Alde Lotus - Bölüm 22
Yuu arkadaşlarıyla kafeteryada oturmuş,önündeki yemekle oynuyordu.
Ve tabii ki Mika’yı izliyordu.
Fujisaki öğle arasında onu rahat bıraktığı için bu fırsatı böyle değerlendiriyordu.
Mika’ya kaçamak bakışlar attığı sırada,Mika bunu gördü ve Yuu’ya gülümseyip göz kırptı.Yuu kızarıp hiçbir şey olmamış gibi önüne döndü.
“Deminden beri kimi süzüyorsun öyle?”
Mitsuba’nın sorusuyla Yuu ona baktı.
“Mika-san olabilir mi acabaa.?”
Shinoa gülünce Yuu gözlerini kaçırdı.
“Hayır..Öylesine bakınıyordum..”
“Bu sıralar bizden kaçıyor gibisin Yuu.Seni tekrar aramızda gördüğüme hem sevindim hem de şaşırdım açıkçası.”
Mitsuba’nın sözleriyle Yuu kaşlarını çattı.
“Hayır sizden kaçtığım falan yok.Sadece Fujisaki bana engel oluyor..”
“O çocuğun seninle derdi ne?”
Kimizuki’nin sorusuyla onayladı onu Yoichi.
“Sürekli onunla berabersin.Ondan nefret ettiğini sanıyordum.”
“Ben..Bilmiyorum..Onunla olmamı istiyor sürekli..”
“Seni buna zorluyor mu yoksa?”
Mitsuba’ya bakarak sessizce mırıldandı Yuu.
“Hayır..”
“O çocuğu hiç sevmiyorum.Sinirlerimi bozuyor.”
“Bizim de çok sevdiğimiz söylenemez.Onunla takılmayı bırakmalısın Yuu.”
Mitsuba Kimizuki’ye katıldığını belli ederek konuştu.
“Ben o çocuğun Yuu-kun’dan hoşlandığını düşünmüştüm..Sonuçta önceden onu gözümüzün önünde öpmüştü.”
Yoichi’nin mırıldanmasıyla Shinoa Yuu’ya sordu.
“Bu doğru mu?Gerçekten senden hoşlanıyor mu?”
“Evet,hoşlanıyor..”
Yuu’nun rahatsız bir şekilde konuşması üzerine Mitsuba ona baktı.
“Yuu.Alınma ama onunla zorla görüşüyor gibi bir halin var.Gerçekten istemiyorsan neden onunla berabersin?”
Yuu Mitsuba’ya baktı.
Onlara anlatamazdı.Gidip Mika’ya söyleyebilirlerdi.Bu riski göze alamadı.
“Benimle vakit geçirmek istediğini söylüyor…Ben de onu kıramıyorum.Beni zorlamıyor,bundan rahatsız olmuyorum. Ayrıca o benim çocukluk arkadaşımmış..Bunu bana sonradan söyledi.Ben fark etmemiştim.”
“Gerçekten mi?!”
“Sizin çocukluk arkadaşı olacağınızı tahmin edemezdim..”
Mitsuba’nın şaşırmasıyla Yuu derin bir nefes verdi.
“Bana da sürpriz oldu..”
“Ama yine de ondan nefret ettiğimiz gerçeği değişmiyor.Üstelik Mika da onu sevmiyor.Bence görüşmek istemediğini söylemelisin,anlayışla karşılayacağını düşünüyorum.”
Shinoa’nın bu dediğine derin bir iç çekti Yuu.
Keşke o kadar kolay olsa…
“Biliyorsunuz…Mika’yla ayrıldık…”
“Öyle olsa bile doğru bulmuyorum.Ayrıca,birbirinizi unutamamış gibisiniz.Ayrıldığınıza emin misin?”
“Evet,sürekli Mika’ya bakıyorsun Yuu-kun.”
“Yoksa aslında hala onu mu seviyorsun?”
Onların merakla sordukları sorular üzerine Yuu gözlerini kaçırdı.
“Hayır..”
“Bu pek de inandırıcı bir cevap değildi.”
Kimizuki’nin mırıldanmasıyla Yuu başını eğdi.
“Selam millet!Nasıl gidiyor?”
Masadaki herkes yanlarına gelen Fujisaki’ye bakarken, Fujisaki Yuu’nun yanına oturdu.
“Neden geldin?”
Kimizuki’nin onu terslemesi üzerine Fujisaki güldü.
“Sizi öyle heyecanlı heyecanlı konuşurken görünce dayanamadım geldim.Ne konuşuyorsunuz bakalım?”
Masadaki herkes,yüzü düşmüş bir şekilde etrafa bakmaya başladı.Bir anda değişen atmosfer Yuu’yu oldukça germişti.
Aniden Shinoa sessizliği bozdu ve heyecanla bağırdı.
“Yuu ve Mika’nın muhteşem aşklarını konuşuyorduk!”
“Hey!Shinoa!”
Shinoa’nın söylediği sözle gözleri kocaman açılan Yuu,konuyu açmaması için işaret vermeye çalıştı ona.
“Onların bir anda ayrılmaları şok edici oldu.Birbirlerine çok yakışıyorlardı,değil mi Fujisaki-san?”
Mitsuba bunu sordu ve ona dikkatle baktı.Amacı duygularını değil,bu işle bir alakası olup olmadığını öğrenmekti.
“Evet,ayrılmaları çok kötü oldu.Birbirlerine çok yakışıyorlardı.Ne de güzel bir çift olmuşlardı..”
Fujisaki’nin bu tepkisi Yuu’yu sinirlendirdi.
Şimdi de oyun mu oynuyordu arkadaşlarına?
“Aslında birbirlerini çok seviyorlar.Ama şu an kötü bir durumdalar ve bu şekilde ayrı kalmalarına çok üzülüyorum.Bir şeyler yapsak çok güzel olmaz mıydı?”
Shinoa’nın sözleri üzerine Fujisaki tek kaşını kaldırdı.
“Sevmek mi?Yuu onu sevmediğini söylemişti bana.Yanlış mı hatırlıyorum Yuu?”
Fujisaki Yuu’ya sinirle bakarken Yuu gözlerini kaçırdı.
“Onu sevmiyorum..”
“Ne?Ama az önce–”
“Sevmiyorum dedim!”
Yuu Yoichi’nin sözünü bağırarak kesince,Yoichi irkildi.
“Yuu sevmediğini söylüyor.Yani yapacak bir şey yok.Belki yakında yeni bir erkek arkadaşı olur,değil mi Yuu?”
Fujisaki gülerek elini Yuu’nun elinin üstüne koydu.Yuu irkilerek elini kendine çekti.
“Tuvalete gidiyorum ben.”
Yuu ondan kurtulmak için bunu söyleyip masadan kalktı.Yuu çıkınca ardından Fujisaki de ayağa kalktı.
“Sohbetinize doyum olmuyor ama yapılacak işlerim olduğunu hatırladım.Sonra görüşürüz çocuklar!”
“Şeytan görsün yüzünü..”
Kimizuki’nin mırıldanmasıyla Yoichi alttan dürttü onu.
Fujisaki masadan uzaklaşınca,masadakiler ters ters baktı onun arkasından ve kendi aralarında konuşmaya devam ettiler.
🍂🍂🍂🍂
“Yine bizi mi görevlendirecekler yani?”
Crowley kahvesinden bir yudum alırken,Ferid keyifsiz bir şekilde onayladı onu.
“Maalesef öyleymiş.”
“Sen bize katılacak mısın Mika?”
Crowley Mika’ya bakarken onun Yuu’ya odaklandığını gördü.Mika Yuu’ya bakmaktan konuşmayı dinleyememişti bile.
Fujisaki’nin ona bu kadar yakın davranması,Mika’yı deliye döndürüyordu.
“Mika yine başka dünyalarda..”
Ferid’in gülmesi üzerine Mika gözlerini Yuu’dan ayırdı ve dikkatini onlara verdi.
“Ah,üzgünüm..Ne diyordunuz?”
“Haftaya yapılacak olan kaplıca gezisini konuşuyorduk.Yine tüm işi bize kitleyecekler kesin.”
“En azından eğlenceli olacağını düşünüyorum.”
Crowley’in dediğine gülerek cevap verdi Mika.
“Ee?Geziye geliyorsun değil mi?”
Mika kararsız gözlerle Ferid’e baktı.
“Önceden Yuu-chan ile bu konuyu konuşmuştuk.Bayağı hevesli görünüyordu..Şimdi ise ne der bilemiyorum..”
“Tabii ki de geliyorsunuz Mika!Gelmezse de zorla getirirsin.Yakınlaşmanız için büyük bir fırsat bu,değerlendirmen lazım!”
“O şerefsiz yine peşimize takılacak..”
Mika’nın öfkesi üzerine Crowley gülümseyerek ona baktı.
“Sanırım ben bu konuda bir şeyler yapabilirim..”
“Nasıl?”
Mika merakla Crowley’e bakarken,Crowley kendini açıkladı.
“Sonuçta geziyi biz yönetiyoruz.Ona okulda kalması için iş kitleyebilirim.Ayrıca bu sene son sınıf oldukları için öğretmenlerin geziyi çok tavsiye edeceğini sanmam..”
“Ama biz de son sınıfız..”
“Onların bölümü kadar yoğun değiliz ama.Hocalarla konuşup halledebilirim onu.”
“Bunu yapar mısın gerçekten.?”
Mika minnettar gözlerle ona bakarken Crowley gülerek onayladı.
“Elbette!Sen bana bırak ve Yuu ile eğlenmene bak!”
“Tam da senden beklendiği gibi Crowley!”
Ferid gülerek ona bakarken Crowley Mika’ya döndü.
“Sen sadece Yuu’yu ikna et.Kaplıcalarda çok eğleneceğinize eminim.Sıcacık ve romantik bir ortamda birçok şey yapabilirsiniz sonuçta.”
Crowley ona güldü ve göz kırptı.Mika,Crowley’in neyden bahsettiğini anlayınca gülümsemeden edemedi.
“Tabii..İkna edeceğim kesinlikle..”
Mika,Ferid ve Crowley’le konuşmayı sürdürürken hala Yuu’yu düşünüyordu.
Bu gezi için Yuu’yu ikna edebilirsem bazı şeyler çok daha farklı olabilir..
Gezi için planlar kurmaya başlayan Mika,kendinden emin bir şekilde güldü ve bu düşünceleri için şimdiden heyecanlanmaya başladı.
Evet!Her şeyi düzeltip birlikte yepyeni bir başlangıç yapabiliriz!
Bunu kesinlikle yapacağız!
Geziye kadar bekle Yuu-chan!Ben her şeyi düzelteceğim!
🍂🍂🍂🍂
Okuldan eve döneli saatler olmuştu.
Yuu evlerinin terasında oturur bir şekilde yıldızları izlerken,merdivenlerden yükselen adım seslerini duydu.
“Selam Yuu-chan!”
Yuu terasa çıkmış olan Mika’ya baktı.Bir elinde terasta uzanabilmeleri için minderler ve örtü, diğer elinde ise kocaman bir sepet vardı.
“Selam..”
Mika ona yaklaştı ve yere örtüyü serip minderleri yerleştirdi.Sepetin içindeki mumları çıkarıp etrafa koyduğunda,Yuu şaşkınlıkla onu izledi.Mika etrafına koyduğu mumları yaktı ve sepeti bir kenara koyup minderlere doğru uzandı.Ardından gülerek Yuu’ya baktı.
“Yanıma gelmiyor musun Yuu-chan?”
Yuu bir süre tereddüt etti.
Biraz uzanmaktan bir şey olmaz sanırım…
Bu düşünceyle birlikte Yuu yerinden kalkıp Mika’ya doğru ilerledi ve yavaşça yanına uzandı.
“Bu mumlar ne?”
“Yıldızların altında romantik bir ortam yaratmak istedim,olmamış mı?”
Mika ona gülümseyince,Yuu utançla bakışlarını gökyüzüne çevirdi ve sessiz kaldı.
“Bu terasa çıkmayalı uzun zaman olmuştu..Şu an burada seninle uzanmak çok iyi geldi..”
Mika’nın sözlerine olan sessizliği devam ederken,Mika Yuu’nun elini kavradı.
“Yuu.”
Yuu bakışlarını ona çevirirken,Mika sordu.
“Neden benimle konuşmuyorsun?”
Yuu ona şaşkınca bakarken,Mika ona üzgün bir şekilde baktı.
“Neden benden ayrılmanın gerçek sebebini saklıyorsun.?”
“Gerçek sebep.?”
“Evet,gerçek sebep.Benden neden ayrıldın?”
Yuu gözlerini kaçırdı.
“Sana bunu söylemiştim..”
“Beni sevmediğini ve her şeyin bir yalandan ibaret olduğunu söyledin,evet.”
Yuu dudağını ısırdı.Mika’nın bunu yüzüne vurması onu üzüyordu.
“Peki ben bu yalana inansaydım neler olacağını sana söyleyeyim mi?”
Yuu kaşlarını çatıp ona bakarken,Mika ciddi bir şekilde konuştu.
“Seni terk edip Rusya’ya dönerdim.”
Yuu şok olmuşcasına ona baktı.
“Ne.?”
“Tüm bu şeylerin bir yalandan ibaret olduğuna inansaydım burada bir saniye bile durmazdım. Babamın yanına giderdim ve onunla yaşamaya başlardım.Sensiz bir hayat sürmeye alıştırırdım kendimi.”
Yuu aniden uzandığı yerden doğruldu ve korkuyla ona baktı.
“Sen ciddi misin.?Beni terk mi edecektin?”
“Evet.Aslına bakarsan,buraya seninle bu konuyu konuşmaya geldim.”
Yuu seslice yutkundu.
“Neyi konuşacağız Mika..?Neyden bahsediyorsun sen.?”
“Ben bir ümit hala beni sevdiğine inandığım için burada kaldım.Ancak söylediklerinde ciddiysen burada daha fazla durmamın bir anlamı yok.”
Mika doğruldu ve Yuu’nun ellerini tuttu.
“Şimdi bana gerçeği söyle.Bana söylediklerin gerçek sebebini örtmek için bir bahane miydi?Yoksa gerçekten de beni sevmiyor musun?”
Yuu korkuyla ona baktı.Mika’nın onu bırakma düşüncesi, yüreğine büyük bir korku düşürmüştü.
“Beni bırakacak mısın..?”
“Söylediklerinde ciddiysen,istediğin gibi hayatından çıkacağım.”
Yuu’nun gözleri hızla dolmaya başladı.Bu düşünceye katlanamıyordu.
Fujisaki’nin sürekli onu sıkıştırması bir yana,Mika’nın bu şekilde konuşması Yuu’yu iyice çıkmaza sokuyordu.
“B-ben bunu istemiyorum..Böyle şeyler söyleme..”
“Ama o gün bana dedin ki—”
“O gün dediklerim umurumda değil!!”
Yuu aniden bağırınca,Mika şaşkınlıkla ona baktı.
“O gün için özür dilerim,tamam mı?!!Ben böyle olmasını istemedim!Seni üzmek istemedim!Senin hayatımdan çıkmanı istemedim!Beni terk etmeni istemedim,asla da istemeyeceğim!!”
Mika kaşları çatık bir şekilde,karşısında ağlayan Yuu’ya baktı.
“Lütfen Mika.!Lütfen bunu yapmaktan başka bir çarem olmadığını anla ve bu konuyu daha fazla kurcalama!”
Mika elini Yuu’nun yanağına koydu.Yanağından süzülen gözyaşlarını başparmağıyla silerken,alnını alnına yasladı ve öylece durdu.Yuu gözyaşları içinde ona baktı.
“Lütfen beni terk etme..”
Çaresizce kollarını Mika’ya sardı.
“Ben sensiz yaşayamam…”
Mika sessiz kaldı.Yuu’nun sakinleşmesini bekledi.Yuu titreyen kollarını ona sıkı sıkı sararken,kafasını boynuna gömdü.
Mika geri çekildi ve Yuu’nun dudaklarına öpücük bıraktı.
“Seni bırakmayacağım.”
Yuu bu sözlerle mutlu olurken,kollarını Mika’ya daha sıkı sardı.
“Ben istediğim cevabı aldım.Artık bunun hakkında endişelenme.Ben sonsuza kadar seninle kalacağım.”
Yuu gözyaşları içinde kafasını sallarken,Mika uzandı ve Yuu’yu kolları arasına aldı.
“Ağlama artık,tamam mı?”
Yuu ona daha sıkı sarıldı.Mika’ya sarılmayı ve ona temas etmeyi özlemişti.Tüm olanları bir kenara bıraktı,sadece Mika’nın sarmaladığı kollarında huzur buldu.
Mika söylediklerinde tabii ki ciddi değildi.
Bunu sadece Yuu’nun ağzından laf almak için yapmıştı.
Onun Yuu’yu terk etmesi gibi bir düşünce söz konusu bile olamazdı.
“Seni seviyorum Yuu-chan.”
Yuu bu sözlere karşılık veremedi.Mika ona gülümsedi ve elini tutup kalbine getirdi.
“Beni sevdiğini söylemene gerek yok.Kalbim senin için attığı gibi,senin kalbinin de benimkinden farklı olmadığını biliyorum.”
Yuu tebessüm ederken,onun kalp atışlarını dinledi.
Ben de seni seviyorum Mika..
Mika,göğsüne uzanmış olan Yuu’nun saçlarını okşadı.
Ve gece boyunca sessiz bir şekilde yıldızları izlemeye devam ettiler.
🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁