Alde Lotus - Bölüm 40
“Evet,şu an havaalanındayız.”
Yuu telefonla konuşurken,elinde kahvelerle ona doğru gelmekte olan Mika’ya baktı.
“Uçaktan ineli 20 dakika oluyor.Bir sonraki aktarmayı bekliyoruz.”
Mika elindeki kahveleri dikkatle masaya koyarken Yuu’nun karşısına oturdu.Yuu ona sıcak bir gülümseme gönderip telefona döndü.
“Hayır her şey yolunda.Akşama doğru orada oluruz.”
Mika Yuu’nun gülümsemesiyle tebessüm etti ve masadaki elini tuttu.
“Teşekkür ederim Saito-san,orada görüşürüz!”
Yuu,telefonunu kapatıp masaya koydu.
“Babamın haberi var mıydı geleceğimizden?”
Mika’nın sorusuyla Yuu onu onayladı.
“Evet,gece arayıp haber vermiştim.”
“Neden bu kadar acele ediyoruz?”
“Hmm..”
Yuu eline kahvesini aldı ve omuz silkti.
“Bu soruyu pas geçiyorum.”
“Gerçekten bana nedenini söylemeyecek misin?”
“Biraz uzak kalmamız gerekiyor.”
“Kimden?”
“Cevabını bildiğin soruları sormak hiç senlik değil Mika.”
Mika kaşlarını çattı.Kimden uzaklaşmaları gerektiğini zaten biliyordu.Ama Yuu’nun neden ısrarla bunu dile getirmediğini anlamıyordu.
Yuu aklına gelen düşünceyle elini cebine attı.Mika kahvesinden bir yudum alırken meraklı gözlerle Yuu’yu izliyordu.Yuu,masaya küçük bir hat bıraktı.
“Telefonunu alabilir miyim?”
“Tabii.”
Mika cebinden telefonunu çıkardı ve Yuu’ya uzattı.Yuu Mika’nın mesajlarını ve aramalarını kontrol etti.
“Telefonumla ne yapıyorsun Yuu-chan?”
Yuu telefonu kapattı ve hattı çıkardı.Mika için aldığı yeni hattı takarken,Mika kaşlarını çattı.
“Hey,neden böyle bir şey yaptın?”
“Sana yeni bir hat aldım.”
Yuu telefonu Mika’ya uzattı.
“İçerisinde sadece benim numaram var.”
“Neden sadece senin numaran var?”
“Benden başka biriyle konuşmana gerek yok.”
“Bu çok anlamsız.”
Mika’nın itirazı üzerine Yuu gülerek ona baktı.
“Ben sana yetmiyor muyum?”
“Konunun bu olmadığını biliyorsun.”
“Konunun ne olduğu bu kadar önemli mi?”
Mika anlamaz gözlerle ona bakarken Yuu konuştu.
“Numaranı Ferid ve Crowley’e de vermeni istemiyorum.”
“Ne?Neden?”
Yuu onun ellerini tuttu ve yalvarırcasına baktı.
“Sadece bir süre için.Lütfen Mika..”
Mika olumsuz anlamda kafasını salladı.
“Neden böyle bir şey yaptığını anlayamıyorum.Sebebini söylemeden bunu öylece kabul etmemi bekliyorsun,bu çok saçma.”
“Numaran Fujisaki’de de vardı,değil mi?”
Mika,Yuu’nun sorusuyla kaşlarını çattı.Bunu nereden bildiğini merak etti.
“Evet var.Ancak ben vermedim.”
Mika tek kaşını kaldırarak ona baktı.
“Neden Fujisaki’den bahsediyorsun?Onda numaram olduğu için mi böyle bir şey yaptın?”
“Sana ulaşmasını önlemeye çalışıyorum sadece.”
“Bu gerçekten—”
“Onunla konuştuğunu neden bana söylemedin?”
Yuu’nun sinirle sorduğu soru üzerine,Mika şaşkınlıkla ona baktı.
“Ne?”
“Onunla konuştuğunu biliyorum.Böyle bir şeyi neden benden sakladığını merak ediyorum.”
“Ben sadece söyleme gereği duymadım.Çok önemli bir şey değildi..”
“Ben aynı şeyi yapsam kavga çıkartırdın.Kendin için ise söyleme gereği duymadım diyorsun.Ben burada tam olarak neyim?”
Mika kaşlarını çatarak ona baktı.
“Haklısın ama bunu neden bu kadar büyüttüğünü anlamıyorum.Onunla sadece konuştum.”
“Fujisaki sana zararsız mı görünüyor?”
“Böyle söylemedim.O sadece beni görmek istediğini söyledi.”
“Ve sen de kabul ettin öyle mi?!”
Mika gözlerini kaçırdı.Yuu sakin olmaya çalıştı.Şu an onun yüzünden kavga etmek,isteyeceği son şeydi.
“Dinle,ona bulaşmak istemezsin.”
Yuu sinirle soludu.
“Görüp görebileceğin en tehlikeli insanlardan biri o.”
Mika ona anlamaz gözlerle bakarken,Yuu Mika’ya uzandı ve ellerini onun yanağına koydu.
“Ne olursa olsun benden habersiz iş yapmanı istemiyorum. Fujisaki ile buluşmak mı?Bunu aklından çıkar.Onunla asla görüşmeyeceksin.”
Yuu büyük bir ciddiyetle dikti gözlerini Mika’ya.
“Ondan olabildiğince uzak dur,tamam mı?”
Mika huzursuz bir şekilde onu onaylarken Yuu dudaklarını dudaklarına değdirdi ve gülümsedi.
“Anlaşabildiğimize sevindim..”
Yuu ayağa kalktı ve elini uzattı.
“Gidelim mi artık?”
Yuu’nun tebessümüne karşılık,Mika uzattığı elini tuttu ve gülerek ona baktı.
“Evet,hadi gidelim.”
🍂🍂🍂🍂
“Burası olmalı,değil mi?”
“Sanırım..Buraya çok küçükken gelmiştim.Tam hatırlayamıyorum.”
Yuu ve Mika,kocaman bir malikanenin önünde duruyorlardı.Yuu son bir kez adres kontrolü yaptı ve zile bastı.
“Hoş geldiniz.Size nasıl yardımcı olabilirim?”
Zilin içerisinden bir kadın sesi gelince,ikisi de aniden geri çekildi.Yuu boğazını temizledi ve zile yaklaştı.
“Ah,şey..Saito-san’ı görmeye gelmiştik..”
“Yuichiro-san ve Mikaela-san ile mi görüşüyorum?”
“Evet,biziz.”
“Malikaneye hoş geldiniz.Lütfen içeri buyurunuz.”
Önlerindeki kapı açılınca,Yuu ve Mika bavullarını alıp yavaşça kapıdan içeri girdiler.Yuu şaşkınlıkla etrafı inceledi.
“Vaay..Burası kocaman..”
Bahçede ilerlerken gözlerini etrafta gezdirdi Yuu.Ardından evin önüne geldiler.Kapı açılınca içeri girdiler.
“Eşyalarınızı almamıza izin verin Efendim.”
Yuu ve Mika,onlara doğru gelen hizmetçilere baktılar.
“Ah,teşekkürler..”
Mika etrafı incelerken sordu.
“Babam nerede?”
“Babanız odasında Efendim.Birazdan aşağı ineceğini söyledi.”
“Anlıyorum..”
Hizmetçiler bavulları odalarına çıkarırken,Mika gülerek Yuu’ya baktı.
“İlk başta aklıma yatmamıştı ancak burada güzel bir tatil yapabileceğimizi düşünüyorum.”
“Evet,umarım öyle olur..”
O sırada Yuu’nun telefonuna mesaj geldi.Mika ona meraklı gözlerle bakarken Yuu telefonunu çıkardı.Gelen mesajın Fujisaki’den olduğunu görünce gözlerini devirdi.
[16.29.44 p.m]:
Benden sonsuza kadar kaçamazsın Yuu.
-Fujisaki
Mesajı okuyan Yuu,bıkkınlıkla nefes verdi.
“Bir sorun mu var?”
Mika’nın sorusuyla Yuu umursamaz bir tavır sergiledi.
“Önemsiz bir şey.”
Yuu telefonu cebine koydu.Ona doğru yönelen Mika’nın elini tuttu ve salona ilerlediler.Yuu şaşkınlıkla salonu incelerken,kocaman bir aynanın önünde duran çerçeveyi gördü.Ona yaklaştı ve eline aldı.
“Ah,Mika!Bu sensin!”
Bu bir aile fotoğrafıydı.Mika’nın burkulan yüreğine karşılık, Yuu sevecen bir şekilde inceledi fotoğrafı.
“Çok hoş bir fotoğraf..”
Yuu tebessüm ederken Mika gözlerini kaçırdı.Yuu’nun gözleri pembe saçlı kadına takılınca duraksadı.Sesli bir şekilde yutkundu.
“Söylesene Mika…”
Mika,Yuu’dan gelecek soruyu tahmin edebiliyordu.Tedirgin bakışlarını Yuu’ya çevirdi.
“Evet Yuu-chan.?”
“Senin annen..—”
“Ooh!Demek geldiniz!”
Yuu’nun sorusu yarıda kesilirken,Mika arkadan gelen babasına minnettar bakışlarını gönderdi.
“Ben de sizi bekliyordum!”
“Saito-san!”
Yuu,kollarını ona doğru açan adama gülümsedi ve mutlulukla sarıldı.
“Kocaman delikanlı olmuşsun Yuu!”
“Hahahah!Yıllar çabuk geçiyor!”
Yuu gülerek ondan ayrıldı.Saito Mika’ya bakıp gülümsedi. Gülerek açtı kollarını ona.
“Mika..”
Mika gözlerinin dolmamasına gayret etti.Babasının onu bekleyen kollarına gidip gitmemek arasında kararsız kaldı.Büyük bir tereddütle adımlarını ona yönlendirdi.Kendini babasının kollarında bulmayalı uzun yıllar oluyordu.Ona nefret ve sevgi besleyen iki tarafı,kuşkusuz bir şekilde çatışıyordu kendi içerisinde.
“Uzun zaman oldu.Seni çok özledim Mika.”
Mika,babasının bu sözleriyle birlikte yanağından bir yaş süzüldüğünü hissetti.
~Yapma..
~Senin bunu yapmaya hakkın yok..
~Senin beni özlemeye hakkın yok…
Mika hızlıca sildi gözyaşını elinin tersiyle.Derin bir nefes aldı ve Yuu’nun yanına geçti.
“Oturun hadi,çok yorulmuş olmalısınız.”
Babasının koltuğa yönelmesiyle arkada kalan Mika,elini tutan bir el hissetti.Yuu onun gözlerine baktı.
~Sorun değil,ben buradayım..Sana destek olacağım..Endişe etmene gerek yok..
Yuu bunları her ne kadar sesli söylememiş olsa da,anlamıştı Mika onun bakışlarından.Sıcak bir tebessümle karşılık verdi Yuu’ya.Ardından içeri geçtiler.Yuu,Saito’nun karşısına oturdu.Mika da yavaşça Yuu’nun yanına geçti.
“Ee çocuklar,anlatın bakalım.Nasıl geçti yolculuk?”
“Ben iyiydim,ama Yuu-chan yükseklikten korkuyor sanırım.”
“Hey,o sadece bir anlık bir şeydi!”
“Yol boyunca neredeyse kucağıma çıkacaktın Yuu-chan.”
“Öyle bir şey olmadı!!”
Mika gülerek ona doğru eğildi ve fısıldadı.
“Belki de tek koltuk almalıydık.Benim kucağımda seyahat etmek daha cazip geliyor olmalı..”
“Mika!!”
Yuu kıpkırmızı olmuş bir şekilde sinirle Mika’yı iterken, Mika ona kahkaha atarak karşılık verdi.
Saito,Mika’nın güldüğünü görünce tebessüm etti.
“Güldüğünü görmek güzel.”
Mika kahkaha atmayı kesip babasına baktı.
“Yuu seni epey değiştirmiş olmalı.”
Yuu bu sözler üzerine gülümserken,Mika umursamaz bir ifadeyle gözlerini kaçırdı.
“Siz ikiniz iyi anlaşıyor olmalısınız.”
“Evet,aramız çok iyi!”
Yuu gülerek cevap verince Saito gülümsedi.
“Buna sevindim.Crowley ve Ferid’den ne haber?”
“İkisi okulun basketbol takımındalar,sürekli antrenmanları oluyor.Onlar için de her şey yolunda.”
Mika’nın açıklamasıyla Saito şaşkınlıkla kaşlarını kaldırdı.
“Onlar hala beraberler mi?Küçüklükten beri ayrılmaz ikili gibilerdi,çok sağlam dostlukları olmalı.”
“Evet,sürekli beraberler.”
“Bunu duymak güzel.”
Hizmetçiler,hazırladıkları limonata ve atıştırmalıkları getirip masaya koydular.Yuu limonatasını eline aldı.
“Okul nasıl peki?Başka arkadaşlar edindiniz mi?”
“Crowley ve Ferid bana yetiyor.”
“Yuu’yu dışlıyor musun yoksa?”
Saito’nun şakacı tavrına karşılık,Mika sinirle soludu.
“Yuu benim arkadaşım değil.Ayrıca onu dışlamıyorum.”
“Ahahah!Okuldakilere Yuu’yu üvey kardeşin olarak mı tanıttın?”
Babasının kahkahası üzerine Mika sinirle çıkıştı.
“Kardeş mi?!Yuu benim erkek—!!”
“Öhöm öhööm!!”
Yuu panikle öksürerek büyük bir uyarıyla Mika’nın sözünü kesti.
“Sen iyi misin Yuu?”
Yuu gülmeye çalışarak Saito’ya baktı.
“Haha,iyiyim..Sadece gıcık tuttu..”
“Fujisaki aklına geldiyse normaldir..”
Mika’nın mırıldanmasıyla Yuu onu dürttü.
“Mika!!”
Aniden bir mesaj sesi salonda yankılanırken Yuu şaşkınca o tarafa baktı.Saito telefonuna gelen mesajla dikkatini oraya verirken,Yuu sinirle fısıldadı Mika’ya.
“Babana erkek arkadaşın olduğumu mu söyleyecektin?!”
“Neden olmasın?”
“Delirdin mi Mika?!”
Mika kendini gülmemeye zorlarken,Saito onlara baktı.
“Ne konuşuyorsunuz bakayım fısır fısır?”
“H-hiç..Hiçbir şey!”
Saito telefonunu kenara koyarken onlara sordu.
“Sizi rahatsız eden insanlar var mı çevrenizde?”
Bu soruyla birlikte,Yuu rahatsızca kıpırdandı yerinde.
“Hayır yo—”
“Evet var,Yuu’nun peşinde sapık gibi dolanan bir herif var.”
“H-hey!!”
Yuu sinirle dürttü Mika’yı.
“Kim o?Size koruma vermemi ister misiniz?”
“Hayır korumaya gerek yok.Zaten biraz daha rahatsızlık vermeye devam ederse kendi ellerimle öldüreceğim onu.”
Mika’nın söyledikleriyle Yuu sert bir şekilde Mika’nın kolunu sıktı.
“Ah!Acıdı bu!”
Yuu,Mika’nın sızlanmasına göz devirdi.
“Sizin endişe etmenize gerek yok Saito-san.Ortada büyük bir sorun yok.”
Yuu Saito’nun başına kendi sorunlarını açarak ona yük olmak istemiyordu.Bu yüzden Fujisaki’den bahsetmeyi doğru bulmadı.
Saito şaşkınlıkla ona baktı.
“Emin misin Yuu?Bir sorun varsa bunu bana söylemen gerekir.Ben senin baban sayılırım sonuçta,değil mi?”
“Biliyorum..Endişeniz için teşekkür ederim.Ama gerçekten sanıldığı gibi bir durum yok.Bahsedilen kişi benim çocukluk arkadaşım.”
Mika sinirle Yuu’ya baktı.
~Neyi saklamaya çalışıyor bu çocuk?
“Senin mi?Tanıdığım biri mi?”
Yuu,bu soruyla yutkundu.
~Evet,tanıdığı biri..
~Ancak onu ne kadar tanıyor?Ona ne kadarını söylemem doğru?
“A-aslında zararsız biri..Bu sene okula yeni geldi ve onu—”
“Zararsız mı?Fujisaki mi zararsız?!”
Yuu sinirle mırıldandı.
“Evet,şimdi sessiz olabilir misin Mika.?”
“Bekle,daha bugün onun ne kadar tehlikeli biri olduğunu söylemedin mi?!”
“Tanrı aşkına,çeneni kapalı tutacak mısın?!”
Saito,duyduğu isimle kaşlarını çattı.
~Fujisaki mi?
~Bu o olabilir mi?
“Hey,siz az önce—”
Aniden telefonu çalınca,gözlerini Mika ve Yuu’dan çekip telefonuna çevirdi.Mika ve Yuu şaşkınca ona baktılar.Saito, gelen aramayı görünce kaşlarını çattı.
~Ah,hayır..
~Yuu’nun geldiğini öğrenmiş olmalı..
Saito,Yuu’ya bir bakış atıp telefonu kulağına götürdü.
“Evet?”
Karşıdan gelen bağırışma sesleriyle,irkilerek telefonu kulağından uzaklaştırdı Saito.
“O kim baba?”
Mika merakla ona bakarken,Saito gelen seslerle yüzünü buruşturdu.
“Birkaç arkadaş sadece..”
Saito ayağa kalktı ve telefonla görüşmek için biraz uzaklaştı.Babasının arkasını dönmesini fırsat bilen Mika,Yuu’ya gülerek baktı.Yuu az önceki sinirini atamamış bir şekilde Mika’ya kaşlarını çattı.
“Ne var?Ne gülüyors—”
Yuu Mika’nın aniden dudaklarına yapışmasıyla gözlerini kocaman açtı.Mika’yı itmeye çalışırken,Mika Yuu’nun alt dudağını ısırdı.
Yuu geri çekilip şok olmuş bir şekilde Mika’ya baktı.
“N-n-ne yapıyorsun Mika?!!”
“Seni öpüyorum.”
Yuu hızla Mika’nın babasına baktı.Onlardan uzak olduğunu görünce rahat bir nefes verdi.
“Bu çok tehlikeliydi!”
“Sinirlenince bu kadar ateşli gözükmeseydin seni öpmezdim.”
Mika’nın bu söylediğine Yuu kızardı ve panikle önüne döndü.Saito onların yanına geldi.
“Çocuklar,benim çıkmam gerekiyor.”
“Nereye baba?”
“Bir arkadaşımı görmeye gideceğim.”
Saito,paltosunu alırken onlara döndü.
“Akşam yemeği için bir restorana rezervasyon yaptırmıştım. Sizi alması için bir araç göndereceğim.Sizinle orada buluşuruz.”
Kapının kolundan tuttu ve çıkmadan önce onlara el salladı.
“Akşam 8’de görüşürüz çocuklar!”
Kapının kapanmasıyla,Mika gülerek Yuu’nun üstüne atladı.
“H-h-hey.!!Mika!!”
Mika gülerek altında duran Yuu’ya baktı.
“Ne yaptığını sanıyorsun Mika?!”
“Akşama kadar bolca vaktimiz var.Hadi biraz eğlenelim!”
Mika gülerek ona baktı ve sinsi bir şekilde ellerini Yuu’nun kalçasına götürdü.
“Televizyon izleyebiliriz—”
“Hadi ama Yuu-chan!Babam gitti farkında mısın?!”
“Hey,böyle bir yerde bunu yapmayacağım!”
“Koltukta yapacağımızı söylemedim zaten Yuu-chan.”
Yuu kulaklarına kadar kızarırken Mika’yı üzerinden itmeye çalıştı.
“Aptal!!Burası bizim evimiz değil!Babanın evinde böyle bir şey yapamayız!”
“Neden olmasın ki?”
Mika onun kulağına doğru eğildi.
“Babam gitti ve yakalanabileceğimiz kimse yok..Bence biraz eğlenmek bizim de hakkımız..”
“Ama çok yorgunum..”
Yuu gözlerini kaçırarak mırıldanırken,Mika Yuu’nun dudaklarına yöneldi ve fısıldadı.
“Ben yorgunluğunu alacağım..”
Yuu’nun tüyleri diken diken olurken,nefesini tuttuğunu hissetti.Mika doğruldu ve onun elini tuttu.
“Hadi odamıza gideli—”
Mika,onlara şok olmuş bir şekilde bakan hizmetçiyi görünce donakaldı.
“Ne oldu Mika?”
Yuu,kafasını yana çevirdi.Onlara doğru bakan hizmetçiyi görünce gözleri fal taşı gibi açıldı.Büyük bir panikle Mika’yı üstünden atmaya çalıştı.
“A-a-a-açıklayabiliriz..!!”
“H-h-hey,düşeceğim!Düşece—!!!”
Mika aniden koltuktan düştü.Başını zemine vurmasıyla sinirle homurdanırken,Yuu yere attığı Mika’ya baktı tedirginlikle.
“Mika!!”
Hizmetçi büyük bir utançla eğildi.
“Çok özür dilerim Efendim!Sizi rahatsız etmek istememiştim!”
Mika büyük bir sinirle karşısındaki tavana baktı.Ardından Yuu’nun desteğiyle ona tutundu ve doğruldu.
“Ne istiyorsun?”
Mika sinirle kadına bakarken,kadın tedirginlikle açıkladı.
“B-babanız sizin için getirttiği takım elbiseleri denemenizi istemişti..”
“Baban bu akşam yemeğine gerçekten önem veriyor anlaşılan.”
Mika Yuu’ya bir bakış attı ve hizmetçiye döndü.
“Tamam,odamıza bırakın.”
“Peki Efendim.”
“Ve gördüğünüz şeyi babama söylemezseniz sevinirim.”
Genç kadın kulaklarına kadar kızarırken,başını eğdi utançla.
“T-tabii Efendim..”
Hizmetçi oradan ayrılınca,Yuu kendini koltuğa attı.
“İnanamıyorum..Senin yüzünden rezil olduk Mika!”
“Neyse,yemekten dönüşte telafi ederiz artık.”
“Haha,tabii.Çok beklersin.”
Mika Yuu’nun bu haline gülerek ayağa kalktı ve elini uzattı ona.
“Hadi odaya çıkalım Yuu-chan.”
Yuu tebessüm etti ve Mika’nın ona uzattığı elini tuttu. Ardından ayağa kalktı ve birlikte odaya çıkmaya başladılar.
🍂🍂🍂🍂
“İnanamıyorum..”
Yuu,aynanın karşısındaki Mika’yı baştan aşağı süzdü.
“Sadece bir smokinle nasıl bu kadar mükemmel görünebiliyorsun.?”
Ayağa kalktı ve Mika’ya ilerledi.Mika aynadan kendine bakmayı bıraktı ve Yuu’ya dönüp kollarını ona sardı.
“Kendin için de aynısını söylemelisin.Görünüşün beni yemeğe gitmekten alıkoymak üzere.”
“Gerçekten mi?Belki de gitmemeliyizdir.”
Mika şaşkınlıkla ona baktı.
“Cidden mi?”
“Şaka yapıyordum Mika..”
Yuu ondan uzaklaşacakken,Mika onu belinden kavrayıp kendine çekti.
“Yemeğe gitmektense evde kalıp seninle sevişmek daha cazip geliyor şu an.”
“Bunu yapamayacağımızı biliyorsun.”
“Neden olmasın?Yemeği erteleyebiliriz..”
Mika onun boynuna gömüldü ve öpücükler bırakmaya başladı.Yuu kızaran yanaklarıyla ona baktı ve elleriyle Mika’nın yüzünü kavrayıp kendine bakmasını sağladı.
“Yuu-chan…”
Mika onu öpmek için dudaklarına eğildi.Tam öpeceği sırada,zilin yüksek sesi evin içerisinde yankılandı.
Mika umursamayıp dudaklarını dudaklarına değdirdi ve onu nazikçe öpmeye başladı.Yuu dudaklarının arasından mırıldandı.
“Mika kapı..”
“Hizmetçiler bakar.”
Yuu geri çekilip Mika’ya baktı.
“Hizmetçileri gönderdiğini unuttun mu?”
Israrla çalınan kapı sesiyle Mika sinirle soludu.
“Sanki bugün bütün evren güzel anlarımızı bozmak için iş birliği yapıyor..”
Yuu onun bu haline güldü ve uzaklaştı.
“Hadi Mika.”
Mika sıkıntıyla nefes verdi ve odanın çıkışına yöneldi.Yuu odada hazırlanırken,Mika merdivenlerden inmeye başladı.Israrla çalan kapı ziline sinirle söylendi.
“Bu aceleniz ne be?!”
Mika merdivenleri bitirip kapıya yöneldi.Kapıyı açtığı zaman,siyah saçlı bir adamla karşılaştı.
“Buyurun?”
Siyah saçlı adam Mika’yı bir süre inceledi ve ardından konuştu.
“Selam.Sen Mika olmalısın.”
Mika,kaşlarını çatarak onu inceledi.
“Evet,siz kimsiniz?”
“Ben Guren..”
Göz kırparak cevap verdi genç adam.
“Ichinose Guren.”
🍁 🍁 🍁 🍁 🍁 🍁 🍁