Alde Lotus - Bölüm 19
Ertesi günün sabahı,Yuu gözlerini açtı.Doğru düzgün uyuyamamanın verdiği yorgunlukla yataktan kalktı.Odadan çıkıp mutfağa doğru ilerledi.
Dün gece Mika’nın ağzından çıkan sözler Fujisaki’nin doğruyu söylediğinin bir kanıtıydı.Yuu tüm bu olanları düşünmeden edemiyordu.
Mika çok üzgündü.Çok kötü bir haldeydi.Gece Yuu’dan ayrı olarak kendi odasında yatmak istemişti.Yuu çok endişelenmişti ve Mika’nın uyuduğundan emin olduktan sonra tüm gece başında durmuştu.Mika’nın iç çekişleri gece boyunca sürmüştü ve annesinin adını sayıklayıp durmuştu.
Yuu gözlerini bir saniye bile ayırmadan onu izlemişti.Ona dokunmadan çok kötüydü,Mika’yı çok özlüyordu.Bu yüzden dayanamamıştı ve Mika uyurken hafif bir öpücük kondurmuştu dudaklarına. Ellerini elleriyle birleştirmişti ve bir an bile ayırmamıştı.Onu bu halde görmek kalbini paramparça ediyordu.
Yuu mutfağa vardı.
Arkası dönük olan Mika’yı görünce kaşlarını çattı.Mika gözle görülür bir şekilde titriyordu.İç çekişleri ve tir tir titremesi Yuu’yu korkuturken,Yuu endişeyle Mika’ya koştu.
“Mika!!”
Mika ona döndüğü an,Yuu hızla boynuna sarıldı Mika’nın.
“Hey,iyi misin sen Mika?!!”
Yuu telaşla geri çekildi ve kollarını boynundan indirmeden ona baktı.Mika’nın ağlamaktan kıpkırmızı olmuş ve şişmiş gözlerini görünce,Yuu panik içinde elleriyle yüzünü kavradı.
“Günaydın Yuu-chan…”
“Ne oldu sana Mika?Neden ağlıyorsun?!”
Mika yorgunluğunun ardından hafif bir tebessüm etmeye çalıştı.
“Ağlamış mıyım..?”
Yuu ellerini tekrar ensesinde birleştirdi.
“Neden ağladın Mika.?”
Mika onun sorusuna sessiz kalınca,Yuu bir süre onun gözlerinin içine baktı.Yuu’nun Mika’nın ensesindeki elleri, onun sarı saçlarıyla oynamaya başladı.
“Nolur sessiz kalma..Benden bir şey saklamanı istemiyorum Mika..Ağladığın şey neyse onu bana söyle ve bu sorunu beraber çözelim..”
Yuu’nun sözleri karşısında Mika gülümsedi.
“Kahvaltı hazırlıyorum,istediğin ekstra bir şey var mı?”
Mika’nın hiçbir şey olmamış gibi davranması,Yuu’yu hem endişelendiriyor hem de korkutuyordu.
“Yuu-chan?”
Mika dalıp gitmiş olan Yuu’nun dudaklarına hızlı bir öpücük bıraktı.Onun bu hareketiyle Yuu aniden geri çekildi ve kollarını indirdi.
“E-evet Mika.?”
Yuu istemsizce ondan uzaklaşmıştı.
“Ah..Neyse..Sen iyiysen bir sorun yok..”
Yuu’nun aniden değişen bu tavrına Mika kaşlarını çattı.Az önce endişeyle ona sarılmasına rağmen şimdi onu öptü diye kaçıyordu.Yuu’nun ondan bu şekilde kaçıyor olması Mika’yı üzüyordu.Önceden olsa Yuu onunla uğraşmaz mıydı?
Hayır,alttan almalı ve Yuu’nun üstüne gitmemeliyim..Kolay şeyler yaşamadı.
Yetimhaneye gittiği için üzgün olabilir,benden morali kötü olduğu için uzaklaşıyor ve benim de etkilenmemi istemiyor olabilir.Bunlar çok doğal.
Ve bunca şeyin arasında ben de kendi üzüntümü ona yansıtmamalıyım.Anlayışlı bir sevgili olmalıyım..
Mika kendi üzüntüsünü bir kenara bıraktı ve Yuu’ya gülümsedi.
“Benim için endişelendiğini görmek güzel.Eğer sevgilim iyiyse ben de iyiyim.”
Mika’nın bu sözleri,Yuu’yu gülümsetti.
Yuu Mika’yı inceledi.Sabah uykulu bir şekilde pijamalarıyla kahvaltı hazırlaması ona o kadar sevimli geldi ki,Mika’yı kendine çekip öpmek istedi.Hatta belki de daha fazlasını…
Ama Fujisaki olduğu sürece her an bir yerlerden çıkacakmış gibi hissediyordu.
Neticede o albümde Yuu’nun evin içindeki fotoğrafları da vardı.Bu da onu gözetlediği anlamına gelmez miydi?
Onu sinirlendirmek ve bundan zararlı çıkmak istemiyordu.Kendini tutmak zorundaydı.
“Aç ağzını Yuu-chan!”
Mika aniden marmelatlı çöreği Yuu’nun ağzına doğrultunca,Yuu şaşkınca ağzını açtı.Yavaşça ısırık aldığında Mika onun saçlarını okşadı.
“Aferin benim Yuu-chan’ıma!”
Yuu ona endişeyle baktı.
“İyi olduğuna emin misin Mika?”
Mika elindeki çöreği tezgaha bıraktı ve kollarını Yuu’nun beline sardı.
“Kötü bile olsam moralimi her zaman düzeltecek bir sevgilim var yanımda.Sen varken kötü hissetmem mümkün değil.”
Yuu ona gülümserken,Mika önündeki un dolu kaba parmağını daldırdı ve geri çekilip Yuu’nun burnuna sürdü.
“Hey,kurabiye yapmama yardım eder misin?”
Yuu kızarmış yanaklarıyla olumlu anlamda kafasını salladı.
“Olur..Neyli kurabiye yapıyoruz?”
“Hmm..Sanırım çikolatalı yapacağız.Ayrıca sen çok sevdiğin için karamelli de yapabiliriz.”
“Bu güzel bir fikir..”
Mika onun burnuna bir öpücük bıraktı ve kurabiyenin hamurunu hazırlamak için önüne döndü.
“Bugün okula gitmek için acelemiz yok,dersler geç başladığı için şanslıyız!”
Yuu Mika’yı onayladı.
“Evet öyle..”
Yuu tezgaha yaslanıp onun hamuru hazırlamasını bekledi ve gülümseyerek onu izledi.
Mutluydu.Mika yanındaydı ve şimdilik iyi gözüküyordu.Bu rahatlaması için güzel bir sebepti.
Ancak okula gidince yeniden başlayacak olan felaket, Yuu’nun içine büyük bir korku ve huzursuzluk düşürüyordu.
Sonsuza kadar bu şekilde kalsak keşke..
“Yuu-chan,yardım edecek misin?”
“Ah..Dalmışım bir an..Üzgünüm..”
Mika’nın ikazıyla ona doğru dönen Yuu,aklına gelen fikirle gülümsedi.Mika’nın yaptığı gibi elini una daldırdı ve onun burnuna sürdü.
“Hey!!”
Yuu Mika’nın bu haline gülerken,Mika tek kaşını kaldırmış bir şekilde ona döndü.
“Bana savaş mı ilan ediyorsunuz prensesim?”
“Hey,ben prenses değili—H-heyy!!”
Mika aniden ellerine doldurduğu unu Yuu’nun tüm yüzüne bulaştırırken,Yuu gözlerini sıkıca kapadı.
“Yuh Mika!!”
“Çok ayıp Yuu-chan!İnsan hiç prensine yuh der mi?!”
Yuu ona kaşlarını çatarak bakarken,hızla elini unla doldurdu ve Mika’ya baktı.
“O-oha Yuu-chan!!Ben o kadar almamıştım!!”
Mika panikle gerilerken Yuu gülerek ona baktı.
“Çok ayıp Mika!İnsan hiç prensesine oha der mi?!”
Mika’nın sırtı aniden duvarla buluşunca,panikle ellerini siper etti kendine.
“B-bence bunu konuşarak çözebiliriz Yuu-chan.!”
“Her şey için çok geç,sevgili prensim!”
Yuu bir anda Mika’nın kafasından aşağı elindeki tüm unu dökünce,Mika gözlerini sıkıca kapadı.
Unlar ağzına girince püskürttü ve dilini çıkardı.
“Ugh,tadı çok kötü!”
Yuu kahkaha attı ve ona yaklaşıp aniden Mika’nın dışarı çıkardığı dilini diliyle kavrayıp dudaklarını bastırdı.Mika mutlulukla onun öpüşüne karşılık verirken bir anda saçlarındaki unu aldı ve Yuu’nun saçlarına döktü.Yuu geri çekilip gülümsedi.
“Şimdi ödeşmiş olduk.”
Mika bu sözlerle kahkaha atmaya başlayınca,Yuu da güldü ve ona kocaman sarıldı.
“Sen gerçekten harikasın Mika!”
“Sen de çok yaramazsın Yuu-chan!”
Yuu geri çekilip ona bakarken,Mika alnına öpücük kondurdu ve Yuu’yu tezgaha doğru çekiştirdi.
“Hadi kurabiye yapmaya devam edelim.”
“Hiç unumuz kalmadı ki Mika!”
Mika kafasını salladı.
“Bu doğru..”
Ardından Yuu’nun elini tutup onu kapıya doğru çekiştirdi.
“O zaman markete gidip un alalım!”
“Bu halde dışarı çıkarsak insanlar bize tuhaf bir şeymişiz gibi bakarlar.”
Yuu onun üstünü ve kendi üstünü işaret ederken,Mika saçlarını karıştırdı.
“Ah,doğru.Aklımı başımdan aldığın için bunu düşünemedim.”
Bu sözlerle Yuu kızarırken gülümseyerek Mika’nın elini tuttu.
“O zaman önce banyoya gidiyoruz!”
Mika heyecanla ona baktı.
“Beraber duş mu alacağız?!!”
Bu sözlerle Yuu gözlerini devirdi.
“Hayır Mika,beraber duş almayacağız.”
“Ama bu haksızlık!Üstümü başımı un yapan sendin!”
Mika’nın mızmızlanması üzerine,Yuu ona gülümsedi.
“Başka bir sefere sözüm olsun o zaman,tamam mı?”
“En yakın zamanda yapalım!!!”
Yuu ona dik dik bakınca,Mika tedirgin bir şekilde güldü.
“Duş yani..Duş alalım demek istedim!”
“Evet,buna eminim..”
Yuu alttan alttan güldü ve Mika’yı banyoya doğru çekiştirmeye başladı.
🍂🍂🍂🍂
Yuu öğle arasında çatıda Fujisaki’yi bekliyordu.
Çatıda onu beklemesini söyleyen bir mesaj almıştı ve istemeye istemeye de olsa çıkıp beklemeye başlamıştı.Bu sırada da demirliklere yaslanmış,çimenlerde oturan Mika ve diğerlerini izliyordu.
Az önce Mika’yı yine ekmişti.Mika onunla bahçede oturmak istemiş,ama Yuu Fujisaki onu çağırdığı için reddetmek zorunda kalmıştı.
Onu üzdüğü için kendinden nefret ediyordu.Ama başında Fujisaki gibi bir tehlike varken dışarıda Mika’yla birlikte görünemezdi.
Yuu aşağı bakmaya devam ederken,arkadan iki elin beline sarıldığını hissedince panikle kendini geri çekti.Önüne dönüp ona sarılmaya çalışan Fujisaki’ye baktı.
“N-ne yapıyorsun sen?!!”
“Korkuttum mu seni?”
“Bana dokunma!”
“Ama kalbimi kırıyorsun..Sevdiğim insana dokunmayı her şeyden çok istiyorum ben..”
“İğrençsin,benden uzak dur!Bana dokunmayı aklından bile geçirme!”
Yuu iğrendiğini belli eden bir tavırla ona bakarken,Fujisaki gülmeyi kesti.Onun bu tavırları Fujisaki’nin canını sıkmaya başlamıştı.
Sinirle ona doğru bir adım atıp Yuu’nun çenesini sertçe kavradı ve kendine bakmasını sağladı.
“Biliyorsun..Evimde olduğun zaman sana istediğimi yapabilirdim..Ama yapmak istemedim.Bunun için bana minnettar olmalı ve sesini bir an önce kesmelisin..”
“Sadece beni kendinden uzaklaştırmak istemediğin için bir şey yapmadın!”
Yuu öfkeyle ona bakarken hızla kendini geri çekti.
“Kendinden çok eminsin bakıyorum?”
“Neden çağırdın beni buraya Fujisaki?”
Fujisaki,Yuu’ya sinirli bir ifadeyle baktı.
“Sabrımı taşırıyorsun çünkü.Sana yapman gerekeni söyledim.Ama bunu yapmak yerine hala onunla gereğinden fazla yakın oluyorsun.”
“Bu seni ilgilendirmez!Bana dediklerin umurumda bile değil!”
Fujisaki öfkeyle ona yürüdü ve aniden Yuu’yu yere yatırdı.Hızla Yuu’nun ellerini kendi elleri arasına aldı ve başının üstünde birleştirdi.Aniden sırtı soğuk zeminle buluşan Yuu,ona panikle bağırdı.
“Ne halt ettiğini sanıyorsun sen?!!”
Yuu aniden bileğine gelen acıyla çırpınmaya başladı.
“B-bırak bileğimi!!Acıyor!!”
Fujisaki büyük bir güçle Yuu’nun bileğini sıkmaya devam etti.Öyle ki,biraz daha sıkarsa bileğindeki kemikler kırılabilirdi.
“Kahretsin!!Sana bırakmanı söyledim!!”
Fujisaki ona kararmış gözleriyle bakarken,Yuu yarattığı tehlikenin farkında bile değildi.
“Derhal üzerimden çekil!Bana bu şekilde davranamazsın! Artık çok olmaya başlıyorsun ve b—”
Fujisaki aniden Yuu’nun boğazına yapışınca,Yuu şok geçirmişcesine ona baktı.
“Sana iyi davranmaya çalıştıkça sen benim sınırlarımı zorluyorsun Yuu.Biraz daha bu kendini beğenmiş tavırlarına devam edersen seni burada öldüreceğim.”
Yuu’nun tüm cesareti aniden kaybolurken,korkudan olduğu yere sinmişti.Nefessiz bir şekilde onun ellerini boğazından çekip konuşmaya çalıştı.
“S-sen bana hiçbir şey yapamazsın.!!Eğer biraz daha buna devam edersen—!!”
Yuu’nun sözleri,Fujisaki’nin ona sert bir tokat atmasıyla bölündü.
“Bana karşı gelmeye cürret etme.”
Yuu’nun gözleri hızla dolarken,yanağı yediği tokat darbesinden ötürü yanmaya başladı.
“Bana karşı çıkarsan,hayatı sana ve Mika’ya zindan ederim.”
Fujisaki onun boğazını tekrar elleriyle kavradı.
“Şaka yaptığımı mı sanıyorsun?Sana ciddi tarafımı gösterdiğimi düşünüyordum,ancak seni serbest bırakmakla hata yapmışım.Belki de oracıkta öldürmeli veya bir kafese kapatmalıydım.”
Yüzünü yüzüne yaklaştırırken,Yuu’nun ona büyük bir korkuyla bakan gözlerine kilitlendi.
“Tıpkı kurban edilmeyi bekleyen bir hayvan gibi,çaresiz bir şekilde ölmeyi beklerdin.”
Fujisaki Yuu’nun boğazını sıktı.
“Bunun olmasını ister miydin Yuu?”
Yuu korkuyla kafasını salladı.
“Yapmak için henüz geç değil.”
Fujisaki büyük bir keyifle Yuu’nun kulağına fısıldadı.
“Belki de sadece Mika’yı kurban etmeliyim,ne dersin.?”
Bu sözlerle birlikte Yuu’nun gözlerinden yaşlar boşalırken, Fujisaki ellerini çekti.
“Artık seni uyarmayacağım.Bugün bu işi bitireceksin.”
Onun üzerinden kalkan Fujisaki,yerde korkuyla titreyen Yuu’ya çevirdi gözlerini.
“Eğer ki bu dediklerim tekrarlanırsa hiç de iyi şeyler olmayacak.”
Fujisaki ona öfkeyle baktı ve hızla orayı terk etti.
Çaresiz bir şekilde yerinden doğrulmaya çalışan Yuu,o gücü kendinde bulamadı.Kendini bıraktı ve elleriyle yüzünü kapattı.Korku içinde ağlamaya devam etti.
🍂🍂🍂🍂
“Evet,işte hazırım!”
Giydiği smokininin iki yakasını düzelten Mika,aynada son kez kendine baktı.
O akşam Yuu’ya özel bir yemek hazırlamıştı.Yuu yine gecikeceğini söyleyen bir mesaj atmış,Mika da bunu fırsat bilip Yuu’nun iyi hissetmesi için ona sürpriz yapmak istemişti.
Masanın ortasına koyduğu iki mumu da yaktı ve oturup beklemeye başladı.
Bu biraz olsun keyfini yerine getirir bence..
Gülümsedi ve ellerini çenesinin altına koyup heyecanla Yuu’yu beklemeye başladı.
Bu yemek çok özel olacak!
Belki yemekten sonra biraz patlamış mısır eşliğinde film izleyebiliriz..
Ve bu da tekrar eskisi gibi musmutlu olmamızı sağlar!
Mika düşüncelerini bir kenara bırakıp kolundaki saate baktı.
Saat 23.30 olmuş…
Neden bu kadar gecikti ki..
Aniden,Yuu’ya bir şey olmuş olabileceği düşüncesi kalbini büyük bir korkuyla kapladı.
Ya başına bir şey geldiyse?!
Mika hızla yerinden doğruldu.Tam Yuu’yu arayacakken gelen kapı sesiyle durdu.Panikle kapıya koştu.Karşısında Yuu’yu görünce rahat bir nefes verdi ve sevinçle sarıldı ona.
“Yuu-chan!Geciktin!”
Yuu’dan ses gelmeyince Mika geri çekildi ve Yuu’nun omuzlarından tutup ona baktı.
“Yuu-chan?”
Yuu’nun göstermediği yüzünü Mika tutup kendine çevirdi.Eliyle çenesini kavrayıp Yuu’nun gözlerine baktı.
Kıpkırmızıydı.Saatlerdir ağladığını belli eden bir ifade vardı yüzünde.
“Yuu-chan..Sen ağladın mı.?”
Mika endişe ve korkuyla baktı ona.O kadar duygusuz görünüyordu ki,Mika ne yapacağını şaşırdı.
“Hey..Bana bak Yuu-chan..”
Yuu,Mika’nın sorusuyla gözlerinin tekrardan dolduğunu hissetti.Güçlükle cevap vermeye çalıştı ona.
“B-ben iyiyim..”
“Yalan söylüyorsun!Ne oldu?!Biri bir şey mi yaptı sana?!”
Mika Yuu’nun bileğini tutup kendine çekince,Yuu acıyla ufak bir çığlık attı.Mika kaşlarını çattı ve Yuu’nun bileğini eline alıp baktı.Mosmor olduğunu görünce şok geçirmişcesine sordu.
“Senin bileğine ne oldu.?”
“K-kapıya çarptım..Önemli bir şey değil..”
“Kapıya mı çarptın?”
Mika çatık kaşlarıyla onu inceledi.
Bana yine yalan söylüyor..
Yuu’nun bu söylediğine inanmadı Mika.Ancak Yuu kötüydü. Bu yüzden bunu daha sonra sorgulamak üzere erteledi ve Yuu’yu çekip salona götürdü.
“Bekle burada.”
Yuu koltuğa oturdu.Dolu dolu olan gözleriyle bileğine baktı.
Nasıl sıktıysa artık…Mosmor olmuş..
Mika’nın gelmesiyle kafasını kaldırıp ona baktı Yuu.Mika Yuu’nun önünde çöktü ve bileğini eline aldı.
“En azından bu şekilde kalmamalı..”
Mika sargı bezini eline alırken Yuu mırıldandı.
“Buna gerek yok..O kadar da kötü değil..”
“Böyle kalırsa içim rahat etmez.”
Mika Yuu’nun bileğini dikkatli bir şekilde sardı ve elini tuttu.Dudaklarına götürüp minik bir öpücük kondurdu.
“Böyle daha iyi..”
Yuu’nun kızarmış yanaklarına bakıp gülümsedi Mika.Elini yavaşça önünde diz çöktüğü Yuu’nun bacaklarına koydu.Sakince elini gezdirmeye ve kalçasına götürmeye başladı.
“Mika..Bunu yapma..”
Mika Yuu’nun omuzlarından kavradı ve onu koltuğa yatırıp üstüne çıktı.
“Neden?Yapmamam için bir engel göremiyorum.”
Mika Yuu’nun dudaklarına yaklaştı.Onu öpeceği sırada,Yuu kafasını yana çevirdi.
“Ben…İstemiyorum..”
Mika şaşkınca Yuu’nun yüzüne baktı.
“T-tabii..Tamam..”
Mika mahcup olmuş bir şekilde geri çekildi ve gülümsemeye çalıştı.
“Sen istemiyorsan devam etmeyeceğim elbette…”
Yuu,Mika’nın zorla gülümsemeye çalışan yüzüne baktı.Kalbi paramparça olmuştu.
İstiyorum..Seni deli gibi özlüyorum…
Bunları diyemedi.Sadece içinden geçirmekle yetindi.
Mika ayağa kalktı ve Yuu’ya elini uzattı.
“O zaman..Yemek yemek ister misin..?”
Mika çekingen bir ifadeyle ona bakarken Yuu kaşlarını çattı.
“Bu saate kadar yemek yemedin mi?”
“Seni bekledim..Beraber yemek istedim..”
Yuu görebiliyordu.Mika’nın kalbini kırmıştı.Bu çekingen tavrının başka açıklaması olamazdı.
Yuu Mika’nın uzattığı eli tutmadı ve masaya ilerledi.
Mika havada kalan elini indirdi.Elini tutmayışı,kalbini kırmıştı.Yanağından bir damla yaş süzüldü.
Hayır Mika hayır..
Unutma,onu alttan almak zorundasın.
O zor zamanlar geçiriyor…
Yanağından süzülen yaşı sildi ve moralini bozmamaya çalıştı Mika.Sessizce Yuu’nun yanına ilerledi.
Yuu şaşkınca masaya baktı.Masa o kadar güzeldi ki,bu ona birbirlerine aşklarını itiraf ettikleri günü hatırlatıyordu.
“Özel bir yemek olsun istedim..Tıpkı o günkü gibi..”
Mika’nın tebessüm etmesi üzerine,Yuu aniden gözlerinin dolduğunu hissetti.
Hayır..
Şimdi olmaz…
Yuu kendini toparlamaya çalışarak yerine oturdu.Mika da karşısına geçti.Yuu bir süre önündeki yemeği inceledi ve kendini zorlayarak yemeğinden bir kaşık aldı.
“En sevdiklerinden..Beğendin mi?”
“Güzel olmuş..”
Yuu gözlerini kaçırırken Mika gülümseyerek ona baktı.
“O güne benziyor değil mi?Birbirimizi sevdiğimizi söylediğimiz güne..”
Yuu yutkunamadı.Bu sözlerin nereye varacağını biliyordu.Mika konuşmaya başladı.
“Sana yıllardan sonra ilk defa kalbimi açtığım zamandı…O kadar mutlu olmuştum ki senin de beni sevdiğini söylediğin zaman..”
Yuu yemek yiyemeyecek kadar kötü olduğunu hissetti.Kaşığı yerine bıraktı ve öylece durdu.
“Teşekkür ederim Yuu-chan.”
Yuu şaşkınlıkla Mika’ya baktı.
“Ne için?”
“Beni bırakmadığın için..Beni sevdiğin için..”
Bu cümleyle birlikte Yuu’nun gözleri doldu.Dolu dolu olan gözleriyle Mika’ya bakmamaya çalıştı.
Yapma..
İşimi zorlaştırıyorsun…
“Ben seni sevmekten korkmuştum..Sevdiğim insanı kaybetmekten çok korkmuştum.Bu yüzden seni sevdiğimi hiçbir zaman kabullenememiştim.Sana aşık olmamak için tek yolu senden kaçmak olarak görüyordum.”
Zor hazırladım kendimi buna..Nolur sus..
“Ama ne kadar kaçarsam kaçayım sensiz yapamadım.Sana aşık olmanın önüne geçemedim.Sen benim için çok özelsin, sensiz bir hayat düşünemiyorum..”
Yapma…Daha fazla konuşma..
“Biz birlikte çok güzeliz.Kalplerimizi birlikte tamamlıyoruz. Biz Mika ve Yuu’yuz.Birbirimiz için yaratılmışız.”
Ben..Dayanamıyorum..
“Sana olan aşkımı bastıramıyorum,her geçen gün daha fazla aşık oluyorum ve ben bunun önüne geçemiyorum..”
Yuu,ağzından kaçan hıçkırığa engel olamadı.
“Sen benim yarım kalan hayatımı tamamladın..Yıpranmış olan ruhumu yeniden onardın..Seni sevmeme izin verdin.. Bunun için sana minnetarım.!”
Mika Yuu’nun masanın üzerindeki elini tuttu.
“Ve ben de senin için bu anlamları taşıyorum.Beni ne kadar sevdiğini biliyorum.Son birkaç gündür kötü olduğunun farkındayım,bunu benimle paylaşmalısın.Her zaman senin yanında olacağımı biliyorsun.”
Mika’nın tekrar bu konuyu açmasıyla Yuu tedirginlikle ona baktı.
“Yetimhaneye gittin ve yaşadıklarını hatırladın.Anne ve babanın eksikliğini hissettin ve üzüntünü bana yansıtmamak için benden uzak durdun.Bunları anlayabiliyorum,seni anlatman için zorlamayacağım. Ne zaman iyi olursan o zaman paylaş benimle,olur mu?”
Bu sözlerle Yuu kaşlarını çattı.
Anne ve babamın eksikliği mi?
Bu yüzden mi üzüldüğümü düşünüyor?
“Ben sana hiç kimsenin eksikliğini hissettirmeyeceğime dair söz veriyorum.”
Yuu dudağını ısırdı.Bu sözleri duymaya dayanamıyordu.Mika gözlerinde büyük bir aşkla ona baktı.
“Sonsuza dek seninle olacağım sevgilim.”
Yuu’nun gözünden bir damla yaş düştü.Elleri tir tir titremeye başladı.Yuu aniden kötü olunca,Mika ondaki bu değişikliği fark etti.
“Yuu-chan..?”
Yuu kendini daha fazla tutamayacağını anladı ve gözyaşlarının akmaması için kendini sıkarak oturduğu yerden kalktı.
“Hey,nereye?!”
Yuu hızla Mika’nın yanından geçip giderken Mika ayağa kalkıp aniden Yuu’nun kolundan tuttu ve kendine çekti. Onun bu hareketiyle Yuu yalpalayarak Mika’ya doğru sendeledi ve hiç beklemedikleri bir anda yere düştüler.
Mika serçte kapadığı gözlerini açıp endişeyle altında duran Yuu’ya baktı.
“Yuu-chan,iyi mis-”
“Mika.”
Mika odayı hafifçe aydınlatan kırmızı mum ışığında,altında yatan Yuu’nun dolu dolu olan gözlerine baktı.
“..Hadi bitirelim..”
Mika,Yuu’nun söylediği cümleyle donakaldı.
Bitirmek?
Neyden bahsediyor?
“Ne?”
Sonra bir şey oldu.
Mika’nın kalbini söküp atacak sözcükler,Yuu’nun dudaklarından usulca döküldü.
“Ben ayrılmak istiyorum.”
🍁 🍁 🍁 🍁 🍁 🍁 🍁