Alde Lotus - Bölüm 24
Akşam saatlerinde Yuu kanepede kendini yorgana sarmış bir şekilde oturuyordu.Önündeki bilgisayarda açmış olduğu sayfaya öylece bakıyordu.Mika odasından çıkarak aşağı indi.Yuu’nun kanepede oturduğunu görünce onun yanına ilerledi.
“Yuu-chan.”
Mika kafasını Yuu’nun omzunun üstünden çıkarınca Yuu ona baktı.Ardından tekrar önüne döndü.
Ona kırgındı.Sebebini bilmiyor bile olsa ona bu şekilde bağırması kalbini kırmıştı.Mika arkadan kollarını Yuu’ya sarıp kafasını onun boynuna gömdü.
“Özür dilerim Yuu-chan…”
Mika kısık bir sesle mırıldandı.
“Üzerine fazla gittim..Sana öyle sözler söylememeliydim..”
Mika boynuna bir öpücük kondurunca,Yuu irkildi ve istemsizce geri çekildi.Mika doğrulup Yuu’nun yanına oturdu ve battaniyenin yarısını kendine çekti.Yuu ona anlamaz bakışlarla bakarken Mika Yuu’nun yanağından öptü.
“Beni affedebilecek misin?”
Mika masum bir şekilde ona bakarken,Yuu üzgün bir ses tonuyla konuştu.
“Çok kırdın beni..Sebebini sorgulamadan kafana göre yargılıyorsun her şeyi..”
Mika,ellerini Yuu’nun saçlarından geçirdi ve dudaklarına uzandı.
“Çok ağır konuştuğumun farkındayım..Konu sen olunca kendimi tutamıyorum işte..Lütfen beni de anla..”
Dudaklarına bir öpücük konduracağı sırada Yuu başını çevirdi.Mika Yuu’nun gözlerine baktı.
“Neden bana yalan söyledin Yuu-chan.?”
Yuu bu soruyla gözlerini kaçırdı.Yumruk yaptığı ellerine bakarken konuştu.
“Çünkü Fujisaki’nin yanında olduğumu söyleseydim daha fazla öfkelenecektin ve işler çığırından çıkacaktı..”
“Peki neden iki gün boyunca Fujisaki’nin yanında kaldın?”
Yuu ona bakamadı.Sessizce mırıldandı.
“Bunu sana söyleyemem..”
“Birbirimizden bir şey saklamadığımızı sanıyordum.”
Mika kaşları çatık bir şekilde ona baktı.Yuu’nun ondan bir şey saklaması onu huzursuz ediyordu.Yuu başını çevirdi ve sessizce mırıldandı.
“Üzgünüm..”
Mika Yuu’nun bu tavrına itiraz etmek istedi.Ancak bunu üstelese de bir şey değişmeyecekti.Yuu ona yine yalan söyleyecekti.Bu yüzden bunu kendi başına araştırmak en mantıklısıydı.Yuu’yu daha fazla sorgulamamaya karar verdi.
“Pekala,o halde barıştık mı?”
Yuu şaşkınlıkla ona baktı.Mika bunu söylemesi için ısrar etmemişti.Yuu buna hem şaşırmış hem de sevinmişti.
Mika onun yanağına küçük bir öpücük bıraktı.Geri çekilip ona baktı.Yuu bir müddet düşündü.
“Seninle barışırım.Ancak bir şartım var.”
Mika kaşlarını çattı.
“Neymiş o şart?”
“Beni kafana göre öpmeyeceksin.Aynı şekilde dokunmayacaksın da.”
Yuu’nun ciddiyetle söylediği bu söz üzerine Mika şaşkınca ona baktı.
“Nedenmiş o?”
Yuu,Mika’ya tuhaf bir şeymiş gibi baktı.
“Neden mi?Ayrıldık biz Mika!”
Yuu’nun ona kızgın kızgın bakması üzerine,Mika dayanamayıp bir kahkaha patlattı.
“Ne gülüyorsun ya?!Komik bir şey mi söyledim?!”
“Ahahah!Bunu söylediğine inanamıyorum Yuu-chan!”
Yuu ona kaşları çatık bir şekilde bakarken Mika gülerek Yuu’ya baktı.
“Ayrılmış olsak bile bu beni sevdiğin gerçeğini değiştirmiyor.Neden bu kadar ısrarcısın ki?”
“Seni sevdiğimi söylemedim!”
“Söylemene gerek yok,bunu yeterince belli ediyorsun.”
Mika ellerini birleştirdi ve kendini açıkladı.
“Kendi içinde beni unutmak adına savaş versen de hala beni çok seviyorsun.Kendini unutmaya zorluyorsun ama aslında zorlayan kişi sen değilsin.”
Yuu şaşkınlıkla ona bakarken Mika devam etti.
“Ne zaman bir sorun olsa tek başına halletmeye çalışıyorsun.Gerçekleri benden ısrarla saklıyorsun.Bana söylemiyor olabilirsin ancak ortada büyük bir sorun olduğunu biliyorum.”
Mika Yuu’ya gülümsedi ve elini tuttu.
“Ve bunu öğrenip senin bu yükünü paylaşmak hatta ortadan kaldırmak için elimden geleni yapacağım.”
Yuu onun elindeki eline bakarken,kızarık yanaklarıyla gözlerini ona çevirdi.
Neden her zaman bu kadar anlayışlısın?
Senin bu davranışlarını hak ediyor muyum bilmiyorum.. Ancak her seferinde beni şaşırtmayı başarıyorsun..
“Her neyse,seni üzgün görmek istemiyorum.Bu yüzden konuyu kapatalım olur mu?”
Mika’nın gülümseyerek sorduğu soruyla Yuu da tebessüm etti ve ona gülümsedi.
“Her zaman çok düşüncelisin..”
Mika onun elini dudaklarına götürüp öptü ve başını usulca Yuu’nun omzuna yasladı.
“Neye bakıyorsun Yuu-chan?”
“Kaplıcalara..”
Yuu’nun aklına aniden Fujisaki ile yaptığı konuşma gelince yüzünü buruşturdu.
➰➰➰➰
“İlişkimizi pekiştirmemiz gerektiğini düşünüyorum Yuu!”
Fujisaki’nin sevinçle söylediği söz üzerine Yuu elindeki soğuk kahveyi kafasına dikti ve Fujisaki’ye baktı.
“Ne ilişkisinden bahsediyorsun sen?Bizim bir ilişkimiz olmadı,olmayacak da.”
“Hadi ama Yuu.Bundan sonra beraber olacağımız bir gerçek.Ben de bunun farkındalığı şerefine ve ilişkimizi ilerletmek adına beraber bir tatil yapmayı öneriyorum!”
Yuu gözlerini Fujisaki’ye dikti.
“Ne tatilinden söz ediyorsun?Dediklerimi duymadın mı?”
“Kaplıca tatili tabii ki!Gelecek hafta yapılacak olan kaplıca gezisine geliyorsun değil mi?Beraber kesinlikle gitmeliyiz!”
Yuu düşündü.
Ah…O gezi..
O geziye Mika’yla gitmeyi planlıyorlardı.
Son olaylar olmasaydı mükemmel bir tatil yapabilirlerdi.
“Ben gelmeyeceğim.”
“Tabii ki de geleceksin Yuu!Kaplıcalar son derece mükemmel görünüyordu!Kesinlikle oraya gitmeliyiz!”
Fujisaki aklına gelen düşüncelerle ona göz kırptı.
“Ayrıca otel odalarının çok güzel olduğunu duymuştum,bu bizim için oldukça romantik ve şehvetli bir gezi olabilir,ne dersin?”
Fujisaki muzipçe bir gülümsemeyle Yuu’ya bakarken,Yuu iğrenerek Fujisaki’ye baktı.
“Seninle öyle bir şey yapacağıma ölmeyi tercih ederim.”
“Gezi gününü iple çekiyorum!Seninle unutulmaz anlar yaşayacağız!”
Yuu kendini çatıdan atmak istedi.
Bezgin bir şekilde önündeki kahvesini içerken,Fujisaki’yi ve onun anlattıklarını görmezden gelmeye çalışarak Mika hakkında derin düşüncelere daldı.
➰➰➰➰
“Geziye gidiyoruz değil mi?!”
Mika’nın heyecanla sorduğu soru üzerine,Yuu kararsız bir şekilde ona baktı.
“Bilmiyorum..Sanırım hayır..”
Yuu oraya giderse Mika’yla vakit geçiremeyecekti.Fujisaki onu orada asla rahat bırakmazdı.Bunun olmasındansa evde kalmayı tercih ederdi Yuu.
“Ne demek hayır?!Bunu daha önce konuşmuştuk Yuu-chan!O geziye gitmemiz lazım!”
“Bunun gerekli olduğunu düşünmüyorum..”
Mika ona yalvaran gözlerle bakarken,Yuu tedirginlikle ona baktı.
“Ne yapacağız orada?”
“Ne mi yapacağız?”
Mika gülümseyip ellerini Yuu’nun tişörtünün altından geçirdi.
“Göstermemi ister misin?”
Yuu panikle Mika’nın ellerini tuttu ve kızarmış yanaklarıyla gözlerini kaçırdı.
“Y-yok,kalsın..”
“Ama oranın kaplıcalarının çok güzel olduğunu duydum. Ayrıca otel odalarının da aşağı kalır bir yanı yokmuş.”
Mika Yuu’nun kulağına doğru eğildi ve fısıldadı.
“Seninle orada olmayı gerçekten istiyorum Yuu-chan..”
Yuu kendini geri çekti ve sıkıntıyla konuştu.
“Oraya gidersem rahat edemem..”
Mika kaşlarını çattı.
“Neden?”
Mika ona merakla bakarken Yuu bunu nasıl söyleyeceğini bilemedi.
“O şerefsiz yüzünden mi?”
Mika’nın sorusuyla Yuu şaşkınca ona baktı.
İçimi mi okudun be?!
“Hayır..”
“Onun yüzünden olduğunu biliyorum.Endişelenmene gerek yok.Crowley onu halledeceğini söyledi.”
“Ne?Nasıl?”
“Orasını boşverelim.Crowley hallederim dediyse halleder.Sen şimdi geliyor musun?”
Yuu Crowley’in nasıl halledeceğini anlamadı ancak üzerinde durmak istemedi.Çünkü şu an üzerinden büyük bir yük kalkmış gibi hissediyordu.
“Peki madem..Bu kadar ısrarcıysan..”
“Yaşasın!Çok eğleneceğiz!”
Mika heyecanla Yuu’ya sarılırken,Yuu tedirgin bir şekilde tebessüm etti ve kollarını ona sardı.
Umarım her şey yolunda gider..
🍂🍂🍂🍂
Ertesi gün okulun ilerleyen saatlerinde Mika Yuu’yu arıyordu.Öğle arasında onunla vakit geçirmek istiyordu ancak Yuu ortalıkta yoktu.Kafeteryaya indi.Mitsuba ve diğerlerinin oturup sohbet ettiğini görünce onlara doğru ilerledi.
“Merhaba.”
Mika’nın onların yanına geldiğini gören Shinoa ve diğerleri gülerek ona baktılar.
“Ah,merhaba Mika-san!”
“Yuu-chan’ı bulamadım da..Nerede olduğunu biliyor musunuz?”
“Evet,okul kurulu başkanı ona halletmesi gereken bazı işler vermişti.O da onu halletmekle meşguldür muhtemelen.”
Mitsuba’nın söyledikleriyle kaşları çatıldı Mika’nın.
“Başkanın odasında mı şu an?”
“Evet.”
“Tamam,teşekkürler.”
Mika oradan ayrılmak için arkasını dönerken Mitsuba ona seslendi.
“Bekle bir saniye Mika.”
Mika dönüp Mitsuba’ya baktı.
“Yuu’nun yanına mı gideceksin?”
“Evet,onu görmem gerekiyor.”
“Hayır gidemezsin,buna izin vermezler.”
Mitsuba’nın söylediğiyle kaşlarını çattı Mika.
“Neden?”
“Yuu-san şu an öğrencilerin ve kurulun dosyalarını düzenliyor.Okulun özel bilgileri olduğu için diğer öğrencilerin girmesine izin verilmiyor.”
Shinoa’nın açıklamasıyla Mika onu onayladı.
“Pekala,uyardığın için teşekkür ederim.Durduk yere ceza almak isteyeceğim son şeydi.”
Mika telefonuna baktı ve oradan uzaklaşıp kafeteryadan çıktı.
Birkaç dakika uğrasam sorun olmaz herhalde…
Sadece onu görsem yeter…
Sonuçta yakalanma ihtimalimiz çok düşük..Ne olabilir ki en fazla?
Mika büyük bir keyifle konsey odasının yolunu tuttu.
Koridorda kimsenin olmadığına emin olduğu zaman sessizce kapıya yanaştı.Kulağını kapıya dayadı.İçeriden ses gelmediğine emin olunca yavaşça kapıyı açtı.Odada kafasını kağıtlara gömmüş,harıl harıl çalışan Yuu’yu görünce gülümsedi.
“Psst psst!”
Yuu sesin geldiği yöne bakınca Mika’yı gördü.
“Mika?!”
“Selam Yuu-chan!”
Yuu panikle baktı ona.
“Burada ne işin var?!”
“Seni görmeye geldim!”
Mika gülerek içeri girerken Yuu tedirginlikle onu izledi.
“Buraya girmen yasak Mika..”
“Sadece seni görmek istedim,biraz kalıp gideceğim.”
Mika masaya yaslandı.Yuu’nun ona olan bakışlarına aldırmadı ve dağılmış olan masayı inceledi.
“Bu işleri neden sen yapıyorsun?Konsey başkanının işi değil mi bu?”
Yuu önündeki kağıtları dosyaya koydu ve ona baktı.
“Başkanın toplantıya katılması gerektiği için bununla ilgilenecek güvenilir biri lazımdı.Konsey üyelerinden biri Fujisaki..O da bana çok güvendiğini söyledi ve bu işle uğraşmamı istedi.Başkan da rica edince kıramadım onu..”
Yuu’nun açıklamasıyla Mika sinirle söylendi.
“Fujisaki işin içinde olmasa şaşardım zaten!Senin de hayır demeyi öğrenmen gerekiyor Yuu-chan. Alakan bile olmayan bir işle uğraşıyorsun!”
Yuu etrafına telaşla baktı.
“Evet Mika haklısın ama bir an önce buradan gitmezsen başına iş alacaksın!”
“Başkan beni tanıyor.Burada olmamı sorun edeceğini sanmıyorum.”
“Başkan Fujisaki yalnız..”
Yuu ona tedirgince gülümserken Mika şaşkınlıkla ona baktı.
“Ama başkan olan kişi son sınıflardan bir kız öğrenci değil miydi?”
“Evet öyle.Fujisaki şu an geçici başkanlık yapıyor.”
“Her haltın altından çıkıyor bu çocuk..”
Mika bıkkınlıkla Yuu’ya bakarken Yuu telaşla kapıya bakıyordu.Onun bu telaşlı hali Mika’yı gülümsetti.Yuu’nun beklemediği bir anda aniden kucağına oturdu.
“H-hey!Ne yapıyorsun Mika?!!”
“Seni çok özlüyorum Yuu-chan..”
Mika,Yuu’nun yüzünü elleri arasına aldı ve dudaklarına yaklaştı.Yuu panikle kendini geri çekmeye çalıştı.
“S-saçmalama Mika!!Böyle bir yerde ne yaptığını zannediyorsun?!”
“Her şey yolunda Yuu-chan,ufak bir öpücük konduracağım sadece.”
Mika Yuu’nun ellerini tutup onu kendine çekti ve dudaklarını öptü.
“M-Mika.!”
Yuu konuşmaya çalıştı.Dudaklarını araladığı sırada Mika dilini içeri itti ve onun diliyle kavradı.Bu hareketi karşısında Yuu kıpkırmızı oldu.Ona karşı koyamadan kendisini öpmesine izin verdi.
“Yuu-chan..”
Mika bir elini onun saçlarından geçirip diğer eliyle kalçasını kavradı.Yuu bu hareketiyle geri çekildi ve panikle Mika’ya baktı.
“Bu kadarı yeter Mika!Şimdi yakalanaca—!!”
Dışarıdan gelen sesle,Yuu’nun cümlesi yarıda kesildi.
“E-eyvah!!Geldi geldi!!Fujisaki geldi!!”
“Tam zamanını buldu..Onu bir elime geçirsem—!”
Yuu panikle Mika’yı sarstı.
“Mika!!Söylenmenin sırası değil!Fujisaki geldi diyorum!Bir şey yap!”
“Ne yapayım Yuu-chan?”
“Git buradan!Çabuk ol!”
“Camdan atlamamı falan mı bekliyorsun Yuu-chan?Kapıda Fujisaki var nasıl gideyim?”
Yuu telaşla düşünmeye çalışırken Mika Yuu’nun kucağından kalktı ve hızla masanın altına girdi.
“Mika!Ne yaptığını sanıyorsun?!”
“Fujisaki’den saklanıyorum Yuu-chan,görmüyor musun?”
“İyi de seni orada-”
“Şş!”
Mika Yuu’nun kolundan çekip sandalyeye oturttu.
“Sadece otur ve bir şey belli etmediğinden emin ol.”
“Ama bu–”
“Selam Yuu!”
Fujisaki’nin aniden içeri girmesiyle birden susup ona bakan Yuu,panikle konuştu.
“A-ah..Selam.!”
Fujisaki kapıyı kapattı ve elindeki kahvelerle gülerek içeri girdi.
“Sana kahve getirdim!”
Fujisaki Yuu’ya kahvesini uzatırken Yuu kahveyi eline aldı ve panik olduğunu belli etmemeye çalıştı.
“Teşekkürler..”
Fujisaki koltuğa oturup Yuu’ya baktı.
“Epey sıkı çalışmış olmalısın.Çoğu dosya kısa sürede bitmiş.”
“Evet biraz öyle oldu..”
Yuu tedirgin bir şekilde kahvesini içti ve ona baktı.
“Sen neden erken döndün?Toplantı bitti mi?”
“Hayır bitmedi.Ama ben izin aldım ve seni görmek istediğim için erken çıktım.”
Fujisaki ona göz kırpınca Yuu gözlerini kaçırdı.
“Anlıyorum..”
Aniden Yuu pantolonunun üzerinde hissettiği elle irkildi.Neler olduğunu anlamaya çalışırken Mika’nın elini kemerinde gezdirmesiyle korkuyla gözleri kocaman açıldı.
Neler oluyor?!!
Ne halt ediyor bu?!Böyle bir durumda aklından neler geçiriyor?!
“Yuu.”
Fujisaki’nin ona seslenmesiyle Yuu telaşla bakışlarını ona çevirdi.
“İyi misin?Kışın ortasında olmamıza rağmen çok terliyorsun.”
Yuu gülmeye çalışarak ona baktı.
“A-ah..İyiyim iyiyim..!Biraz hararet basmış olmalı..!”
“Öyle mi?Senin için camı açacağım.”
Yuu kafasını hemen arkasındaki pencereye çevirdi.Fujisaki buraya gelirse Mika’yı görmesi an meselesiydi.
“Hayır!”
Yuu’nun aniden bağırmasıyla şaşkınca ona bakan Fujisaki, şüpheli bir şekilde tek kaşını kaldırdı.Yuu fazla tepki verdiğini düşünerek tedirgince gülümsedi.
“Buna gerek yok..Bu soğuk havada üşütürüm..Okula gelemem sonra..”
“Ah,haklısın.Hasta olmanı istemem.”
Yuu tedirgince ona gülümserken Mika’nın hareketleri ürpermesine yol açıyordu.Mika Yuu’nun erkekliğini pantolonunun üzerinden ovuşturuyordu ve Yuu için umursamaz davranmak çok zorlaşıyordu.Konu açıp konuşmazsa Fujisaki bir tuhaflık olduğunu anlayacaktı.
“A-ah,şey..”
Fujisaki ona bakarken,Yuu boğazını temizleyip sordu.
“Neden öğrenci konseyine katıldın?Bu tür şeylerle uğraşmayı sevdiğini bilmiyordum..”
Fujisaki kaşlarını kaldırdı.
“Benim hakkımda bir şeyler merak etmen yeni..Sevindim buna.Aslında zorunlu olarak yapıyorum. Bugün aniden bir öğretmen gelip bunu yapmam gerektiğini söyledi.Ben de kabul etmek zorunda kaldım.”
Fujisaki bacak bacak üst üste attı ve arkaya doğru gerildi.
“Hiç benlik şeyler değil..Bütün işi bana yığıyorlar resmen. Bunu sevmedim.Seninle takılmayı tercih ederdim.”
Yuu,Mika’nın hareketleri yüzünden Fujisaki’ye doğru düzgün odaklanamıyordu.
“Seninle birlikte geziye gidip muhteşem bir şekilde vakit geçirmeyi umuyordum ancak o tarihte şu an olduğundan çok daha fazla işim var..Gerçekten nefret ettim bundan.”
Fujisaki’nin söylediği sözle Yuu durup düşündü.
Acaba Crowley’in halletmekten bahsettiği şey bu muydu?
Eğer bu doğruysa Mika’yla geziye gidebilirim!
“Kötü oldu,başka sefere artık..”
Yuu gülmeye çalışarak mırıldandı.Fujisaki kaşlarını çatarak ona baktı.
“Senin ateşin falan mı var?”
Yuu panikle ona baktı.
“N-ne ateşi?!”
“Kıpkırmızı kesildin.”
Fujisaki ayağa kalktı ve masanın üzerinden Yuu’ya doğru uzandı.Elini alnına koydu.Hissettiği sıcaklıkla endişeyle ona baktı.
“Ateşin var Yuu!Neden bana hasta olduğunu söylemedin?!”
Yuu panikle kendini çekti.
“Hasta değilim ben!Gerçekten!”
Mika’nın elinin ona baskı yaptığını hisseden Yuu,inlememek için dudağını ısırdı.
Kes şunu Mika!Yakalatacaksın bizi!
“Gel revire gidelim.”
Fujisaki elini ona uzatınca Yuu panikle ellerini salladı.
“Hayır çok iyiyim ben!Revire gitmeme gerek yok!”
“Bana iyi gözükmedin.”
Fujisaki Yuu’ya doğru yaklaşınca Yuu korkuyla gözlerini kapattı.
İşte şimdi bittik.
Yuu olacakları beklerken,aniden Fujisaki’nin telefonu çaldı.
“Bir saniye Yuu.”
Fujisaki telefonunu çıkardı ve kulağına götürdü.
“Evet?”
Fujisaki telefonla konuşurken,Yuu derin bir nefes verdi.Ayağıyla Mika’yı dürttü ve onu uyarmaya çalıştı.
Fujisaki telefonu kapatıp Yuu’ya döndü.
“Yuu,benim şimdi gitmem gerekiyor.Sen de gitmeden önce revirdeki hemşireye görünmeyi unutma.”
Bu sözle birlikte Yuu heyecanlanırken onayladı onu.
“Tabii..Unutmam..”
Fujisaki oradan uzaklaştı.Kapıyı çekip çıktığı sırada Yuu rahatlıkla bir nefes verdi.
“Nihayet gitti mi?”
Mika masanın altından çıkıp kapıya bakarken Yuu sinirle Mika’ya baktı.
“Delirdin mi sen be?!Yakalanıyorduk az kalsın!”
“Ama yakalanmadık.”
“Ama yakalanacaktık!”
“Sonuç olarak yakalanmadık.”
Mika’nın bu şekilde rahat olmasına Yuu gözlerini devirdi. Saçlarını karıştırırken huzursuz bir şekilde mırıldandı.
“Bu çok yakındı..”
Yakalansaydık neler olacağını düşünmek bile istemiyorum..
“Sana söylemiştim,Crowley’e güvenmemiz gerektiğini biliyordum.”
Mika ona hızla sarıldı.
“Çok güzel bir tatil olacağına eminim,bizi rahatsız eden kimse olmayacak!”
Yuu onu tedirginlikle onayladı ve saçlarını okşadı.
“Nasıl bu kadar rahat olabildiğini merak ediyorum..”
“Bu iyi bir şey değil mi?”
“Her zaman değil.”
“Ama yine de beni seviyorsun değil mi?”
Mika kafasını kaldırıp ona masum bir şekilde bakınca Yuu aniden kızardı.Al al olan yanaklarıyla gülümsedi ve onun saçlarını karıştırdı.
“Bir kediye benzediğini söylemiş miydim?”
Mika ona sırnaşınca Yuu güldü.
“Bu çok sevimli.”
Mika kafasını kaldırıp ona yaklaştı ve gömleğinden tutup kendine çekti.
“Bu kedicik sahibini öpmek istiyor..”
Yuu’nun kaşları şaşkınlıkla havalandı.
Sahip…
Bu kelime bir anda çok hoşuna gitti.Ancak yaptıkları aklına gelince Mika’ya kızdı.
“Küçük kedicik bence iyi bir cezayı hak ediyor!”
Mika Yuu’yu kendine çekip dudaklarından kocaman öptü.Yuu’nun gözleri şaşkınlıkla açıldı.
“Bu kedi sahibini çok seviyor..”
Mika’nın gülümseyerek ona sarılması üzerine Yuu kızardı ve güldü.
“Sen çok yaramaz bir kediciksin!”
🍂🍂🍂🍂
Çok yaramaz bir kedicik demek…
Mika ve Yuu konuşmaya devam ederlerken,Fujisaki’nin onları dinlediklerinden tamamen habersizlerdi.
Fujisaki kapıyı dinlemeyi bıraktı ve elindeki kamera kayıtlarını izlemeyi kesip bir hışımla telefonu yere fırlattı.
Demek beni aptal yerine koyuyorsun Yuu..!
Öfkeli bir şekilde hızlı adımlarıyla uzaklaştı oradan.
Sana bunun bedelini çok fena ödeteceğim…
🍁 🍁 🍁 🍁 🍁 🍁