Alde Lotus - Bölüm 31
“İmzalayacak mısın artık?”
Yuu gergin bir şekilde Mika’ya baktı.
“Neyi beklediğini sorabilir miyim Yuu?”
“B-ben..”
Yuu yutkundu.O kadar gerilmişti ki,cümleleri nasıl toparlayacağını bile bilmiyordu.
“Bunu ne zamana kadar imzalamış olmamız gerekiyor.?”
Yuu tedirgin bir şekilde sorduğunda avukat açıkladı.
“Bu kontrat ileriki yıllarda uygulanacağı için şu anlık bir acelesi yok.”
Yuu yumruk yaptığı ellerini sıkarken ona baktı.
“Ben…Daha sonra imzalayabilir miyim?”
Mika şok geçirmişcesine Yuu’ya bakarken,avukat şaşkınlıkla Yuu’ya sordu.
“Bu konu hakkında hemfikirsiniz sanıyordum..Ortak olmak istemiyor musunuz Yuichiro-san?”
“Hayır ben..Sadece kararsızım..”
Yuu’nun mırıldanması üzerine avukat şaşkın bakışlarını kesip boğazını temizledi.
“Evet,bir şirketin başına geçip orayı yönetmek zor bir iş tabii..”
Yuu Mika’ya bakamazken Mika sinirle ona bakıyordu.
“Bay Saito bunları olabildiğince çabuk göndermemi istedi. Ama mademki kararsızsınız,kararınızı netleştirince bana bildirirsiniz.Böyle ciddi meseleler aceleye gelmez.”
Avukat dosyalarını toparladı ve ayağa kalktı.
“Ben Bay Saito ile konuşurum.Gereken açıklamayı o size yapacaktır.”
“Tabii,teşekkürler.”
“Görüşmek üzere.”
Avukat gittikten sonra Mika ayağa kalktı.Sinirle Yuu’ya baktı.
“Yürü.”
Mika hızla önden ilerlerken Yuu panikle ayağa kalktı ve Mika’yı takip etti.Mika aceleyle asansöre ilerledi.Yuu ona yetişmekte zorlanıyordu.
~Onu sinirlendirdim mi..?
~İstediği bu değil miydi zaten.?Neden böyle sinirlendi?
“Biraz yavaşla!”
Mika boş olan asansöre bindi ve giriş kata bastı.Kapı kapanırken,Yuu sırtını çelik duvara yasladı ve soluklanmaya çalıştı.Mika sinirle Yuu’ya baktı.Ona doğru ilerledi ve ellerini iki yana koyarak Yuu’yu kendisiyle duvar arasına aldı.Yüzünü yüzüne yakınlaştırınca,Yuu şaşkınlıkla Mika’ya baktı.
“Neden böyle bir şey yaptın?!”
“N-ne.?”
Mika’nın yakınlığı Yuu’yu resmen boğuyordu.Heyecandan neredeyse bayılacağını hissetti Yuu.
“Yapman gereken sadece bir imza atmaktı ve sen bunu bile beceremedin.”
Mika öfkesini kontrol altına almaya çalışırcasına konuşurken,Yuu tedirginlikle duvara yapıştırdı kendini.
“Ne halt ettiğinin farkında mısın sen?!”
Mika’nın aniden bağırmasıyla,Yuu yerinden sıçradı. Korkuyla kendini açıklamaya çalıştı.
“S-sen benimle olmak istemediğini söyledin…Bu yüzden ben de..—”
“Sözlerimi şimdi mi dinleyeceğin tuttu?!”
Yuu,Mika’nın ona bağırmasıyla gözlerini korkuyla kapadı.
“Babama ne diyeceğiz hiç düşündün mü?!”
Yuu korkudan gözlerini açamıyordu.Mika o kadar öfkeliydi ki,Yuu’yu nasıl korkuttuğunun farkında bile değildi.
“Yoksa o çok sevdiğin sevgilin sana kızar diye mi endişe ettin?”
Mika’nın alayla sorduğu soru üzerine Yuu sinirle bağırdı.
“O benim sevgilim değil!”
“Öyle mi?Seks partnerin mi yoksa?”
Yuu,gözlerini kocaman açıp ona baktı.Mika’dan böyle bir söz beklemiyordu.Gururu incinmişti.Ona bağırırken gözleri doldu.
“S-sen böyle bir şeyi bana nasıl—.!!”
Yuu’nun sözleri,asansörün aniden şiddetle sarsılmasıyla kesildi.Yuu korkuyla etrafına baktı.
“Ne..Ne oluyor..?!”
Mika Yuu’dan uzaklaştı ve asansörün kapısına yöneldi.
Açılması için tuşlara bastı.Tuşlar işe yaramayınca kapıyı zorladı Mika.Kapı açılmayınca sinirle kapıdan uzaklaştı.
“Mika..?!”
Yuu tedirgin bir şekilde Mika’ya bakarken neler olduğunu anlamaya çalışıyordu.Mika derin nefes aldı.
“Kahretsin…”
Mika’nın sözleriyle,Yuu’nun içini bir korku kapladı.
“Asansörde kaldık.”
🍂🍂🍂🍂
“Evet,desteğiniz için teşekkürler.Görüşmek üzere.”
Mika telefonunu kapattı.Ardından yavaşça yere oturdu ve dizlerini kendine çekmiş olan Yuu’ya baktı.
“Bir arıza çıktığını ve yardım ekibinin en fazla on beş dakika içinde geleceğini söylediler.”
Mika telefonunu kapattı ve derin bir nefes verdi.
“Telefon çektiği için şanslıyız.”
Yuu’nun ona cevap vermemesiyle Mika kaşlarını çatarak ona baktı.Ardından yerinden kalkıp ilerledi ve Yuu’nun yanına çömeldi.
“Sen iyi misin?”
Mika bu soruyu oldukça duygusuz ve soğuk bir şekilde sormuştu.Ancak Yuu’nun titrediğini görünce,endişe etmeye başladı.
~Kahretsin..
~Yuu’nun klostrofobisi var…
Mika,Yuu’nun omzuna dokundu.Yuu sinirle geri çekti kendini.
“Dokunma bana..”
Mika Yuu’nun yüzüne baktı.Kafasını bile kaldırmamıştı bunu söylerken.
“Bana bak Yuu.”
Mika eliyle Yuu’nun kafasını kaldırıp çenesini kavradı.O sırada Yuu bağırdı ve Mika’nın eline vurdu.
“Bana dokunma dedim sana..Duymadın mı?!”
“Gururlu davranmanın sırası değil Yuu!”
Yuu,titreyen vücuduna sardı ellerini.
“Nasıl olduğuna bakmama izin ver.”
Mika ona yaklaşırken Yuu mırıldandı.
“Ne o?Şimdi de benimle ilgilenir mi oldun?”
Yuu’nun bu sözü üzerine,Mika sinirle soludu.
“Saçma sapan konuşma.Klostrofobin olduğunu biliyorum. Bu şekilde sakin kalamazsın..–”
“B-ben kendimi sakinleştirebilirim..”
Yuu kesik kesik nefes alırken,gözlerinin dolduğunu hissetti.Zar zor nefes alıyordu.Mika kaşlarını çatarak ona baktı.
~Bu şekilde davranarak yalnızca korkusunu tetikliyor…
Yuu elini boğazına götürdü.Gözlerinden yaşlar süzülürken tırnaklarını boğazına geçirdi.
“N-nefes alamıyorum..!”
Yuu boğulacak gibi olduğunu hissetti.Mika Yuu’nun gömleğinin ilk 3 düğmesini açtı.Onu rahatlatarak nefes almasına yardımcı olmaya çalıştı.
“Sakinleş…Sorun yok..Ben yanındayım Yuu.”
Mika’nın sakinleştirmeye çalışması bir işe yaramıyordu.Yuu onu dinleyemiyordu bile.Gözleri dolu dolu yukarı bakmaya çalıştı.Rahat nefes alması resmen imkansız hale gelmişti.
“O-olmuyor..!!Beceremiyorum.!!M-Mika-.!!”
Mika aniden Yuu’ya sarıldı.Yuu’nun gözleri kocaman açılırken gözlerinden süzülen yaşlarla bir süre öylece kaldı. Ardından sıkı sıkı kapattı gözlerini.Mika Yuu’nun saçlarına bir öpücük kondurdu ve onu daha sıkı sarmaladı.
“Birazdan her şey bitecek ve buradan çıkıp eve gideceğiz.Çok kısa bir süre daha sabretmen gerekiyor.Benimleyken güvende olacaksın,sana zarar gelmesine izin vermeyeceğim.”
Mika onun saçlarını okşarken mırıldandı.
“O yüzden bir süre daha dayan,tamam mı?”
Mika’nın rahatlatıcı sözleri üzerine Yuu yavaşça kafasını salladı.Sözleri Yuu’yu yavaş yavaş sakinleştiriyordu.
Yuu’nun biraz da olsa rahatlamış olduğunu gören Mika kollarını serbest bıraktı ve ondan ayrıldı.Yuu kendini sakinleştirmeye çalışırken,Mika sıkıntıyla saçlarını karıştırdı ve ona baktı.
“Sana bu yüzden gururlu davranma dedim.Aptalca davranışların sadece klostrofobini tetikliyor.”
Yuu nefesini kontrol altına alınca,Mika’ya sinirle baktı.
“Bana yardım etmene gerek yoktu!”
“Tanrı aşkına..Derdin ne senin?!Neyin gururunu yapıyorsun?!”
Yuu,yumruk yaptığı ellerini sıktı.
“Aptalca davranışlarından bıktım çünkü!”
Yuu’nun bağırmasıyla,Mika kaşlarını çattı.
“Hiçbir suçum olmamasına rağmen beni aşağılayıp durmandan çok sıkıldım!”
“Böyle olmasını ister miydim sanıyorsun?!”
“Sen nasıl ona inanırsın?!”
“Asıl sen nasıl böyle bir şey yaparsın?!”
Yuu,sinirle saçlarını çekiştirdi.
“Neden yıllardır tanıdığın birine inanmak yerine nefret ettiğin birine inanmayı seçiyorsun?!”
Bu soru üzerine,Mika gözlerini kaçırdı.Gözlerinin dolmamasına gayret etti.
“O her şeyimi verip,tüm kalbimi açtığım insan beni yarı yolda bıraktı çünkü.”
Mika’nın sesi fısıltıyla çıkmıştı.
Canı acıdı Yuu’nun.Bunları bilerek yapmıyordu.Mika’ya aşık olmasına rağmen,ondan uzak durmaktan başka çaresi yoktu.
Cesaret ve korkaklığın birleştiği duygularla ona baktı Yuu.
“Ya sana…”
Gözlerini Mika’ya dikti.
“Ayrılmaktan başka seçeneğim olmadığını söyleseydim..?”
“Sen neyden söz ediyorsun?”
Anlamaz bakışlarla ona baktı Mika.Ayrılmaktan başka seçeneğinin olmadığını Yuu daha önce de vurgulamıştı. Ondan isteyerek ayrılmadığını biliyordu.Yine de son zamanlarda yaşananlar Mika’yı öylesine bunaltmıştı ki, artık bir şeyleri sorgulamaya gücü kalmamıştı.
“Kendinle çok çelişkilisin Yuu.Yıllardır bana aşık olduğunu ve ardından her şeyin bir yalandan ibaret olduğunu söyledin.Rusya’ya gideceğimi söylediğim zaman ise ağlayıp bunu yapmaktan başka çaren olmadığını öne sürdün.Ve tüm bunlar olurken Fujisaki’nin yanından bir an olsun ayrılmayıp bana atılan fotoğrafı yalanladın.”
Mika dolu dolu olan gözleriyle ona baktı.
“Ben tüm bu olanları anlamlandırmaya çalışmaktan yoruldum.Seni çözmek çok zor,ne kadar çabalarsam çabalayayım seni asla anlayamıyorum.”
Yuu,Mika’ya hayal kırıklığıyla baktı.
“Sana inanamıyorum…”
Gözyaşlarını sildi ve umutsuzca mırıldandı.
“Hala ona inanıyorsun.O kadar şey söylememe rağmen hala ısrarla kendi bildiğini okuyorsun..”
Sesi titredi Yuu’nun.
“Yoruldum ben..Anlıyor musun?”
Yanaklarından yaşlar süzülürken sessizce mırıldandı.
“Senin için bunca şeye katlanmama rağmen iğrenç sözlerinin altında ezilmekten yoruldum…”
Mika,ne diyeceğini bilemiyordu.Yuu’dan böyle bir tepki beklemiyordu.
Sinirle önüne döndü.Yuu’ya bakmamaya özen gösterdi.Çok kısa bir süre sonra,asansörün hareket ettiğini görünce ayağa kalktı Yuu.Asansör aşağı katlara inince,Yuu ve Mika rahat bir nefes aldı.Asansörün kapısı giriş katta açıldı.Yuu onu arkadan takip etti.Mika sessizce arabaya ilerledi.
İkisi de yol boyunca tek kelime etmediler ve Mika sessizce arabayı eve sürdü.
🍂🍂🍂🍂
Yeni bir okul sabahı,Yuu çatıda tek başınaydı.Yere uzanmış gökyüzünü seyrediyordu.
Mika aklından çıkmıyordu.Dünden beri onunla konuşmamışlardı.Yuu’nun gururunu incitmişti.
~Bu tamamen saçmalık…
~Nasıl Fujisaki’yle ilişkim olduğunu düşünebilir?Bu kadar ağır laflar etmesi gerekir miydi?
Gözlerini sinirle kapattı Yuu.
~Tamam,kim olsa aynı şeyi düşünürdü..Ama o Mika ve benim bunu yapmayacağımı biliyor olması lazımdı.Bana bu kadar bile güvenmiyorsa neden benimle beraber oldu?
~Bana böyle davranmadan önce en azından beni dinleyemez miydi?
~Nasıl benim yerime ona inandı?
~Beni yargılamadan önce—
“Selam Yuu!”
Yuu,gözlerini açıp düşüncelerini bölen kişiye baktı.
“Yine mi sen?”
“Tabii ki!”
“Manzaramı kapatıyorsun,çekil önümden.”
Fujisaki,kırmızı gözlerini Yuu’ya iyice yakınlaştırdı.
“En güzel manzara ben değil miyim sence de?”
“Yine ne saçmalıyorsun?”
Fujisaki,Yuu’ya eğildi ve dudaklarını alnına bastırdı.Yuu panikle geri çekildi.
“Ne yapıyorsun sen?!”
“Sakin ol,ateşine bakıyordum sadece..Senin için endişelenen birine böyle davranmamalısın.”
“Benim için endişelenmeni kim istedi?!”
Fujisaki Yuu’nun söylediklerini duymazdan geldi ve yanına oturdu.
“Ee?Mika’yla aranız nasıl?”
Yuu sinirle gözlerini kaçırdı.
“Seni ilgilendirmez.”
“Ne o?Mika artık senden nefret ediyor diye öfkeni benden mi çıkarıyorsun?”
Yuu uzandığı yerden doğruldu ve Fujisaki’ye baktı.
“Kimin yüzünden bu haldeyiz acaba?”
“Ben sana yardımcı oldum sadece.”
“Böyle yapman gerekmezdi…Senin yüzünden Mika benim ona ihanet ettiğimi düşünüyor!”
“Böyle bir yalana bu kadar çabuk inanıyorsa sana o kadar da güvenmiyormuş demek ki.Böyle bir insanı kaybettiğin için üzülmemelisin.”
Fujisaki Yuu’ya doğru eğildi.Eliyle onun saçlarını kulağının arkasına sıkıştırdı ve ona baktı.
“Ona ihtiyacın yok.”
Yuu’ya gülümsedi.
“Ben sana tek başıma yeterim.”
Yuu kendini geri çekti.
“Bunu daha ne zamana kadar devam ettirmeyi planlıyorsun?”
“Sen beni sevene kadar.”
Yuu bıkkınlıkla nefesini verdi.
“Sonsuza kadar seninle uğraşmak istemiyorum.”
“Beni asla sevmeyeceğini mi söylüyorsun?”
“Sence seni sevecek gibi mi görünüyorum?”
Fujisaki sıkıntıyla nefes verdi ve Yuu’ya baktı.
“Bana neden bir şans vermiyorsun?”
Yuu sinirle ona baktı.
“Ne?!Bunca şeyden sonra bir de şans mı—!!”
Kapının girişinden gelen sesle,Yuu’nun cümlesi bölündü.Yuu kafasını hızla çevirip o yöne baktı.Girişte duran çöp kovasının yere düştüğünü gördü.
~Tuhaf…Rüzgar bile almayan yerde çöp kovası nasıl düştü?
Aniden aklına gelen düşünceyle panik oldu Yuu.
~Yoksa biri bizi mi dinledi?!!
🍂🍂🍂🍂
~Kahretsin,kahretsin.!!
~Bu doğru olmamalı!!
Konuşmalar beyninde yankılanırken,koşmaya devam etti Mika.Derin derin nefesler aldı.Ardına bile bakmadan koşarken düşünebildiği tek şey,aptalca bir oyuna gelmiş olduğuydu.
Yuu ve Fujisaki’nin konuşmalarına şahit olduktan sonra oradan kaçmak istedi.
~Nasıl böyle bir şeye inanıp da Yuu’yu böylesine incitebildim?!
~Nasıl böyle bir oyuna gelebildim?!
Mika tuvalete koştu.Kabinlerden birine girdi ve hızla kapıyı kilitledi.Duyduklarını kavramaya çalıştı.
~Boşuna mı o kadar eziyet çektirdim ikimize?
Tüm vücudu titremeye başlarken,Mika kafasını elleri arasına aldı.
~Artık kendimi tanıyamıyorum…
~Ben…
~Nasıl düzelteceğim tüm bunları.?!
🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁