarkmaya başladı. İkimiz de ne kadar rahatsız olduğumuzu belli etsek dahi laftan anlamadılar bende bir tanesine sağlam bir tekme attım.”
“Muhtemelen prensler.” dedi Nist.
“Evet biz de sonradan öğrendik, ben tekme attıktan sonra bizi tehdit edip gittiler. Akşam kaldığımız otele giderken bir anda üzerimize atılan 4-5 kişi ile ne olduğuna şaşırırken bizi kaçırdılar.”
“Sonradan gözümüzü açtıklarında gördüğümüz o iki iğrenç prensin yüzüydü. Bundan sonrası…”
“Devam et lütfen Asphy, onlardan neden nefret ettiğimi tekrar duymak istiyorum ağlayarak bir yere varamayacağımı öğrendim artık.” dedi Hiki.
“Peki devam ediyorum o zaman, bu şerefsizler bize 10 gün boyunca resmen cehennemi yaşattılar, yapmadıkları işkence kalmadı hatta… bize tecavüz dahi ettiler.”
H-Ha..?
“OROSPU ÇOCUKLARI!” diye bağırdı Nist yerinden fırlayarak.
“Nesp’i ise 8. günde gördüm. Hapishane tarzı bir yerde tutuyorlar. Yıllar sonra kardeşimi öyle bir yerde görmek ve elimden hiçbir şey gelmemesi o kadar kötü bir histi ki…”
“Köpekler, köpekler! eğer Nesp’e el sürdülerse… onların her birinin derilerini deşerim!” diye haykırdı Nist.
“O kadar küçük bir çocuğa el süreceklerini tahmin bile etmek istemiyorum, muhtemelen bize karşı koz olsun diye kaçırdılar zavallı kızı.”
“İşte, yaşananlar bu şekilde.” dedi Asphy ve bir su rica etti.
Nist herkese su verdikten sonra söze girdi.
“Efendim, biz günlerdir burada ne yapıyoruz? Amacımızı… yola çıkışımızı unuttuk, fakat bu olay yapmak istediğim şeyi neden istediğimi bana tekrar hatırlattı. Bir çözüm… b-bir yol bulmalıyız!”
Nist haklı… günlerdir burada ne yapıyorum ben..?! Ormana gidip tavşan avlıyorum, mataralara su dolduruyorum ve akşamları ateş yakıyorum.
Ben…
Ben asıl yapmam gerekenleri bunları bahane ederek unuttum…
“Görüyorum ki hepimizin krallıktan nefret etmek için kendince ve ortak sebepleri var. Üstüne üstlük hepimizin kurtarmak istedikleri şeyler var. Bu anlattıklarınız ve Nist’in dedikleri gözümü açtı, öncelikle size teşekkür ederim. Biliyorum belki hepinizi bir noktada yüz üstü bıraktım, Asphy ve Hiki’yi defalarca terk ettim ve Nist ile birlikte yola çıkış amacımızı unuttum.”
Ardından ayağa kalktı ve dizlerinin üstüne çökerek kafasını yere bastırdı.
“Fakat bana bir kez daha güvenmenizi istiyorum! Evet belki bencillik gibi gelebilir fakat bu çıkmazdan çıkmak için bir planım var.”
“E-Efendim kafanızı kaldırın!”
Asphy parmağı ile yanağını kaşırken kekelemeye başladı.
“T-Tamam bu kadar abartmana gerek yok, kaldır kafanı.”
“P-Plan?” dedi Hiki.
Herkes Hiki’nin sözü ile ortamın garip havasını fark etti. Sonra ise planın ne olduğunu merak eder bir bakış attı.
“Kuzey’e gideceğiz, Sonsuz Boşluğa!”