Alde Lotus - Bölüm 27
“Aklım almıyor Ferid!Nasıl yapabilir böyle bir şeyi?!”
Mika,olduğu yerde sinirle dönüp duruyordu.
“Onu o hale getiren şerefsizin Fujisaki olduğunu nasıl kanıtlayacağız?!!”
“Kamera kayıtlarını inceleyebiliriz.Sonra da Yuu ile konuşuruz.”
Crowley’in sözleri üzerine Mika sinirle konuştu.
“Ona bıçakla saldırdım,cezanın karşılıksız kalmayacağı kesin.”
“Odada kamera olduğuna emin misiniz?”
Ferid ikisine odayı gösterdi ve umutsuzca kafasını salladı.
“Odaların hiçbirinde kamera bulunmuyor.Fujisaki bunu bilerek hareket etmiş olmalı.Ayrıca Yuu’nun konuşacağını zannetmiyorum,ondan çok korkuyor.Kendinde olduğunu düşünmüyorum.”
Ferid oturduğu koltukta geriye doğru yaslandı ve kollarını kavuşturdu.
“Fujisaki’nin Yuu’yu manipüle ettiği kanaatindeyim.”
“Evet.Tehdit edilmesi bir yana,manipüle edildiği de açıkça ortada.”
Ferid Crowley’i onaylarken,Mika Ferid’in sözleriyle huzursuz bir şekilde konuştu.
“Yuu-chan çok korkmuş görünüyordu.Ona dokunmama bile izin vermedi..”
“Hepsi o çocuğun suçu.”
Mika umutsuzca ikisine baktı.Aklına gelen ayrıntıyla gözleri kocaman açıldı.
“Ona sarıldığım sırada benden özür diledi ve onu affetmemi istedi!Bunu öylesine söylemiş olamaz!”
“Bu önemli bir ayrıntı.”
Crowley Ferid’i onayladı.
“Yuu’nun tüm bunları istemeyerek yaptığını biliyoruz zaten.”
Sinirden yerinde duramayan Mika,kaşlarını çatarak Crowley’e baktı.
“Onun bu gezide ne işi var?Gelmemesi için her şeyi yaptığınızı söylemiştiniz.!”
“Yaptım!Hatta okul kuruluna bile soktum onu!Başına bir ton iş yığdım..Nasıl her şeyi bırakıp buraya gelebildi bilmiyorum…”
Crowley’in umutsuzca konuşması üzerine Mika sıkıntıyla bir nefes verdi.Yatağa oturup başını iki elinin arasına aldı.
“O kadar hayalini kurduğum gezi mahvoldu…”
Çaresizce söylenirken,Ferid ona üzgün bir şekilde baktı.Mika’nın yanına oturdu ve elini omzuna koydu.
“Telafi etmek için elimizden geleni yapacağız Mika..”
“Sen merak etme.Yuu’yu o pisliğin eline bırakmayacağız!”
Crowley ve Ferid’in söylediğiyle Mika tebessüm etmeye çalışırken,Crowley ayağa kalktı ve onlara baktı.
“Akşam yemeği vakti geldi.Hadi gidelim,Yuu’yu orada görebiliriz.”
Mika başını salladı ve ayağa kalktı.Üçü birlikte odadan çıktılar.
🍂🍂🍂🍂
Crowley,Ferid ve Mika otelin restorantına giden koridorda ilerlerlerken,karşıdan gelen Fujisaki ve Yuu ile karşılaştılar.
Mika Yuu’yu gördüğü an durdu.
Yuu karşısında Mika’yı görünce panik oldu.Aniden Fujisaki’nin arkasına geçti.Fujisaki Yuu’nun bu hareketiyle gülümserken,arkadan elini tuttu.
Mika şok olmuş bir şekilde ona baktı.
“Yuu-chan?”
Mika ona doğru bir adım attı ve elini uzattı.
“Sen benden mi saklanıyorsun?”
Bu soru üzerine,Yuu çaresizce Fujisaki’nin tişörtünü sıktı. Mika’nın yüzüne bakamadı.Fujisaki’yi ne kadar çok yanında tutarsa ona o kadar az zarar vereceğini biliyordu.
“Ben bir şey mi yaptım?”
Mika’nın çaresizce sorduğu soruları,Yuu dolu dolu olan gözleriyle duymazdan gelmeye çalıştı.
“Onu rahatsız ettiğin apaçık ortada.Bir an önce gözümüzün önünden kaybolsan iyi olur.”
Fujisaki’nin dediğiyle ona baktı Mika.Bir şey demeye gerek duymadan hızla ona yürüdü ve boğazına yapıştı.
“Eğer seni polise vermemi ve yediğin haltları anlatmamı istemiyorsan bir an önce hayatımızdan defolup gidersin!”
Fujisaki şaşkınlıkla kaşlarını kaldırdı.
“Polise neden verecekmişsin?Ne halt yemişim ki ben?”
“Yuu’yu tehdit ederek yanında tutuyorsun ve ona zarar veriyorsun!Buna göz yummayacağım Fujisaki!”
Fujisaki ona baktı bir süre.Ardından ciddiyetini bozup kahkaha atarken,Mika’nın boğazındaki ellerini tuttu.
“Ona zarar mı veriyorum?Peki bunun için kanıtın var mı?Nasıl bu kadar eminsin onu tehdit ettiğimden?”
Fujisaki büyük bir rahatlıkla Mika’nın boğazının düğümlenmesini izledi.
Kanıtı olmadığını çok iyi biliyordu.
O,tüm her şeyi önceden halletmişti.
“Ah,yoksa hırçın kediciğimizin kanıtı yok mu?Boşuna mı tehdit ediliyorum ben?”
Fujisaki onun ellerini indirdi ve güldü.
“Tanrım,cidden çok komiksin Mika!”
Fujisaki ciddiyetle ona baktı.
“Sen beni polise veremezsin,elinde kamera görüntüleri yok. Benim yaptığımı asla kanıtlayamazsın.”
Mika sinirle ona bakarken Fujisaki döndü ve Yuu’yu gösterdi.
“Yoksa kanıt olarak Yuu’yu mu kullanacaksın?”
Fujisaki ona gülümsedi ve ellerini arkasında birleştirdi.
“Sence bunu ben yapmış olsam tüm bunları önceden düşünmez miydim?”
Ferid ve Crowley onlardan biraz uzak olan Fujisaki’yi dinlerken onu çözmeye çalıştılar.
“Polise verdiğini varsayalım,bana bıçakla saldırdığını gözden çıkarıyor musun yoksa?”
Mika bu detayla yumruğunu sıktı.Bunun göz ardı edilmeyeceğini biliyordu.
“Bu işten öylece sıyrılabileceğini mi düşünüyorsun?”
Fujisaki sargılı olan kolunu gösterdi ve gülümsedi.
“Sence böyle bir durumda kime inanırlar?”
Fujisaki Yuu’nun elini tuttu ve Mika’ya dalga geçercesine güldü.
“Yuu’ya ve bana saldırdığını söylersem ne olur?Elimizde bunca kanıt ve DNA örneği varken suçsuz olduğunu ispatlayabileceğini mi düşünüyorsun?”
Mika’nın gözleri,unuttuğu detayla kocaman açıldı.
“Ee?Benim üzerimde kullandığın bıçak nerede Mika?”
Mika sesli bir şekilde yutkundu.O anki öfke ve endişeyle bıçağı orada unutmuştu.Fujisaki onu kendisi için saklamış olmalıydı.
Fujisaki onun kulağına doğru eğildi.
“Eğer seni içeri attırmamı istemiyorsan sesini kesmen iyi olur.”
Fujisaki elini onun omzuna koydu ve gülümsedi.
“Sana bir iyilik yapıp bu konuyu unutacağım.Sen de daha fazla uzatma ve kabullen.Yuu’yla aramıza girmeyi de bırak.”
Mika öfkeyle dolup taşıyordu.Tüm bu söyledikleri zihnini bulandırmıştı ve söyleyecek bir şey bulamıyordu.Fujisaki’yi hafife almaması gerektiğini kabullenemese de o an anladı.
Fujisaki kafası karışmış olan Mika’ya baktı ve Yuu’yu gösterdi.
“Ben onu yanımda tehditle tutmuyorum.O kendi isteğiyle yanımda duruyor.”
Fujisaki Yuu’ya çevirdi bakışlarını.
“Öyle değil mi,Yuu?”
“B-ben..”
Fujisaki onlara gülerken,arkasını döndü ve Yuu’ya kanını donduracak kadar korkunç bir ifadeyle baktı.
Yuu onun bakışlarıyla olduğu yere sinerken,korkudan tir tir titrediğini hissetti.Elinden bir şey gelmiyordu.Başka bir yol düşünemiyordu.Fujisaki,ona korkudan başka bir duygu bırakmamıştı.
“O beni zorla yanında tutmuyor.Ben kendi isteğimle onunla beraberim..”
“Sen neyden söz ediyorsun Yuu-chan?!Daha geçen gün bana—”
“Hayır!!”
Yuu bağırdı ve aniden Mika’nın sözünü kesti.
Eğer Fujisaki ile olan zorunlu ilişkisini belli ettiğini Fujisaki öğrenirse onun kendisine ne yapacağını tahmin bile edemiyordu.Bu ihtimal onu oldukça ürkütüyordu.
Yuu korku ve panik içinde onlara bağırdı.
“Kurcamalamayın artık!Onun yanında zorla durmuyorum! İşleri daha fazla çıkmaza sokmayın ve bir an önce onunla olmak istediğimi kabullenin!”
Yuu’nun bu sözleriyle Fujisaki kahkaha attı ve delirmişcesine Mika’ya güldü.
“Gördün mü?!!Onu zorladığım falan yok!Tamamen kendi isteğiyle yanımda duruyor!”
Mika kaşlarını çatıp Yuu’ya baktı.
“Neler oluyor Yuu?”
Yuu ona korkuyla bakarken,Mika ona yaklaştı ve onu omuzlarından sarstı.
“Bu da ne demek şimdi?Gerçekten onun yanında mı olmak istiyorsun?!”
Yuu’nun gözleri tekrar dolarken kendini geri çekti. Söyleyecek bir şey bulamadı.Ne yaptığının farkında bile değildi.Korkudan kafayı yemek üzereydi.
Gözlerinden süzülen yaşlarla ona baktı.Orada olmaya daha fazla dayanamadı.Mika’yı arkasında bıraktı ve oradan hızla uzaklaştı.
🍂🍂🍂🍂
Akşam saatlerinde Yuu,herkesten uzaklaşmak adına bir çatıya çıkmıştı.
Oraya uzanmış,etrafına loş bir ışık yayan dolunayı boş gözlerle izliyordu.Mika’nın yüzü geldi bir an gözlerinin önüne.Yanağından bir yaş süzüldü.
Mika’yı her geçen gün daha fazla üzüyorum..
Onun yanında olmaya çalıştıkça canı yanan ben oluyorum ve işler daha da çıkmaza giriyor.
Fujisaki’den çok korkuyorum..
Gözyaşlarını sildi Yuu.
O zaman neden onu koruyorum?
Bana zarar veren birini neden yanımda tutuyorum?
Bu yaptığım saçma değil mi?
Yuu kendi kendine acı bir şekilde güldü.
Başka şansım mı var sanki…
Onu tekrar sinirlendirirsem yeniden aynı şeyleri yaşayacağım..
Yuu gözlerini sarılı bileğinde gezdirdi.İçinde anlamlandıramadığı derin bir korku oluştu yine.
Tekrar aynı şeyleri yapar mı..?
Bileğinin sızlamasıyla yüzünü buruşturdu ve incelemeyi bırakıp gökyüzüne baktı Yuu.
Tüm her şeyden çok yoruldum…
Yuu bu düşünceler içerisinde boğulurken,bunları bölen bir ses geldi arkasından.
“Selam.”
Yuu kim olduğunu anlamak için arkasına bakmaya gerek duymadı.Sesin sahibi oldukça tanıdıktı zaten.Yaklaşan adım sesleriyle yanına geldiğini anladı Yuu.Kafasını kaldırıp bakmadı.
“Oturabilir miyim?”
Yuu biraz tereddüt etti.Daha sonra ise kenara kayıp ona yer açtı.
“Sert bir hava var,değil mi?”
Yüzüne çarpan rüzgar sarı saçlarını dalgalandırırken,Yuu ondan tarafa bakmadı.
Mavi gözleri büyük bir hayranlıkla onu izledi.Zümrüt yeşili gözlerini incelerken,bir kez daha ona karşı büyük bir aşk beslediğini fark etti.Onu izlemekten kendini alıkoyamadı.
Aralarındaki derin bir sessizlikten sonra,konuşan kişi Yuu oldu.
“Burada olduğumu nasıl anladın?”
Mika şaşkın bir ifadeyle Yuu’ya baktı.Ardından gülümseyerek karşılık verdi.
“Seni tanıyorum çünkü.”
Bu kez şaşkınlıkla bakan Yuu olmuştu.
“Kötü bir durumla karşılaştığında ben de dahil herkesten uzaklaşıyorsun.Kimsenin seni bulamayacağı yerlere kaçıyorsun.Bunu bildiğim için de seni bulmak zor olmadı.”
Mika,ağzından laf aramak için konuyu açtı.
“Tüm yükü sırtlanmaya çalışıp kendi kendine halletmeye çalıştığını da biliyorum.”
Kocaman gülümsedi ona.
“Seni herkesten iyi tanıyorum.”
Yuu bu sözün üzerine,gözlerinin dolduğunu hissetti.
“Ben seni neden tanıyamıyorum peki?”
Mika’nın gülümsemesi solarken,Yuu’nun gözlerine baktı.
“Ne demek istiyorsun?”
“Sen beni tanıyorsun.Çünkü bu zamana kadar hep beraberdik ve sana hep kendimden bahsedip durdum. Senden asla bir şey saklamadım.Beni çok iyi tanımanın sebebi bu.”
Derin bir nefes aldı Yuu.
“Ama şöyle bir düşününce,ben seni tanımıyorum…Gerçek Mikaela kim bilmiyorum.Çoğu zaman tanımadığım biri duruyor karşımda.Bu yıllarca böyleydi,ancak bana karşı değiştikten sonra bile aynı kalmaya devam ettin.”
Titrek sesiyle devam etti.
“Ben senin geçmişini bile bilmiyorum..”
Mika rahatsız bir şekilde yutkundu.
“Neyden bahsettiğini anlayamıyorum Yuu-chan..Nereden çıktı bu böyle.?”
Yuu,Mika’nın gözlerine baktı.
“Beni herkesten iyi tanıdığını söylüyorsun..Ama en ufak bir hatamda neden yaptığımı sorgulamadan suçu benim üzerime atıyorsun..Sonra bir şey olmamış gibi davranıp keyfine göre davranıyorsun. Benim nasıl hissettiğimi sorgulamıyorsun..Biraz fazla bencil değil misin?”
Mika kaşları çatılırken karşılık verdi.
“Konuyu Fujisaki’ye getirmeye çalışıyorsan eğer kesinlikle doğru değil söylediklerin.Fujisaki için söylediğin yalanları unutmadım.Benim yerime onu seçmene nasıl göz yumabilirim?Göz göre göre bana yalan söylemeni nasıl kabul edebilirim?Her şey için bir sebebin olduğunu biliyorum,ancak bunu benden saklayarak nasıl anlayış göstermemi bekliyorsun?Neye anlayış göstereceğimi bile bilmiyorum..”
Mika gökyüzüne baktı ve ciddiyetle konuştu.
“Görebildiğim tek şey benden sakladığın gerçekler ve her daim Fujisaki’nin yanında olman.Bu şekilde nereye kadar gidecek bu?”
Onun söylediği bu sözlere dalga geçercesine bakan Yuu,acı bir şekilde güldü.
“Her zaman kendini düşünüyorsun değil mi?Ne yaparsam yapayım hep yanlış yerlere çekiyorsun..”
Yuu,mavi gözlerine çevirdi bakışlarını.
“Ben artık çok yoruldum..Seni-”
Yuu,Mika’nın dolan gözlerini görünce sustu.Mika titreyen sesiyle konuştu.
“Neden bana böyle davranıyorsun Yuu-chan?Daha önce hiç böyle sözler söylemezdin bana..”
Gözünden bir damla yaş düşerken iç çekti Mika.
“Konu sen olunca bencilce davrandığımın farkındayım.. Ama ben sadece..”
Elini tuttu Yuu’nun.
“Ben sadece seni çok sevdiğim için yapıyorum bunları!Asla seni düşünmediğim için değil!Kendimden çok düşünüyorum seni..Yemin ederim!”
Sessiz bir şekilde mırıldandı.
“Bana böyle davranmana dayanamıyorum Yuu-chan..”
Kalbini işaret etti Mika.
“Sen benden her kaçtığında,kalbim parçalara ayrılıyormuş gibi hissediyorum..Ben sadece eskisi gibi olmak istiyorum..”
Yuu’nun elini,kendi kalbinin üzerine koydu.
“Bak!Sen olmayınca burası bomboş..”
Dudaklarında gezdirdi gözlerini Mika.
“Seni çok özlüyorum..”
Yuu’ya yakınlaştı.Ellerini siyah saçlarından geçirdi. Dudaklarını dudaklarıyla örtecekken,Yuu kafasını çevirdi.
“Bunu yapma.”
Mika kaşları çatık bir şekilde ona bakarken,Yuu’nun telefonuna mesaj sesi geldi.Yuu kendini geri çekip telefonuna baktı.
Mesaj Yoichi’dendi.Kaplıcalarda onu beklediğini söylediğine dair bir mesaj atmıştı Yuu’ya.
Kendine vakit ayırmadığını fark etti Yuu.İhtiyacı olan tek şey rahatlamaktı ve bu daha sağlıklı düşünmesini sağlayabilirdi.Bu yüzden onayladığına dair bir mesaj attı ve ayağa kalktı.
“Bunları konuşsak bile bir çözüme varamayacağımızı iyi biliyorum.Bu yüzden bu konuyu bir daha konuşmayalım Mika.”
Mika gözlerini ona dikti ve onayladığına dair sesler çıkardı.
“Kaplıcalara mı gidiyorsun?”
Yuu Mika’ya baktı bir süre.Ardından sessizce kafasını salladı.
“Bensiz mi gideceksin Yuu-chan?”
“Evet.Biraz dinlenmek istiyorum.”
Gözlerini ondan çeken Mika kendini toplayıp derin bir nefes verdi.Ağlamanın bir çözüm getirmeyeceğinin farkındaydı. Sakin bir kafayla düşünmek daha sağlıklı olacaktı.Bu yüzden her şeyi bir kenara bıraktı ve ayağa kalktı.
“Ben de seninle geliyorum!”
Mika’nın gülerek koluna girmesi üzerine,Yuu kaşları çatık bir şekilde ona baktı.
“Ne oldu sana birden?Az önce ağlamıyor muydun?”
“Evet,ama senin için savaşmak daha cazip geliyor!”
“Benim için savaşmak mı?Bu kanıya hangi ara vardın çok merak ediyorum..”
“Ağlayarak bir yere varamam.Seni koruyacağıma dair sana ve kendime söz vermiştim,unuttun mu?”
“Benim için savaşmana gerek yok,kimse beni öldürmüyor.”
Yuu bu lafına gözlerini devirdi.
Her gün ölüm tehlikesiyle burun buruna olan birinin bunu söylemesi trajikomik.
Mika kollarını Yuu’ya sardı.
“Seni Fujisaki’ye bırakmayacağım!Sen benim sevgilimsin!”
“Buraya gelmeden önce içtin mi sen?!Şöyle şeyler söyleme artık!”
“Bazen çok sert oluyorsun Yuu-chan!”
Yuu ona ters ters baktı ve ona aldırmayıp adımlarını hızlandırdı.Mika da peşinden ilerledi ve gülerek Yuu’yu takip etti.
🍂🍂🍂🍂
“Burası çok rahat!”
Mika büyük bir mutlulukla termal suya girerken,Yuu sinirle ona baktı.
“Biraz kenara kay,dibime girdin!”
Yuu onun dibinde oturan Mika’ya söylenirken Mika kolunu Yuu’nun omzuna attı ve gülümsedi.
“Niye bu kadar stres yapıyorsun Yuu-chan?”
Mika sinsi bir gülüşle Yuu’ya baktı.
“Yoksa ikimiz de çıplak olduğumuzdan olabilir mi?”
Mika’nın gülmesi üzerine Yuu kızardı ve kafasını çevirdi.
“Endişe etmene gerek yok!İkimiz varız sadece!”
Mika’nın heyecanıyla Yuu gözlerini devirdi.
“O yüzden endişe ediyorum zaten..”
Mika sinsi bir gülüşle elini aniden Yuu’nun bacağında gezdirmeye başlayınca Yuu irkildi ve panikle ona baktı.
“Ne yapıyorsun Mika?!”
“Hiçbir şey Yuu-chan!Herkesin içinde böyle şeyler yapmayacağımı çok iyi biliyor olmalısın!”
“Evet,tabii!”
Mika elini yavaşça Yuu’nun kalçasına götürdü.Gezdirmeye başladığı zaman,Yuu sinirle ona baktı.
“Mika!Kes şunu!”
Mika kalçasını sıktığı zaman Yuu istemsizce inledi. Kıpkırmızı olan yanaklarıyla Mika’ya döndü.
“Kahretsin,sen ne halt–!”
Sürgülü kapının açılmasıyla Yuu sözünü aniden kesip oraya baktı.
“Hey!Selam!”
Yoichi gülümseyerek içeri girdiği zaman,Mika Yuu’ya fısıldadı.
“Ses çıkarmasan iyi olur Yuu-chan.”
Yuu panik bir şekilde ona bakarken,Yoichi ve onun ardından gelen Kimizuki yavaşça suya girdiler.
“Vay canına,burası gerçekten de çok sıcak..İnsanın içini ısıtıyor..”
Yoichi büyük bir rahatlıkla onları çevreleyen suyu incelerken Kimizuki onu onayladı.
“Kesinlikle abarttıkları kadar varmış.”
“Ayrıca yemekleri de çok güzel!Yediğimiz yemekler buraya özgüymüş ve tadı kesinlikle damakta kalıyor!”
Yoichi heyecanla güldü ve Mika’ya baktı.
“Buranın yemeklerini denediniz mi?”
“Evet,oldukça lezzetliydi.”
Mika gülerek onu yanıtladı ve elini Yuu’nun kalçasında gezdirmeye devam etti.Eli ön kısımlara doğru yol alırken, Yuu kıpkırmızı olmuştu.
“Yarın rehber eşliğinde bir gezi yapılacakmış,kesinlikle katılmamız gerekiyor!Burası oldukça ilgi çekici bir yere benziyor!”
Yoichi’nin heyecanıyla Kimizuki ona cevap verdi.
“Sadece kaplıcalardan ibaret olmaması çok güzel,böylesine güzel bir bölgeyi gezmek isterim.”
Yoichi ona gülerken,aniden Yuu’nun hiç konuşmadığını fark etti.Yuu’ya döndü ve kıpkırmızı olan yüzüne baktı.
“Yuu-kun,sen iyi misin?Kıpkırmızı olmuşsun.”
Mika’nın elinin erkekliğine değdiğini hisseden Yuu, irkilerek cevap verdi.
“E-evet..Biraz fazla sıcak geldi sadece..”
“Evet,burası gerçekten sıcak.”
Yoichi onu onaylarken Kimizuki’nin başka bir konu açmasıyla dikkatini ona verdi.
Yuu Mika’ya sert bakışlarını yolladı ve öfkeyle mırıldandı.
“K-kes şunu..”
Mika muzipçe sırıtarak Yuu’ya baktı ve aniden erkekliğini kavradı.Bu hareketiyle Yuu’nun gözleri kocaman açılırken Mika onun kulağına doğru eğildi.
“Çok eğleniyor gibisin Yuu-chan..”
Mika ona dokunmaya devam ederken diğerlerine bir şey belli etmemeye dikkat etti.Aniden Yuu’nun gözleri dolarken Mika’ya baktı yalvaran bakışlarla.
“L-lütfen dur…”
Mika onu dinlemedi ve elini hareket ettirmeye başladı.
O sırada Yoichi panikle ayağa kalktı.
“Eyvah!Ablam için aldığım eşyalar otelin lobisinde kaldı!”
“Otelin lobisinde ne arıyor?”
Kimizuki’nin sorusuyla telaşla ona döndü Yoichi.
“Odaya giderken aniden Mitsuba çağırdı ve ben de onları orada unuttum!”
“Tebrik ederim.”
“Tebrik etme!Benim onları odaya taşımam lazım!Önden çıkıyorum ben!”
Yoichi sudan çıkarken,Kimizuki de arkasından çıktı.
“Ben de yardım edeceğim.”
Arkasını dönüp Yuu’ya ve Mika’ya baktı.
“Sizinle sonra görüşürüz çocuklar!”
Kimizuki sırıttı ve fısıldar gibi yaptı.
“Bu arada..”
Kimizuki ona şaşkınca bakan Yuu’ya döndü ve güldü.
“Halka açık yerlerde çok oynaşmayın.”
“N-ne?!”
Yuu Kimizuki’nin arkasından utançla bakarken Mika kahkaha attı.
“Fark etti mi yoksa?!”
“Olabilir,çok belli ediyorsun.”
Onların gitmesini fırsat bilen Mika aniden Yuu’yu soğuk zemine yatırıp üzerine eğildi.Onun boynuna öpücükler kondururken,Yuu’nun gözlerinin önüne bir anda Fujisaki’nin onun için yaptıkları geldi.
➰➰➰➰
“Ya-yapma.!”
“..Lütfen..Bırak beni..!”
Yalvarışlarım fayda etmiyordu.Bileğimde hissettiğim soğuk bıçakla,tüm bedenimi ele geçiren bir korku yayıldı vücuduma.
Korkudan tir tir titriyorum.
Ne yapacağımı bilmiyorum..
Deli gibi korkuyorum ondan..
➰➰➰➰
Aniden Yuu’nun bedenini esir alan korku,Mika’yı gözlerinin önünden yok etmişti.
➰➰➰➰
“Bu hoşuna gidiyor mu?”
Kulağıma eğildi ve tüylerimi ürperten bir fısıltıyla konuştu.
“Yoksa seni altımda inletmem daha mı çok hoşuna gider?”
Neler geçiyor aklından?!
Ne yapacak bana?!
Karşı çıkarsam ne olur?
Bıçak mı kullanır tekrar?
Canımı mı yakar yoksa?!
Korkuyla onun kararlı gözlerine baktım.Tir tir titreten bakışları,olduğum yere sinmemi sağlamıştı.
“Öldürecek!Beni kesinlikle öldürecek!”
➰➰➰➰
Yuu çığlık atarak geriye attı kendini.O anları düşünmekten kendini alıkoyamıyordu.Adeta yeniden yaşıyordu.
“Yuu-chan?”
Mika Yuu’nun gözlerine baktı.
Gözyaşları içinde panik olmuş bir şekilde ağlayan Yuu’yu görmeyi beklemiyordu.Omuzlarından tuttu onu.Yuu çığlık attı aniden.
“Bırak beni!Yalvarırım bırak!”
Yuu kendini ondan kurtarmaya çalıştı.
“Yuu-chan sakin ol!Benim,Mika!”
Yuu’nun ellerini tuttu Mika.
“Sana zarar vermeyeceğim.!”
Yuu’nun ağlaması şiddetlenirken,hıçkırıklarının arasından konuşmaya çalıştı.
“İ-i-istemiyorum!B-bırak..!”
Ellerini aniden çekip sinirle Mika’ya bağırdı.
“Bırak dedim sana..!!”
Mika geri çekildi ve endişeli gözlerle baktı ona.
“Tamam.Sana dokunmayacağım.”
Mika Yuu’dan uzak bir şekilde onu yatıştırmaya çalıştı.
“Bu yüzden sakin ol tamam mı?Sana zarar vermeyeceğim.”
Yuu gözyaşlarını dindirmeye çalıştı.Ellerini titreyen bedenine sardı.Gözyaşları içinde ona baktı.Yavaş yavaş kendine gelirken,endişeyle ona bakan Mika’yı fark etti.
“Daha sakin misin?”
Yuu ayağa kalktı ve geriledi.Gözyaşlarını dindirmeye çalışarak ona baktı.
“Sakın..”
Mika ona endişeyle baktı.
“Yuu-chan..Ben çok özür–”
“Sakın bir daha bana dokunma..!”
Yuu gözyaşları içerisinde hızla orayı terk ederken Mika onun arkasından bakakaldı.
Neler oluyor..?
Farkında olmadan kriz mi geçiyor yoksa.?
Mika’nın gözleri dolarken,suyun üzerindeki yansımasına baktı.
Bütün bunların sorumlusu gerçekten de ben miyim..?
Ne yapacağım ben?
Yuu’da travma mı yarattım gerçekten?
Mika kaşlarını çattı.
“Bir daha sakın bana dokunma!”
Bunlar asla Yuu’nun söyleyeceği sözler değil!Her şey daha kötüye gidiyor.!
Bu iyi değil,hiç iyi değil.!
Endişe ve korku Mika’nın tüm vücudunu ele geçirirken titredi.Zihninde çalkalanan bu düşüncelerle birlikte Mika ayağa kalktı ve hızla Yuu’nun peşinden koştu.
🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁 🍁