Alde Lotus - Bölüm 9
“Mikaa!Ben geldim!”
Yuu yavaşça kapıyı açıp içeri girdi.Salona doğru ilerlerken,ona seslenmeye devam etti.
“Miikaa?”
Yuu Mika’yı etrafta göremedi.Çantasını bir kenara bıraktı ve koltuğa oturdu.Uzanacağı sırada,masanın üzerinde bir kutu gördü.
“Bir kutu mu?”
Yuu merakla kutuyu eline aldı ve üzerine baktı.Gönderen kişinin adını okuduğu an,heyecanla bir çığlık attı ve Mika’nın odasına doğru koştu.
“Mika Mikaa!!”
Yuu heyecanla Mika’nın odasına daldı.
“Masanın üzerindeki kutuyu gördü–”
Yuu,Mika’nın duştan çıkmış halini görünce şok olmuş bir şekilde donakaldı.Altında bir şort,boynunda bir havlu vardı ve üst kısmı tamamen çıplaktı.
“M-Mika!!”
Yuu aniden çığlık attı.Ancak çığlık atmasının sebebi Mika’nın ne kadar seksi göründüğü değil,elinde tuttuğu çizgi romandı.
“S-sen onu nereden..!!”
Koşup Mika’nın elindeki çizgi romanı almaya çalıştı.Mika hızla kendini geri çekip dergiyi havaya kaldırdı.
“Bu da ne Yuu-chan?Erotik şeyler okumayı sevdiğini bilmiyordum.Üstelik yaoi bir manga bu.”
Yuu Mika’nın elindeki çizgi romanı havada kapıp telaşla arkasına sakladı.
“D-düşündüğün gibi değil..!Onu bana Shinoa verdi!”
“Shinoa mı?”
“Evet!Bunun çekeceğimiz film hakkında fikir edinmeme yardımcı olabileceğini söyledi!”
“Yani sen buradaki sahneleri o şerefsizle mi oynayacaktın?”
Mika bu düşünceyle birlikte öfkelenmeye başlarken,Yuu panikle ellerini salladı.
“Hayır hayır!Sadece bu tür şeyler hakkında bilgi sahibi olmam gerektiğini söylemişti..!”
Mika ani bir sinirle Yuu’nun omuzlarından tuttu.Ancak onu ürküttüğünü fark edince ellerini hemen geri çekti.
Aptal mısın Mika?!
Sinirini Yuu’dan çıkarma!Onu korkutuyorsun!
Mika sıkıntıyla nefes verdi ve Yuu’dan uzaklaşıp kapıya yöneldi.Yuu,aklına gelen fikirle birlikte sinsice sırıttı ve Mika’nın peşinden gidip hızla elini tuttu.Mika kafasını çevirip Yuu’ya baktı.Yuu kızarmış yanaklarıyla gülümsedi.
“Belki dergiye ihtiyacım yoktur.Belki de bilmem gerekenleri sen bana öğretebilirsin…”
Yuu Mika’yı kendine döndürüp ellerini yavaşça onun beline sardı.
“Yuu-chan..Şu an bunu yapmasak daha iyi olur.”
“Neden?”
Mika gözlerini kaçırdı Yuu’dan.
“Ben…Sadece yorgunum..Ve pek havamda değilim..”
“Ben yorgunluğunu alacağım..”
Yuu Mika’nın dudaklarına uzandı ve onu öpmeye başladı.Yuu’nun hafif öpüşü Mika’yı sakin kalmakta zorlarken,Mika Yuu’yu aniden yatağına itip üstüne çıktı.
“Ah,bunu istemediğini sanıyordum..”
Yuu gülümseyerek Mika’ya baktı ve onu kendine bastırdı.
“Devam et Mika.”
Yuu Mika’nın dudaklarına tekrar yöneldi.Mika Yuu’yu sertçe öpmeye başladı.Ardından Yuu’nun dudağını sertçe ısırıp bıraktı.Dudağının acısıyla birlikte ağzına hafif bir kan tadı gelince,Yuu hızla kafasını yana çevirdi.
“H-hey..Mika..!”
Mika Yuu’nun kanayan dudağını diliyle yaladı ve Yuu’yu omuzlarından yatağa bastırdı.Geri çekilip boynuna yöneldi. Tenini sertçe ısırıp bıraktı.Boynundan aşağı inerken,Yuu acıyla inledi tekrar.Yuu’nun canını yakıyordu.Mika,boynundaki kırmızı izleri emmeye başladı.
“M-Mika.!!”
Yuu acıyla sesini yükseltti ve Mika’yı omuzlarından ittirdi.Mika doğrulup Yuu’ya baktığında,onun kendisine nasıl bir ifadeyle baktığını görünce donup kaldı.Yuu’nun gözünden bir damla yaş geldi.Mika hemen Yuu’nun üstünden kalktı.
“Yuu-chan…”
Yuu yerinden doğruldu ve acıyla elini boynuna götürdü.
“Ah,kanıyor..Bugün biraz sertsin Mika..”
“Ben..Özür dilerim..Çok özür dilerim Yuu-chan..”
Mika’nın tedirginliğine karşın,Yuu kendini doğrulttu ve endişeyle ona baktı.
“Canını sıkan bir şey mi oldu?”
Mika kafasını çevirdi sessizce.
“Hayır..Olmadı..”
“Yalan söylüyorsun.Besbelli canını sıkacak bir şeyler olmuş.”
Mika arkasını döndü ve cevap vermedi.O sırada Yuu,bir anda Mika’nın sırtına atladı.
“Hey!Kes şunu!”
“Bana neden canının sıkkın olduğunu söyle!”
Yuu gülerek Mika’nın saçlarını karıştırınca,Mika sinirle bağırdı ona.
“İn sırtımdan hemen Yuu!”
“Sen söyleyene kadar inmem!Seni neyin üzdüğünü söyle ve birlikte—”
Mika,Yuu’nun sözünü kesti ve bağırdı.
“Sorunlarım seni ilgilendirmez!Bu yüzden beni rahat bırak tamam mı?!Kim olduğunu zannediyorsun sen?!”
Bu sözler Yuu’nun gözlerini aniden doldururken,kalbinin parçalara ayrıldığını hissetti.Derin bir sessizlik oluştu.Yuu dolan gözlerini saklamaya çalışarak Mika’nın sırtından indi.Sessizce kapıyı çekip çıktı.
🍂🍂🍂🍂
Ertesi gün Yuu ve Fujisaki okulun çatısında oturmuş, senaryolarına çalışıyorlardı.Yuu Mika’yı düşünüyordu.Dünden beri onunla konuşmamışlardı.
“Sorunlarım seni ilgilendirmez!Bu yüzden beni rahat bırak tamam mı?!Kim olduğunu zannediyorsun sen?!”
Mika’nın söylediği cümleler,Yuu’nun aklından çıkmıyordu.
Sorunları beni ilgilendirmez.
Belki de haklıdır.
Sonuçta ben…Sadece canı istediği zaman oynadığı bir oyuncaktım..
Koca bir hiç yapmaz mıydı o zaman bu beni?
Ben koca bir hiç miydim yani…?
“Heeey,dünyadan Yuu’ya!Beni dinliyor musun?!”
Yuu,düşüncelerinden ayrılıp ona seslenen Fujisaki’ye döndü.
“Ha,ne?Evet evet,dinliyorum..”
“Söyle o zaman,en son neyden bahsediyordum?”
Fujisaki sorgulayıcı bir şekilde ona bakarken,Yuu kafasını dağıtmaya çalıştı ve ona baktı.
“Ah..Şey..Üçüncü Dünya Savaşı’nın sonuçları mı?”
Bu cevapla birlikte,Fujisaki boş boş baktı Yuu’ya.
“Tanrım,Yuu!Üçüncü Dünya Savaşı olmadı bile!”
“Haklısın..Özür dilerim..”
Yuu,Mika’nın söylediklerini düşünmekten başka hiçbir şeye odaklanamıyordu.
“Sorunlarım seni ilgilendirmez!Bu yüzden beni rahat bırak tamam mı?!Kim olduğunu zannediyorsun sen?!”
Yuu’nun ağzından bir hıçkırık kaçtı.Olmuyordu.Düşünmeden edemiyordu.Dedikleri aklından bir türlü çıkmıyordu.Fujisaki Yuu’ya döndü.
“Dökül hadi.”
Fujisaki’nin sözüyle birlikte düşüncelerinden sıyrılan Yuu, tedirgin bir şekilde ona baktı.
“N-ne?”
“Dökül diyorum.Sabahtan beri yürüyen bir ceset gibi görünüyorsun Yuu.”
“Üzgünüm..Bir şey olmadı..”
Fujisaki elini Yuu’nun omzuna koydu.
“Yuu.Sorunun Mika olduğunu biliyorum.Her ne kadar inkar etseniz de az çok farkındayım her şeyin.Bana güvenebilirsin.”
Yuu Fujisaki’ye baktı.Anlatması gerekiyordu,aksi halde bu düşünceler beynini yiyip bitirecekti.Anlatmaya çekindi,tereddüt etti.Ama bir seferliğine ona güvenmeyi seçti.
“Dün Mika’yla konuşuyorduk ve moralinin bozuk olduğunu fark ettim.Sorunun ne olduğunu sordum,canını neyin sıktığını merak ettim.Sorunlarım seni ilgilendirmez,beni rahat bırak dedi..Ben sadece ona yardım etmek istemiştim..”
Yaşananları bir kez daha hatırlayınca,Yuu’nun gözünden bir damla yaş düştü.Mika’nın bu tavırları onu çok fazla yoruyordu ve bunu daha fazla kabullenmek istemiyordu.
Fujisaki,Yuu’ya eğilip gözündeki yaşı sildi.
“Yuu.Mika’nın seni sevdiğini düşündüğümü söylediğim zamanı hatırlıyor musun?”
Yuu’nun ağzından bir hıçkırık daha kaçarken,Fujisaki içten bir şekilde konuştu onunla.
“Evet Mika seni korumaya çalışıyor olabilir,seni ailesinden biri gibi görüyor da olabilir.Ama ne olursa olsun,bu seni kullandığı gerçeğini değiştirmiyor.”
Yuu,gözlerinden yavaşça süzülen yaşlara engel olamadı.
“Bu gerçek sevgi değil Yuu.Birbirlerine değer veren insanlar birbirlerini bir oyuncak gibi kullanmazlar.”
Fujisaki’nin kullandığı her bir cümle,Yuu’nun kalbine hançer gibi saplanıyordu.
“Mika’nın sana duyduğu sevgi gerçek sevgi değil.Seni başkalarıyla paylaşmamasının tek nedeni,senin kendisine ait olmanı istemesi.Tıpkı oyuncağını paylaşmak istemeyen küçük bir çocuk gibi.Oyuncağıyla oynuyor ve oynamak istemediğinde yüzüne bile bakmıyor.Onu üzmekten çekinmiyor.Çünkü ona değer vermiyor.”
Yuu sessizce ağlarken içinde fırtınalar kopuyordu.
“Değer vermiş olsaydı oyuncağını parçalamazdı.”
Lütfen sus..
“Ona bir hiç gibi davranmazdı.”
Sus artık..
“Sen koca bir hiç misin yoksa?”
Kahretsin..!!Sus sadece.!!
Yuu ağlıyordu.Hıçkırarak ağlıyordu.Gerçekler canını yakıyordu.
“Yıllardır bununla yaşamak zordu,değil mi?”
Çok zordu.Yıllardır kendine bile itiraf edemediği gerçekleri, daha 1 hafta önce tanıştığı çocuk yüzüne yüzüne vuruyordu.
“Özür dilerim.”
Özür dileme…Doğruları söylediğin için özür dileme…
“Seni üzmek istememiştim.”
Beni paramparça ettin.
“Doğruları söylemek zorundaydım.”
Yıllardır bildiğim doğrulardı.
“Ama sen bunları zaten biliyordun,değil mi?”
Yere vurdu yumruklarını.Hiç bu kadar çaresiz hissettiğini hatırlamıyordu.Sinirini çıkarmaya çalışırcasına saçlarını çekiştirmeye,içindeki acıyı atmak istercesine ağlamaya başladı.Bir çocuk gibi ağlaması durmadı.
Aniden Fujisaki Yuu’ya sarıldı.Onu sakinleştirmek istedi ve Yuu’yu kendine çekerek kollarını ona sardı.
O sırada çatının kapısı açıldı.Gelen Mika’ydı.Mika kapıyı açar açmaz karşısında ağlayan Yuu’yu görünce,kısa süreli bir şok geçirdi.
“Y-Yuu-chan.?”
Mika Yuu’nun yanında onu sarmalayan Fujisaki’yi görünce öfkeyle bağırdı.
“Seni pislik!Yuu’ya ne yaptığını zannediyorsun?!!”
Ona vurmak için bir adım atacağı sırada,Ferid hızla onu arkadan tuttu.
“Mika hayır!”
“Bırak beni!Yuu ağlıyor!O şerefsiz onu ağlatıyor!”
Mika’nın Fujisaki’yi suçlamasıyla kaşlarını şaşkınlıkla kaldıran Fujisaki,ona alaycı bir tavırla baktı.
“Onu bir oyuncak gibi kullanıp atan kişi mi söylüyor bunu?”
“Ne dediğini zannediyorsun sen?!”
“Yuu’yu bu hale getiren kişi sensin!Onu koruyormuş gibi davranıp etrafındakileri suçlamayı bırak ve Yuu’yu daha fazla üzmeden git buradan!”
Fujisaki’nin sözleri üzerine daha da öfkelenen Mika,Ferid’i itti ve hızla ona doğru ilerledi.
“Seni geberteceğim..”
“Mika!”
Yuu’nun aniden ona seslenmesiyle duran Mika,şaşkınlıkla ona baktı.
“Yuu-chan..”
Mika yavaşça ona yaklaşmaya başladı.
“Yuu-chan..Gidelim..”
Mika,Yuu’ya kalkması için elini uzattı.
“Hadi eve gidelim Yuu-chan.Benimle gel.”
Mika’nın bu tavrına karşılık,Yuu kafasını kaldırıp kızarmış olan yeşil gözleriyle ona baktı.
“Git.”
Mika,Yuu’nun bu lafına şaşırdı.
“Yuu-chan..Sen ne-”
Yuu aniden Mika’nın eline vurdu.
“Git buradan!Seni görmek istemiyorum!”
Mika şok içinde ona bakarken,Yuu öfkeyle Mika’ya bağırdı.
“Bana o sözleri söyledikten sonra seninle gelmemi mi bekliyorsun?!Beni umursadığın bile yok!Neden hala umurundaymışım gibi davranıyorsun?!”
Yuu’nun ona olan öfkesi karşısında,Mika tedirgin bir şekilde kendini açıklamaya çalıştı.
“Yuu-chan hata yaptığımı biliyorum.!Tüm bunları konuşarak çözebiliriz..Sadece benimle gel..–”
“Dediklerimi duymuyor musun?!Seninle konuşmak istemiyorum!”
Yuu hıçkırıklarının arasından daha fazla konuşamadı. Boğazında oluşan yumru canını acıtıyordu. Mika,Yuu’yu ilk defa bu kadar çaresiz ve öfkeli görüyordu.
“Mika.”
Mika,arkasında duran Crowley’e baktı.
“Hadi gidelim.”
“Ama o—!!”
“Mika,hadi.”
Ferid sessizce Mika’nın kolundan tuttu.Burada durmaları anlamsızdı.Yuu’nun bu denli öfkelenmesinin sebebi sadece bu değildi ve o bunu tahmin edebiliyordu.Orada daha fazla kalmadılar ve Crowley’le birlikte Mika’yı sessizce oradan götürdüler.
Yuu çaresiz bir şekilde Mika’nın arkasından baktı.Tüm bu olanların yorgunluğu omuzlarına daha fazla çöktü ve tek kelime bile etmeden onun arkasından bakmaya devam etti.
🍁 🍁 🍁 🍁 🍁 🍁🍁🍁