Alde Lotus - Bölüm 34
“Bugün epey sinirli görünüyorsun Yuu-chan.”
Yuu sinirle önündeki pastasını yerken,Mika gülümseyerek onu izliyordu.
“Yoksa öğle arasını benimle geçirmek istemiyor musun?”
Mika üzülmüş gibi yaparak Yuu’ya baktı.
“Çok üzülüyorum ama..”
Yuu pasta yediği çatalı sinirle Mika’ya fırlattı.
“Senin yüzünden oyunu kaybettim!”
“Hey,bir anda üstüme atlayan sendin.”
“O kadar içki söylemeseydin böyle bir şey yapmazdım!”
“İçmen için seni zorlamadım.”
“Bunu bilerek yaptın!”
“İçmeseydin.”
Mika omuz silkti ve kahvesinden bir yudum aldı.Mika’nın sakin tavırları,Yuu’yu iyice sinirlendiriyordu.
“Kahretsin!Oyunun bitmesine sadece yarım saat kalmışken bu şekilde kaybettiğime inanamıyorum!”
Mika muzipçe sırıtarak ona baktı.
“Beni bu kadar arzuladığını bilmiyordum Yuu-chan..Dün gece çok–”
“Kes sesini!!”
Yuu öfkeyle gözlerini kaçırırken,Mika gülerek ona baktı.
“Yapacak bir şey yok,oyunun kazananı benim.”
Yuu derin bir nefes verdi ve bıkkınlıkla Mika’ya baktı.
“Pekala,ne yapmamı istiyorsun?”
“Hmm…”
Mika düşünür gibi yaparken,Yuu’nun dudağında kalan kremaya baktı.Aklına gelen fikirle sırıttı.
“Ah,buldum.Pasta istiyorum!”
Yuu şaşkınca ona baktı.
“Pasta mı?”
“Evet!”
Yuu tebessüm etti.
“Tamam,sana gidip pasta alacağım.”
Yuu ayağa kalkarken,Mika onu elinden tuttu.
“Hayır,senin pastandan yemek istiyorum.”
Mika’nın sözüyle birlikte Yuu güldü ve çatala aldığı kremalı bölgeyi Mika’ya doğrulttu.
“Benim ellerimden mi yemek istiyorsun?”
“Evet,bu daha iyi bir fikir.”
Mika Yuu’nun uzattığı pastayı yemek için ağzını açtı.Yuu onun bu haline gülümsedi.
“Beğendin mi?”
Mika gülerek kafasını salladı.Yuu pastadan bir çatal daha alıp ona doğrulttu ve al al olan yanaklarıyla onu izledi. Mika’ya pasta yedirmek çok hoşuna gitmişti.Yuu yavaşça çatalı bıraktı ve onun dudaklarına yaklaştı.
Mika Yuu’nun ona yaklaşmasıyla şaşkınlıkla baktı.
“Yuu-chan–”
Yuu onun dudaklarını öptü.Bu ani hareketi karşısında Mika şaşkınlıkla kaşlarını kaldırırken ona karşılık verdi.Yuu öpücüğünü derinleştirmek için başını eğdi ve bir eliyle saçlarını kavrayarak onu kendine yaklaştırdı.Mika bu hareketiyle gülümsedi ve son kez öpüp yavaşça geri çekildi.
“Pekala,bunu beklemiyordum.”
Yuu öpücüğün etkisinden çıkamazken,al al yanaklarıyla Mika’ya bakmayı sürdürdü.
“Bazen beni şaşırtıyorsun Yuu-chan.”
Mika ona doğru eğildi ve alayla gülümsedi.
“Öpüşmeyi bu kadar sevdiğini bilmiyordum.”
Mika’nın gülmesiyle Yuu gözlerini kaçırdı ve ayağa kalktı.
“Dersim erken başlıyor,sınıfa gidiyorum ben.”
“Bana yazmayı unutma Yuu-chan!”
Yuu çıkışa ilerlerken,Mika aniden aklına gelen fikirle seslendi.
“Ah,bekle bir saniye!”
Yuu şaşkınca arkasını döndü ve ona baktı.
“Evet?”
“Bu akşam biraz gecikeceğim.”
“Neden?”
“Aklıma güzel bir şey geldi,onu yapmak için bir yere uğramam gerekiyor.”
Mika’nın sırıtışını gören Yuu,tedirgin bir şekilde ona baktı.
“Umarım aklına gelen şeyler benimle alakalı değildir.”
“Tam üstüne bastın!”
Yuu bıkkınlıkla nefes verdi.
“Ah..Her neyse,abartmasan iyi edersin!”
“Söz veremem!”
Yuu umursamaz bir tavırla çıkışa yöneldi ve orayı terk etti. Yuu’nun arkasından gülümseyerek bakan Mika,telefonunun çalmasıyla elini cebine attı ve ekrana baktı.
~Yabancı bir numara mı?
Numaraya şaşkınlıkla baktı ve merakla telefonu açtı Mika.
“Evet?”
“Merhaba Mika~chaan!”
Mika tanıdık sesle kaşlarını çatarken,sesin sahibinin Fujisaki olduğunu anlayınca gözlerini devirdi.
“Sen misin şerefsiz?”
“Kalbimi kırıyorsun ama..”
“Neden beni aradın Fujisaki?”
“Ah,sesini duymak için elbette.”
“Kes dalga geçmeyi.”
Fujisaki kahkaha atınca,Mika duyduğu gülüşle yüzünü ekşitti.
“Attığım fotoğraftan sonra bunun hakkında hiç konuşmadık değil mi?Neler hissettiğini benimle paylaşabilirsin,ben de senin dostunum sonuçta!”
Fujisaki’nin söylediği sözler Mika’yı sinirlendirdi.Ancak buna aldırış etmedi ve alaycı bir tavır takındı.
“Attığın fotoğrafın doğruluğuna inansaydım belki paylaşabilirdim.”
“Buna inandığını biliyorum,Yuu sana bunların doğru olmadığını mı söyledi?”
Fujisaki güldü ve konuştu.
“Veya bir ihtimal bizi dinlemiş olabilir misin?”
“Bir hata yapıp onun kalbini kırdım ve bu senin alçakça davranışın yüzünden oldu.Ancak bu yaşananlar ne benim Yuu’ya olan duygularımı ne de onun bana olan duygularını değiştirebildi.”
Bu sözlerle Fujisaki durulurken ona sordu.
“Yuu’nun seni sevdiğinden hala çok eminsin.Bunca yaşanan şeyden sonra bunu neye dayandırarak söylüyorsun?”
“Bu yaşanan şeylerin sorumlusunun Yuu olmadığını biliyorum.Aynı zamanda tüm her şeyin senin başının altından çıktığının ve bilmemen gereken çok fazla şeyi bildiğinin de farkındayım.”
Mika kendinden emin bir şekilde konuştu.
“Yuu beni seviyor ve bunu tüm kalbimle hissediyorum.Sen olmadığın sürece aramız çok daha iyi.Bize bir iyilik yap ve nereye gittiysen bir daha dönme.”
“Yuu bana aranızda hiçbir şey olmadığını ve hala kötü olduğunuzu söylemişti.”
“Buna inanıyorsan bu senin sorunun.Senin yüzünden Yuu’yu daha fazla üzemezdim.Yokluğunda ikimiz hiç olmadığı kadar mutluyuz.Tıpkı eski günlerdeki gibi.”
Mika’nın söylediklerinden sonra Fujisaki bir süre sessiz kaldı.Onun bu sessizliğiyle Mika kaşlarını çatarken,Fujisaki soğuk bir ses tonuyla konuştu.
“Benimle buluşmak ister misin?”
“Hah?Neden seninle buluşayım ki?”
“Yuu hakkında konuşmamız gereken şeyler olduğunu düşünüyorum.Bu şekilde nereye kadar sürecek?Bu durum ikimiz için de çok can sıkıcı değil mi?”
Mika onun bu söylediğiyle kaşlarını çattı.
~Doğru söylüyor.Bu,Yuu’nun benden ne sakladığını öğrenebilmem için güzel bir fırsat olabilir.
Mika onayladı onu.
“Tamam,buluşalım.”
“Kabul etmene sevindim.Ancak şu an yurt dışındayım.Oraya iki gün sonra döneceğim.”
Mika Fujisaki’yi dikkatle dinledi.
“Döner dönmez buluşacağımız yeri ve saati sana haber edeceğim.”
“Pekala,bekliyor olacağım.”
“İki gün sonra görüşmek dileğiyle.”
Mika yavaşça aramayı kapattı.Bir süre boş gözlerle telefona baktı.
~Umarım verdiğim bu karar beni yanıltmaz..
🍂🍂🍂🍂
Akşamın ilerleyen saatlerinde Yuu eline aldığı tabağı yıkarken Mika’nın gelmesini bekliyordu.
Saat epey geç olmuştu ve Yuu endişelenmeye başlamıştı.
~Bu saate kadar ne yaptığını merak ediyorum..Bir işin bu kadar uzun sürmesi normal değil..
Yuu bunları düşünürken aniden çalan telefonu düşüncelerinden sıyrılmasına sebep oldu.Telefonunu çıkardı ve ekrana baktı.Fujisaki’nin aradığını görünce nedensizce bir korku düştü içine.Cevapladı ve kulağına götürdü telefonu.
“Selam.”
Fujisaki’nin ses tonuyla kaşlarını çatan Yuu,gergin bir şekilde mırıldandı.
“S-selam..”
“Neredesin?”
“Evdeyim..”
“Tek misin?”
“Evet,şu an tekim..”
Fujisaki bir süre susunca,Yuu tedirgin bir şekilde sordu.
“Bir sorun mu var.?”
“Söylesene Yuu…”
“Evet?”
“Mika ile aranız düzeldi mi?”
Yuu bu soru karşısında şaşırdı.Neden tekrar aynı soruyu sorduğunu merak ediyordu.Tereddüt ederek konuştu.
“Hayır..Aynıyız..”
“Bana yalan söylemiyorsun değil mi?”
Kaşlarını çatan Yuu,bunu normal bir şekilde geçiştirmeye çalıştı.
“Sana söylemiştim..Değişen bir şey yok.Benim ona ihanet ettiğimi düşünüyor hala..”
“Yani Mika’yla aranızda hiçbir türlü yakınlaşma olmadı,öyle mi?”
Bu soru karşısında Yuu nefesini tuttu.Ne olursa olsun,ona hiçbir şekilde gerçeği söyleyemezdi.
“Hayır.”
“Emin misin?”
“Neden beni sorgulayıp duruyorsun?”
“Bu sadece bir kontrol.”
“Aramızda bir yakınlaşma olmadı.Artık beni sorgulamayı bırakmalısın.”
“Pekala,bir şey olmadığı konusunda ısrarcıysan daha fazla sorgulamayacağım.Sana güveniyorum.”
~Bana güveniyor mu?
~Hiç sanmıyorum..
“Oraya geldiğim zaman seninle önemli bir konu hakkında konuşmak istiyorum.”
“Ne konuşacağız?”
“Şu an söyleyemem.”
Yuu daha fazla ısrar etmedi.
“Pekala..”
“Seni sonra arayacağım.Kendine iyi bak.”
Fujisaki’nin telefonu kapatmasıyla Yuu da telefonu kapattı.Ellerini tezgaha yasladı ve tedirgin bir şekilde nefes verdi.Fujisaki’nin sesindeki soğukluk ve gizem hissi,Yuu’ya bir şeyler bildiğini bağırıyordu adeta.
~Ne haltlar karıştırıyorsun Fujisaki…
Yuu,belinde hissettiği kollarla düşüncelerinden kurtuldu.Panikle arkasını döndü.
“Ne yapıyorsun Yuu-chan?”
“M-Mika..Ne zaman geldin?”
“Yeni geldim.Biriyle mi konuşuyordun?”
Yuu önüne döndü ve gözlerini kaçırdı.
“Evet..”
“Kiminle konuşuyordun?”
“Fujisaki..”
Yuu’nun mırıldanmasıyla Mika kaşlarını çattı.
“Onunla gereğinden fazla yakın değil misin?”
“O arıyor sadece..Çok yakın değiliz..”
“Ah,bugün beni de…”
Mika bir an söyleyip söylememek konusunda kararsız kaldı.
~Fujisaki’nin beni aradığını bilmesine gerek var mı?
“Seni de?”
Yuu merakla ona bakarken Mika panikle güldü.
“H-hiç hiç!Hadi içeri gidelim!”
Mika Yuu’yu omuzlarından ittirip içeri götürürken,Yuu endişeyle söylendi.
“Hey,bu acelen ne?!”
“Sana aldığım şeyleri göstermek için sabırsızlanıyorum!”
İçeri geçtiklerinde Mika Yuu’yu koltuğa oturttu ve paketi getirdi.Yuu bezgin bir şekilde Mika’yı izledi.
“Gözlerini kapat Yuu-chan,bunun sürpriz olmasını istiyorum.”
Bıkkınlıkla gözlerini kapattı Yuu.
~Bu sefer ne aldı?Tekrar aynı şeyleri yaşamak istemiyorum!
~Lütfen saçma bir şey olmasın,lütfen saçma bir şey olmasın…
“Eveeett!Gözlerini açabilirsin!”
Yuu kapattığı gözlerini yavaşça açtı.Gördüğü görüntüyle gözlerini kırpıştırdı.
“Ş-şaka mı.?”
Yanakları kıpkırmızı olurken,hayalet görmüş gibi baktı Mika’ya.
~Hayır ya hayır!!Bu sefer olmaz!!
“S-sen..—!!”
“Çok güzel değil mi?!!”
Mika mutlulukla bağırırken Yuu utanç ve sinirle Mika’ya baktı.Mika’nın muzipçe sırıtışını gördüğü an,bundan kurtuluşunun olmadığını anladı.
~Tanrı aşkına…
~Lütfen..
~Lütfen bu çile bir son bulsun..!!!
🍁🍁🍁🍁🍁🍁