Alde Lotus - Bölüm 39
“Biz Fujisaki’yle çıkıyoruz.”
Yuu Mika’nın ellerini tuttu ve gülerek konuştu.
“Fujisaki’yle çok mutlu olacağız!”
Mika,titreyen sesiyle gözyaşları içinde konuşmaya çalıştı.
“Öyle söyleme..”
“Ben Fujisaki’ye çok aşığım!!”
🌫️🌫️🌫️🌫️🌫️🌫️
“Hayır!!!”
Mika,kan ter içinde kalmış bir şekilde yataktan sıçradı. Ellerini boğazına götürdü ve titreyerek kendini sıkmaya başladı.
“Mika!!”
Yuu korku dolu gözlerle Mika’ya bakarken,Mika yanında endişeyle duran Yuu’yu çok geç fark etmişti.Yuu Mika’nın ellerini çekerek kendine zarar vermesini önlemeye çalıştı.
“S-s-sen..—”
Yuu hızla Mika’ya sarıldı.Kollarıyla onu sıkıca sarmalarken, gözleri dolu dolu bir şekilde konuştu.
“Sakin ol…Geçti…Hepsi geçti..”
Mika gözyaşları içinde sıkı sıkı sardı kollarını Yuu’ya.
“Sadece bir kabus gördün..Kötü bir rüya…”
Mika’nın dudaklarından bir hıçkırık kopunca,Yuu Mika’yı kendine bastırdı.Kafasını boynuna gömdü ve onu sakinleştirmeye çalıştı.
Yuu dolu dolu olan gözlerini yavaşça kapattı.
“Ağlama artık…Lütfen ağlama..”
Yuu Mika’yı sakinleştirmeye çalışırken onu omuzlarından tuttu ve geri çekilip gözlerine baktı.Mavi gözlerinden inci inci dökülen gözyaşlarını görünce kalbine bir ağrı yerleşti.
“Nolur ağlama Mika..Çok üzülüyorum..Seni ağlarken görmeye dayanamıyorum..”
Mika kendini inandırmak için sayıklamaya başladı.
“Bir rüyaydı..Bu sadece bir rüyaydı..”
“Evet öyleydi..”
Yuu,başparmağıyla Mika’nın yanağından süzülen gözyaşını sildi.Ona doğru uzanıp dudaklarına uzun bir öpücük bıraktı.Geri çekilip Mika’ya baktı.Terden alnına yapışmış sarı saçlarını geriye attı ve yanağına ufak bir öpücük kondurdu.
“Sana biraz su getireyim..”
Yuu yataktan kalkacakken,Mika panikle onun elini tuttu.
“Sorun ne Mika?”
Yuu,Mika’nın korkudan kocaman açılmış gözlerine baktı.
“Gitme Yuu-chan..”
“Sadece su getireceği—”
Mika’nın ellerinin korkuyla titremesiyle Yuu’nun sözleri kesilirken,gözlerinin içine baktı.Onun ne kadar korktuğunu görünce Mika’nın elini tuttu ve ayağa kaldırdı.Elini tutup kendi yanağına koyarken gülümsedi.
“Ben buradayım,gördün mü?”
Mika ona karışık duygularla bakarken Yuu Mika’nın elini tuttu ve onu çekiştirdi.
“Gel,elini yüzünü yıkayalım.”
Mika sessizce banyoya ilerlerken,Yuu onun elini sıkıca sarmaladı.
“Ben yapacağım.”
Yuu suyu eline aldı.Mika’nın yüzüne yavaşça soğuk suyu çarptı ve kendine gelmesine yardımcı oldu.
Banyodan çıkıp tekrar yatağa yöneldiler.Yuu Mika’nın tişörtünü çıkarmak için tişörtünün uçlarından tuttu.Mika onun ellerini tuttu ve başını olumsuz anlamda salladı.
“Tişörtümü çıkarmak istemiyorum..Buna gerek yok..”
“Hayır var,Ferid gün içinde rahatsızlandığını söyledi.Gece ateşinin çıkmaması için önlem almamız lazım.”
Mika sahte bir gülümseme takındı yüzüne.
“O zaman bana bir şekilde yardımcı olman lazım.Bu şekilde yatamam..”
Yuu,Mika’nın titreyen bedenine baktı.Ardından kendi tişörtünü de çıkarıp Mika’nın yanına uzandı.
“Vücut ısımı seninle paylaşabilirim sanırım.”
“Bu daha iyi..”
Yuu onun kolları arasına girerken Mika gülümsemeye çalıştı.Az önce gördüğü kabusun etkisinden hala çıkamamıştı.Yavaşça kollarını Yuu’nun beline sardı. Gördükleri istemsizce zihninde canlanırken gözlerini sıkıca kapadı.Yuu onun hala titrediğini fark edince endişeyle kafasını kaldırıp Mika’ya baktı.
“Sakıncası yoksa,rüyanda ne gördüğünü sorabilir miyim?”
Mika,kesik bir nefes verdi.
“Sen..”
Yuu onun titreyen ellerini kavradı.Güven verircesine sıkıca sarmaladı.Mika anlatıp anlatmamak konusunda tereddüt etti.
“Sen gidiyordun…”
“Nereye gidiyordum?”
“Amerika’ya gidiyordun..Beni burada bırakıp öylece gidiyordun..”
Yuu,Mika’nın söyledikleriyle sesli bir şekilde yutkundu.
~Bunun sadece bir rüya olduğuna emin mi..?
~Fujisaki daha birkaç saat önce bundan bahsetti,tüm bu söylediklerini Mika nasıl bir rüya olarak görebildi?
“Ben sana yalvardım..Gitme dedim..Ama sen beni dinlemedin ve gittin..”
Yuu,sıkı sıkı sardı kollarını Mika’ya.Mika endişeyle mırıldandı.
“Sen gitmeyeceksin değil mi?Beni bu şekilde bırakmayacaksın değil mi..?”
“Gideceğim.”
Mika doğrulup Yuu’ya baktı.
“Ne?”
Yuu onu yerine yatırdı ve ve gülümseyerek baktı.
“Ama tek değil.”
“Ne demek tek değil.?”
Yuu ona endişeyle bakan Mika’nın yanağına bir öpücük kondurdu.
“Bunlar hakkında konuşmak için çok geç oldu.Endişelenme, her şey kontrolüm altında.”
“Bekle bir dakika..Bunu öylece geçiştiremezs—”
Yuu işaret parmağını onun dudaklarına bastırdı.
“Şu an bunu konuşmanın sırası değil.”
Mika ona çatık kaşlarıyla bakarken Yuu gülmeye çalıştı.
“Sen sadece rahatla ve bu konu hakkında düşünmeyi bir kenara bırakıp uyu.”
Yuu yerine geçip tekrar kollarını Mika’ya sardı ve mırıldandı.
“Ben yanındayım,hep seninle olacağım..Bunun hakkında endişe etme.”
Mika kollarını endişeyle Yuu’ya sararken,aklından geçen düşüncelere engel olamadı.
~Bu sözlerin gerçekliğini ne zamana kadar sürdürecek,çok merak ediyorum..
🍂🍂🍂🍂
Mika,duyduğu bağırışma sesleriyle uyandı.Yavaşça gözlerini açtı ve pencereden karanlık olan havaya baktı.Ardından ayağa kalkıp kapıya doğru ilerledi.
~Evde biri mi var..?
Bu düşünceyle Mika’nın gözleri kocaman açıldı.
~Rüyamda da böyle değil miydi.?Yoksa olanlar bir rüya değil miydi..?!
Panikle odadan çıktı Mika.
Koşar adımlarla aşağı inerken Yuu’nun sesi gittikçe yaklaşıyordu.Merdivenlerden indi ve gözleri Yuu’yu aradı.Ancak kapının yanında gördüğü bavullarla,olduğu yere çakıldığını hissetti.
~Hayır hayır!Bu doğru olamaz!
Mika geriye doğru sendeledi.Çarptığı sehpayla arkasını dönerken,vazonun kırılma sesiyle irkildi.
~Olamaz..Bu tesadüf olamaz..
Mika,gözleri dolarken yere doğru kaydığını hissetti.Olduğu yere çöktü ve gerçekliği idrak etmeye çalıştı.Yuu’nun mutfaktan gelen bağırma sesleri düzgün düşünmesini zorlaştırıyordu.
~Hayır…Bu gerçek mi..?
~Yuu gidiyor mu..?
Yuu mutfaktan sinirle çıktı.Yerde olan Mika’yı fark edince,merakla kaşlarını çattı.
“Mika?”
Yuu Mika’ya yaklaşırken,Mika kafasını kaldırıp ona baktı.
“Uyandırdım mı seni?”
Yuu’nun endişeyle sorduğu bu soru üzerine,Mika’nın gözleri kocaman açıldı.Farkında olmadan gözlerinin dolduğunu hissetti.
“Hey!Sorun ne Mika?!”
Yuu hızla Mika’nın yanına koştu.Mika gözlerini sıkıca kapattı.Gerçekler onu korkutuyordu.Şu an yaşananların rüya mı gerçek mi olduğunu anlamaya çalışıyordu.
~Ben ona engel olamadım..
~Yuu-chan gidecek..!Beni burada bırakıp gidecek..!
“Mika!Hey,Mika!!”
Mika gözlerini açıp ellerini tutan Yuu’ya baktı.
“Biz Fujisakiyle çıkıyoruz.”
Mika kafasını salladı.
“Öyle söyleme..Bu doğru değil..Sen onunla çıkmıyorsun..!”
Yuu kaşlarını çattı.
~O neyden bahsediyor.?!
“Kendine gel Mika.!”
Mika yalvarırcasına onun ellerini tuttu.
“Onunla gitme Yuu-chan!Söz veriyorum her şeyi düzelteceğim.!”
“Sakin ol.!Kimden bahsediyorsun.?!”
“Fujisaki’yle gitme!”
Yuu,kendini geri çekip Mika’ya baktı.
~Neler oluyor burada..?
Mika korku içinde ona bakarken,titreyen elleriyle kendini sardı.Yuu ona endişeyle baktı.Gözlerinden yaşlar süzüldüğünü görünce omuzlarından sarsıp kendine getirmeye çalıştı.
“Mika bana bak!Onunla bir yere gittiğim yok!”
Mika dolu dolu olan gözleriyle ona baktı.
“Ben seni bırakmayacağım!Anladın mı?!”
Mika’nın tüm vücudu sarsılırken,Yuu kollarını ona sardı tekrardan.
“Seninle birlikteyim ben..Hep seninle olacağım..Seni asla bırakmayacağım..”
Yuu kendini geri çekti ve Mika’ya baktı.
“Eğer sakinleşirsen sana neler olduğunu anlatacağım,tamam mı?”
Mika kafasını sallarken,kendini yatıştırmaya çalıştı.
“Güzel..”
Mika derin bir nefes verdi.Bunlar sadece tesadüftü.Yuu yanındaydı ve her şey iyi olacaktı.Ona güvenmek zorundaydı.
Yuu ayağa kalktı ve elini Mika’ya uzattı.
“Kalkabilecek misin yoksa seni kucaklayayım mı?”
“Beni taşıyabileceğini sanmıyorum Yuu-chan.”
Mika gülümsemeye çalışarak onun elini tuttu ve ayağa kalktı.Yuu onu mutfağa doğru çekiştirdi.Mika tezgaha yaslanırken Yuu dolaptan çıkardığı reçelle ekmeği masaya koydu.Mika onu merakla izlerken,Yuu kızarttığı ekmeğe reçeli sürmeye başladı.Kahve makinesinde Mika için kahve hazırlarken elindeki ekmeği Mika’ya uzattı.Mika kızarmış ekmeğinden bir ısırık aldı.
“Sana güzel bir kahvaltı hazırlamayı isterdim ama şu an acelemiz var.”
“Ne acelesi?”
Yuu,Mika’nın kahvesini doldurdu ve ona uzattı.
“Anlatacağım.”
Mika kahvesini eline alırken şaşkınca Yuu’ya baktı.
“Biraz önce kiminle konuşuyordun?”
Yuu,sesinin titrememesini umarak elindeki bardağı yerine bıraktı ve Mika’ya baktı.
“Fujisaki’yle.”
Yuu gülümsemeye çalıştı.
“Biraz gürültülü bir konuşma oldu,bunun için üzgünüm..”
Mika,içtiği kahvesini tezgaha bıraktı ve Yuu’ya baktı.
“Neden onunla konuşuyordun?”
“Şimdilik bunları düşünme ve hızlıca kahvaltını et.”
Mika kafasını sallarken,aklına gelen soruyla Yuu’ya baktı.
“Saat kaç?”
“6.”
“Ne?Neden bu kadar erken uyandın?Bu saatte ne acelemiz var?”
“Soru sormayı bırak ve kahvaltını et Mika.”
“Sorularımı bu şekilde geçiştirecek misin?”
“Sonra cevaplayacağım,şu an sırası değil.”
Yuu hızlıca masayı toparladı ve çıkışa yöneldi.Mutfaktan çıkarken Mika da kahvesini hızla içti ve Yuu’nun peşinden ilerledi.Yuu,Mika’nın odasına girdi ve dolabına yöneldi.Mika’nın kıyafetlerini çıkartırken,Mika şaşkınlıkla ona baktı.
“Kıyafetlerimle ne yapıyorsun Yuu-chan?”
Mika yatağa otururken hızla dolabı kapatan Yuu’yu inceledi.
“Artık bu acelenin sebebini söyleyecek misin?”
Yuu,Mika’ya doğru yürüdü.Önünde çöktü ve ellerini ellerinin arasına aldı.
“Gidelim Mika.”
Yuu’nun sözleriyle,Mika kaşlarını çattı.
“Gitmek mi?Nereye?”
Heyecan ve korkuyu bir arada yaşayan Yuu,derin bir nefes vererek konuştu.
“Babanın yanına gidelim.”
“Babam mı.?”
Mika onun ne dediğini anlamaya başlarken,çatık kaşlarıyla Yuu’ya baktı.
“Bir dakika..Yoksa biz..—”
“Evet Mika,Rusya’ya gidiyoruz!”
🍁 🍁 🍁 🍁 🍁 🍁