TEST K - Bölüm 13
Bölüm 13 – İmza
Yazar: Syhx
Editör: Aesh
Sabahın ilk ışıkları Kita’nın odasına çarparken kapıya vurulan iki sert vuruş, çoktan uyanmış olan Kita’yı düşünceler dünyasından çıkarmıştı.
“Geliyorum.”
Yataktan ayağa kalkıp ayaklarını yerine uzatan Kita Nist’in sesini duydu:
“Günaydın efendim, umarım dinlenebilmişsinizdir. Çabucak yola çıkmamız gerekiyor… sizi aşağıda bekliyoruz.”
Düşüncelerini bir kenara bırakan Kita omzundaki yorgunluğu bırakıp esnedi, ve yataktan kalktı.
“Tamamdır, birazdan geliyorum.”
Buraya kadar her şey güzel ilerledi. Bir önceki sefer beni gerçekten güçlendirmiş olmalı, bu bedenim ne kadar yetersiz olsa dahi Gedon ile olan kapışmamız öncekine nazaran, daha rahat geçti.
Fakat şimdi dikkatli olmalıyım… bundan sonra vereceğim kararlar çok önemli. Bu sefer başarısız olmayacağım.
Odasının kilidini açıp dışarıya adım atan Kita, merdivenden hızla inerek kahvaltı masasına ilerledi.
“Hı?”
Boş kahvaltı masası ona, o boş kahvaltı masasına baktı.
“Kusura bakmayın efendim, kahvaltı yapamayacağız. Acilen Axia’ya gitmemiz gerekli.”
Kita dışarıdan içeriye giren Nist’i gördü ve kendini bir kez daha toparladı.
“Sahi, neden bu kadar aceleciyiz?”
Nist yüzünü ekşiterek, “Normalde daha dün varmamız gerekiyordu fakat olan olaylar yüzünden geç kaldık. Tabii bunu Syber’a açıkladığım zaman… bahane olarak göreceği çok bariz. Kısacası azar yemek istemiyorum.”
“Anladım… seni zor duruma düşürmek istemem, o zaman daha fazla geç kalmadan yola koyulalım.”
“Teşekkürler… yeniden kusura bakmayın efendim.”
Herald ile selamlaştıktan sonra, Nirva’dan Axia’ya doğru yola çıkan ekip üstelerindeki mayhoş yorgunluğa rağmen, gayet dinç ve enerjik gözüküyorlardı.
Axia’nın girişine yaklaşırken buranın Dermigon ve Vanavia’dan çok daha farklı olduğu, her türlü fark edilmekteydi.
Şehir büyük ve ciddi olduğunu her yapısı ve her varlığı ile turistlere hissettiriyordu. Kita Dermigon’a girerken yaşadığı o rahatlık hissinin tam tersini hissediyordu sanki. Ayrıca bu ülke sadece insanlara değil, farklı türden yaratıklar, hayvanlar ve sebzelere de ev sahipliği yapmaktaydı.
Fakat kesinlikle şehrin en dikkat çeken yanı girişteki köprüleriydi. Şehir bir yuvarlak kara parçasının üzerinde duruyor ve karaya dev köprüler ile bağlanıyordu.
“‘Burası, nasıl oluştu acaba? Buraya her geldiğimde bunu düşünüyorum.” dedi Nist.
“Çok farklı bir atmosferi var evet..” diye cevapladı Kita.
Ardından Nist, konuyu değiştirerek söze girdi.
“Efendim, biliyorsunuz ki burası maceracılar birliği ve klanların merkezi yeri. Yani demek istediğim her türden varlıkla karşılaşabilirsiniz. İşin aslı, son yaptığınız olaylar yüzünden kazandığınız ün buralara kadar ulaşmış durumda.”
“Endişelenmeli miyim?” diye sordu Kita.
“Sizi sevenler olduğu gibi, sevmeyen kimseler de var. Size eşlik etmemin sebebi de bu zaten.”
“Sevmeyen mi? Beni sevmemeleri için bir sebep olmaması gerekiyor. Yanlış bir şey yaptığımı hatırlamıyorum.”
“Evet, yapmadınız. Fakat kuşkulanmak için sebeplerimiz var.”
“Oooh, anlıyorum. Bir anda ünlenmem tabii ki üst güçleri kuşkulandıracak.”
“Biz dahi sizin hakkınızda pek bir bilgi bulamadık.” dedi Nist ve arkasına yaslandı.
“Hakkınız var, kötü adam olup Dünya’ya terör estirebileceğimi de hesaba katmanız gerekiyordu.”
Nist yaslandığı yerden Kita’ya baktı ve bir daha aracın tavanına baktı.
“Yaşadığımız son olay en azından sizin kötü biri olmadığınızı anlamamı sağladı. Fakat hala sormamız gereken sorular var.”
“Sorun yok. Sorduğunuz sorulara elimden geldikçe cevap vermek isterim, kendim de bir arayış içerisindeyim. Merkeze vardığımızda, daha detaylı konuşalım.”
Nist yüzünü ekşiterek uzun bir nefes verdi.
“Efendim… benimle değil Syber ile konuşacaksınız…”
Kita yutkundu.
Şu Syber gereksiz geriyor beni.
“…ehh, kişilik bakımından zıt düşme şansınız yüksek gibi fakat en azından siz alttan almaya çalışın.”
“Deneyeceğim.”
Ardından atların kişnemesi ikilinin muhabbetlerini böldü.
Maceracılar birliğinin genel merkezine varmışlardı, büyük bir kalabalık kapının önünü doldurmuş Dermigon’dan gelen bu gizemli kişinin yüzünü görmek, onunla konuşmak istiyordu.
“Kita, Kita, Kita!”
“Çekilin önümden, hiçbir şey göremiyorum!”
“Nerede bu T.K bozuntusu.”
“Nist ile savaşmış ve canice katledilmiş diye duydum.”
“Aslında bir canavar olduğunu söylüyorlar.”
“Efsane bir adam, keşke görebilsem..”
Nist camdan bakarak Kita’ya döndü ve parmağı ile dışarıyı gösterdi.
“Çoktan geldik bile, demek isterdim fakat dışarıdaki durumu görüyorsunuz.”
“E-Evet.. ünüm konusunda şaka yapmıyormuşsun gerçekten..”
“Arabadan indikten sonra hızla merkezin kapısından içeri girin lütfen.”
Etraflarını saran müthiş kalabalığı Herald dahi bastıramıyordu.
“Nist ve Kita Beyim, gerçekleştirmeyi planladığım bir plan var aklımda. İçeri rahat girebilmeniz için bir şekilde dikkatlerini dağıtacağım, lütfen bana güvenin ve geri sayımımla arabadan çıkıp kapıya doğru koşun.”
Kita Herald’a kendini zorlamamasını söyleyecekti ki Nist ondan önce davranıp Herald’ın isteğine cevap verdi.
“Teşekkürler Herald.”
Herald’a bakıp içinden teşekkür eden Kita’nın kucağına bir anda bir tişört düştü.
“Gitmeden önce, Kita Beyim tişörtümü imzalar mısınız lütfen?” dedi Herald sırıtarak ve Kita’ya bir kalem uzattı.
Kita kalemi tutup tişörtün üstüne T.K yazdı.
“Al bakalım.”
“Teşekkürler efendim. Şimdi işaretim ile…”
Kita ve Nist kapının önüne geçip çıkmaya hazırlandı.
“…3…”
“…2…”
Kita ve Nist ağır bir nefes verdi.
“…1..!”
Arabanın kapısını açıp hızla fırlayan ikili merkezin kapısına doğru koşmaya başladılar.
Kalabalık o kadar fazlaydı ki çıkardıkları sese rağmen rahat bir şekilde içlerinden geçtiler ve kapıdan içeriye girdiler.
“Bir ışık patlaması oldu ama… ne olduğunu anlayamadım.” diye sordu Nist.”
“Sorgulamasak daha iyi bence…”
Girişteki resepsiyona yönelen Nist’i içerideki herkes selamlıyordu ve normal olarak Kita hakkında sorular soruyordu.
“Uuu(!), popüler.”
Nist içeridekiler ile biraz konuştuktan sonra Kita’ya doğru yöneldi
“Efendim, beni takip edin lütfen.” dedi ve merdivenden aşağıya inmeye başladılar.
Kita omzu ile Nist’i itekledi ve dalga geçercesine “Çok popülersin bu arada.” dedi.
Nist omuzlarını yukarı aşağı salladı.
“İşin aslı yardımcı yönetici olduğum için böyle davrandıklarını düşünüyorum, fakat kim samimi, kim değil anlaması güç oluyor..”
“S-Sen yardımcı yönetici misin?” dedi Kita şaşkınlıkla.
“Eh, size kendimi tam olarak tanıtmadığım için özür dilerim efendim. Ben Nist, Maceracılar Birliği Yardımcı Yöneticisi. Maceracı seviyem ise Özel seviye, kullandığım silahlar hançer ve başarısız olduğum şeyler kadınlar, memnun oldum.”
“Özel mi…?”
“Evet, Kral’ın Birliği’ndenim. Bu yüzden hiçbir klana girme hakkım yok, tabii bu durum canımı sıkmıyor değil.”
“Sanırım bu kadar sohbet yeter efendim. Neredeyse Syber’ın odasına geldik.”
“Genelde yönetici odaları binaların en üstünde olmaz mıydı, biz neden aşağıya indik?”
“Girişteki karmaşadan göremediniz sanırım… bu yapı aşağı doğru dizayn edilmiş durumda. Mesela benim odam şuan bulunduğumuz katın bir üst katında.”
“Tahmin ediyorum ki burası en alt kat o zaman?”
“Maceracılar Birliği’nin en alt katında olduğumuz doğrudur, yine de buradan aşağıya inebiliyoruz… lâkin konumuz bu değil, Syber’ı yeteri kadar eklettik. Artık içeri girelim.”
Nist önde, Kita arkada ilk kapıya doğru ilerlediler. Kapıdaki 2 güvenlik Nist’e saygı ile selam verdikten sonra ikili uzun bir koridorda ilerlemeye başladılar.
Koridorun sonundaki sarı kapıya vardıklarında ikisi de yutkundu.
“Efendim, sizden ricam arkanızı dönebilir misiniz?” dedi Nist.
“Peki döneyim..” diye cevap verdi Kita.
Nist üstünü düzelterek kapıya yavaşça yaklaştı, ve kapıya 2 kere vurdu. Ardından 10 saniye bekledi ve 2 kere daha vurdu. Son olarak kapıdaki birkaç noktaya dokundu ve kapı nihayet açıldı.
“Siz sormadan açıklayayım, bu kapı hem Syber’ın odasına açılan, hem de bu kattan daha aşağı inebileceğiniz tek yere girmenizi sağlıyor. Bu yüzden bazı güvenlik önlemleri almamız gerekli.”
“Anlıyorum, sorun değil.”
“Anlayışınız için teşekkürler, buyurun içeri girelim.”
Ardından kapıdan geçtiler ve karşılarında masaya yaslanmış, 1.80 boylarında, saçlarının bir tarafı siyah ve bir tarafı gri bir adam gördüler.
“GEÇ KALDINIZ!”