TEST K - Bölüm 14
Bölüm 14 – Değişim
Yazar: Syhx
Editör: Aesh
Nist, her ne kadar istemese de, olan durumu açıklamak için yeltendi.
“Sybe-”
Fakat bu çabası Syber tarafından hızla kesildi.
“Açıklamana gerek yok, olanları duydum.”
Nist, yüzündeki inanılmaz rahatlama ile cevapladı. “Anlayışınız için teşekkürler efendim.”
Syber, gri gözleri ile Kita’yı biraz süzdükten sonra Nist’e dönerek, “Tamam Nist, sen çıkabilirsin.” dedi.
“Kimsin sen?”
Nist belini eğerek arkasına döndü ve büyük kapıdan dışarıya çıktı.
Syber Kita ile bir süre bakıştı, sonra ise odada turlamaya başladı. Bir süre dolaştıktan sonra durdu ve elindeki kalemi Kita’ya doğrulttu.
“Kimsin sen?”
Syber sorusunu yönelttiği sırada, Kita kendi içinde bir konuşma içerisindeydi.
Orada mısın? Kita!
Beni hiç uyandırmayacaksın diye çok korktum… olan şeyleri ‘bu’ taraftan izlemek, çok garipti.
O zamanda dediğim gibi, biz bir bütünüz.
Peki.. neden içimdesin? Neden oluyor bunlar? Nasıl bu kadar güçlüsün mesela?
Her şeyin bir zamanı var… bir gün anlatacağım. Fakat ondan önce yer değiştirmemiz gerek, en azından bu adamla konuşurken.
Neden?
Şu Syber denilen eleman, düşündüğünden fazla kurnaz. Önceden dediğim gibi, savaş konusunda iyi olsam dahi… duygusal durumlarda sana ihtiyacım var.
Ah, tam olarak ne yapmam gerek peki?
İşin aslı.. kendin olsan yeter..? Ben yokmuşum gibi davran, ve sorulara o şekilde cevap ver.
Neler döndüğünü anlamıyorum… fazla düşünmenin faydası yok sanırım. Tamamdır, sana yardım edeceğim.
Teşekkürler, Değiş!
“Duymuyor musun velet, neyin nesisin sen?
Vay, gerçekten yer değiştim!
“Ben mi, ben Kita.”
Syber dilini tıklattı.
“Velet, Kita olduğunu biliyorum. Salağa falan mı yatıyorsun?”
Kita omuzlarını silkti ve yeniden cevap verdi. “Eğer gerçekten kim olduğumu soruyorsanız, orasını ben de bilmiyorum.”
“Şu hafıza kaybetme meselesi ha… yalan söylediğini hissetmiyorum.”
“Çünkü yalan söylemiyorum. Gerçekten hafızamı kaybettim. Hiçbir şey hatırlamıyorum.”
Syber elini masasına vurdu. “Bana bak velet. Hafızanı kaybetmiş ol, veya olma, bu kadar hızlı yükselmen ve bu kadar güce kavuşman hiç normal değil.”
“Biliyorum, ben de nedenini öğrenmek istiyorum.”
“Ayrıca, gelirken yapılan saldırıdan önce bir adam sana seslenmiş. Kim o?”
“… neden cevaplarını aradığım soruları bana yeniden soruyorsunuz?”
Nist kaşlarını çatarak, “Benimle bu şekilde konuşmanı cahilliğine veriyorum velet! Karşında Maceracılar Birliği Lideri ve Yer Altı Hapishanesinin Gardiyanı var!”
Diğer Kita’yı izleye izleye kabalaşmışım sanırım biraz..
“Ö-Özür dilerim?”
“Bak velet, neyin nesisin anlamış değiliz. Gereksiz güçlü olduğun kesin, seni yer altına atmam çok daha kolay olur benim için…”
Kita yutkundu.
“…ama işimize de yarayabilir gibisin.” dedi Syber.
“Burada gereksiz bir popülerliğin var. Seni kendi klanına katmak isteyen çoğu kişi var, ve bu klanların çoğu çoğu klan sıralamalarında üst seviye olan klanlar. En azından onlardan birine girersen oradakiler seni tehlikeli bir durumda parçalayabilirler.”
“Nist gelirken birkaç bilgi vermişti Klanlar hakkında, ama sıralama falan pek bilmiyorum.”
“Velet, gerçekten sinirimi bozuyorsun. Sana kısaca bir özet geçeceğim, ardından sorularını Nist’e sorarsın.”
“Şu Dermigon’da yendiğin 1.sınıf Bozuk Doğan, Öfke türündeydi hatırlarsan. Fakat 1.Seviyelerin 1.Seviye olmasının asıl nedeni bazı özellikleridir.”
Bana neden Bozuk Doğanları anlatıyor ki.. onu sormadım ben.
“Yenilenme, Hasar Aldıkça Güçlenme, Zeka, Kopyalama. Eğer bu özelliklerinden 1 tanesine sahip ise 1.Seviye 2 tanesine sahip olursa 0.Seviye olurlar.”
“Yenilenme, Hasar Aldıkça Güçlenme, Zeka ve Kopyalama. Eğer bu özelliklerinden 1 tanesine sahip ise 1.Seviye, 2 tanesine sahip olursa 0.Seviye olurlar.
“Görev klanları da genellikle bu derece yüksek seviye bozuk doğanları imha eder, ki sana gelen tekliflerin çoğu bu klanlardan.”
Ha, buraya bağlayacakmış konuyu.
“Bu gibi ‘yapılan görev sayısı’, ‘klan üyelerinin maceracı seviyesi’ ve ‘klan liderinin şampiyonluk sayısı’ gibi etkenler klanların sıralamalarını etkiler.”
“Klan liderinin, şampiyonluk sayısı mı?”
“Velet… soru ardına soru soruyorsun.”
“A-Ah, özür dilerim..”
“Hatta yaptığın son şey yüzünden seviyeni Efsane’ye çıkardık… hayatımda böyle bir saçmalık görmedim!… Hadi çık artık, sana baktıkça sinirleniyorum. Nist ile geri kalan şeyleri konuşursunuz…”
“Tamamdır teşekkürler.” Dedi Kita ve ayağa kalktı.
“…gözüm üstünde çocuk.”
“Biliyorum..”
Uzun zaman sonra konuşmak garip hissettirdi. Ee, bu kadar mıydı peki?
İnan, beni çok büyük bir yükten kurtardın. şimdilik bu kadar.
İşler iyice karışıyor gibi, burada seni izleyeceğim.
Teşekkürler.
Önemli değil!
Değiş!
Kapıdan çıkan Kita, karşısında tırnaklarını kemiren Nist’i görünce şaşırdı.
“Neden bu kadar çok geriliyorsun cidden?”
“Ahhh! Efendim çıkmışsınız sonunda, kişilikleriniz çok zıt olduğu için stresten içim içimi yedi resmen.”
“Bana klanlar ve birkaç şey hakkında bilgi verdi. Ayrıca Efsane seviye’ye yükseldiğimi söyledi..? Bir de bana gelen klan tekliflerinden bahsetti, sanırım birine katılmam gerek.”
“Ah evet… tebrikler efendim. İlk defa bir maceracı bu kadar kısa sürede Efsane seviyesine ulaştı. Bu arada ben de klan mevzusunu soracaktım efendim, gerçekten bazı büyük klanlardan teklif aldınız. İsterseniz seçeneklerinizi sayayım.”
“İşin aslı Nist, hiçbiri ile ilgilenmiyorum.”
Parmaklarını çıkarıp klanları saymaya hazırlanan Nist durakladı ve Kita’ya döndü.
“N-Nasıl yani? Birine girmek zorundasınız efendim, sonsuza kadar size ben göz kulak olamam.”
“Belki, bir yolu vardır.”
“Bir yolu mu?”
Kita gülümsedi, “Bir klan kursam bana katılmak hakkında ne düşünürsün Nist?”
Nist yürümeye yeltenecek iken yeniden durdu ve Kita’nın gözlerine baktı, dalga geçmiyordu.
“Bir saniye… sırayla…”
“Tabii, bekliyorum.”
“Klan mı kuracaksınız..?”
“Evet.”
“Size mi katılayım?”
“Evet, biliyorum saçma geliyor olabilir Nist. Fakat seninle beraber karşımızda kimse duramaz, diye düşünüyorum.”
“Efendim… yeterli paranız var. Klan kurabilirsiniz ama bana teklif ettiğiniz şey, şu anlama çıkmıyor mu? ‘Hey Nist! hadi Maceracılar Birliği Yardımcı Liderliğinden istifa et, Kral Özel birliğinden çık ve daha tanışalı daha iki gün olmuş olduğun benim klanıma katıl!’
“Düşünürsen… evet.”
“Ayrıca, bana ilk 3 klandan gelen teklifleri reddettiğimi söylemedim bile size.”
Kita duvara yaslanan Nist’in yanına yaslandı.
“Peki, sana bu teklifi yapanlardan kaçı ile sırt sırta hayatın pahasına savaştın?”
“…”
“Ayrıca şuan kullanılan düzenden hoşnut olmadığının da farkındayım. Kuracağım bu klan diğer, hiçbir klana benzemeyecek Nist.”
“Yönetmenliklerin dışına çıkamayız, biliyorsunuz.”
“Evet, biliyorum. O yüzden düşündüm ki neden sadece en güçlülerin bulunduğu bir birlik kurmayalım.”
Nist kafasını duvara yaslayarak koridorun tavanına baktı.
“Kısacası, klanı küçük ama çok güçlü yapmak istiyorsunuz. Zaten kendi ününüz, üstüne üstlük benim tanınırlığım ile insanlara ulaşması çok daha kolay olacak.”
“Evet.”
“Kabul etmeliyim, mantıklı bir planın var Kita.”
“Ama bu planı sen olmadan yapamayacağımın da farkındasın. Seni ikna etmek için ne yapmalıyım?”
“Kita, krallık ve klanlar içlerinde o kadar yozlaşmışlık var ki, işin aslı uzun zamandır bende düşünüyordum… ama nasıl yapacağımı bilmiyordum.”
“Neyi?”
“Aklımda bir plan var. Eğer bunu uygularsak, şuan ki sistem ile ilgili çoğu şeyi kökten etkileyebilir, hatta değiştirebiliriz. Fakat her adımı düzgün planlamalı ve ne olursa olsun karamsarlığa düşmemeliyiz. Yine de… size güvenmem için yeteri kadar sebebim yok maalesef.”
“Peki… sana büyük bir sır vereceğim ve seni kesinlikle ikna edecek. Fakat, bu dünyaya olan bakış açın tamamı ile değişecek.” Dedi Kita.
“Ha..?”
“Yaklaş.”
Kita ağzını Nist’in kulağına yakınlaştırdı.
“…”
“İ-İ-İMKANSIZ!” diye haykırdı Nist.
Çoktan duvardan kalkıp koridorda ilerlemeye başlayan Kita’nın ağzından şu sözler döküldü.
“Klanımızın ismi Güçlü, Onurlu, Düzgün kelimelerinin birleşimi olacak:”
G.O.D.