Alde Lotus - Bölüm 18
Gecenin ilerleyen saatlerinde,Mika televizyonun karşısında oturuyordu.
Elinde Yuu’nun küçükken ona doğum gününde aldığı oyuncak ayı vardı.Ona sarılmış,dizlerini kendine çekmiş bir şekilde boş gözlerle televizyona bakıyordu.
Neredeyse 2 gündür Yuu’yu düşünmekten uyuyamamıştı.Hala çaresiz bir şekilde Yuu’dan haber almayı bekliyordu.
Yine ağlamak istedi.Ancak o kadar uzun süre ağlamıştı ki,artık gözlerinde akacak yaş kalmamıştı.
O sırada kapı çalındı.Mika gözlerini kapıya çevirdi.
Ferid mi.?
Belki de Crowley’dir..
Mika sessiz bir şekilde yerinden kalktı ve kapıya doğru ilerledi.
Kapıyı açtığında,gözleri ağlamaktan kan çanağına dönmüş bir Yuu görmeyi beklemiyordu.Mika,şok geçirmişcesine Yuu’ya baktı.
“Y-Yuu-chan.?”
Mika olanları idrak etmeye çalıştı.Günlerdir haber almayı beklediği Yuu şu an karşısında duruyordu. Şaşkınlıktan ağzı açılmış bir şekilde ona bakarken gerçek olup olmadığını çözmeye çalıştı.O gerçekten de Yuu’ydu.Mika bunu anladığı an heyecanla bağırdı.
“Yuu-chan.!”
Yuu Mika’yı görünce tekrar gözleri doldu.Mika Yuu’yu hemen içeri çekip ona kocaman sarıldı.Mika’nın onu sarmalamasıyla elini onun saçlarından geçirdi ve kafasını boynuna gömdü Yuu.Onun kokusunu içine çekti.Öyle ki, olan biten her şeyi bir anlığına unutmuş,sadece Mika’nın sarmaladığı kollarında bulduğu huzuru yaşıyordu.
Nasıl da özlemişti onu…
Yuu aniden dışarıdan gelen korna sesiyle Mika’dan hızla uzaklaştı.
Fujisaki oradaydı.Yuu’yu eve o bırakmıştı ve onları bu halde görmesi hiç iyi olmazdı.Arkasını döndü ve göz ucuyla siyah arabanın içindeki Fujisaki’ye baktı.Ciddi görünümünün altında yatan tehditi çok iyi biliyordu.
Yuu,ona dolu dolu olan gözleriyle sinirli bir şekilde baktı ve kapıyı sertçe çarpıp kapattı.
Gözleri ağrıyordu.Çok,çok fazla ağlamıştı.Kafasında binbir türlü düşünce dolaşıyordu.Kendini yatağa atmak ve duyduğu her şeyi unutmak istiyordu.Bu iki günü hafızasından silmek için her şeyini verirdi.Ve Mika hakkındaki gerçekleri hiç duymamış olmayı dilerdi.
“Nerelerdeydin sen Yuu-chan..?”
Gözlerini,ona endişeli gözlerle bakan Mika’ya dikti Yuu.
“Kaç gündür meraktan öldüm.!Polise bile gittik!Her yere baktım,her yerde aradım seni!Beni cidden çok korkuttun!”
Yuu gözlerini kaçırdı.
“Ben…”
Fujisaki denen herif beni kaçırdı ve taciz etti.Ardından senin bir katil olduğunu söyledi ve beni açık açık seninle tehdit etti.Üstelik her şey sen bu gerçeği benden sakladın diye oldu.Şimdi mutlu musun?
Mika’nın ona olan endişeli bakışlarını gören Yuu bu düşüncesine kızdı.
Hayır Yuu…Olayların doğruluğundan henüz emin değilsin.Fujisaki seninle yakınlaşmak için sana yalan söylüyor olabilir.Doğruluğundan emin olmadan kesin bir yargıya varamazsın..
Yuu göz ucuyla Mika’ya baktı.
Nasıl söyleyeceğim sana tüm bu yaşananları?
Elbette söyleyemem.Bunları ondan saklayacaksam Fujisaki’nin beni tutsak ettiğini de saklamak zorundayım.. Bunu ona açıklamak zorunda kalırsam çok kötü olur..Kendimi açıklayabileceğim hiçbir yön yok.
“Yorulmuş olmalısın.İçeri geçelim öncelikle olur mu?”
Bu sözle birlikte Yuu düşüncelerinden sıyrıldı.Mika Yuu’nun omuzlarından tutup onunla birlikte içeri ilerlerken koltuğu işaret etti.
“Dinlenmen lazım.Koltuğa geç tamam mı?Sana su getireceğim.”
Yuu onu isteksizce onaylarken içeri doğru yürüdü.Yavaşça koltuğa oturdu ve kollarını kendine sardı.
“Al bakalım.”
Mika’nın uzattığı suyu alan Yuu titreyen elleriyle suyu içmeye çalıştı.Mika ona yardımcı oldu ve su bittikten sonra bardağı bir kenara koydu.Ardından dizlerinin üstüne çöktü ve Yuu’nun ellerini tuttu.
“Kaç gündür nerelerde olduğunu anlatacak mısın?”
Yuu Mika’nın yüzüne baktı.Sakinliğini korumaya çalışıyordu,ancak endişesi onu içten içe kemiriyordu.Mika korkusunu kontrol altına almaya çalışıyordu.
“Ben..Yetimhaneye gittim..”
“Yetimhane mi?”
Mika’nın çatık kaşlarını gören Yuu,inanmadığını anlayınca kendini açıkladı.
“E-evet..Aniden çağırdılar..Aslında sürpriz yapmak istemişler ve bu da aceleye geldi..Böyle olunca da haber veremedim.Üzgünüm..”
Mika onu süzdü ve sordu.
“Bu kıyafetler nereden çıktı?Senin kıyafetlerin değiller.”
Bu sözler üzerine Yuu panik olurken,tedirginliğini belli etmeden konuşmaya çalıştı.
“A-ah..Üstüme limonata döküldü ve bende değiştirmek zorunda kaldım..Oradan birine ait.Yarın vermeye giderim.”
Yuu bunları söylerken öyle duygusuzdu ki,Mika’nın ona olan bakışlarını bile anlayamıyordu.
“Aniden ortadan kayboluyorsun ve iki gün boyunca eve gelmiyorsun.Geldikten sonra ise bana sadece yetimhaneye gittiğini söyleyip yalanlarla geçiştirerek benim buna inanmamı bekliyorsun öyle mi?”
“Yalan söylemiyorum..”
“Söylemiyor musun?”
Mika onun kazağını yukarı çekti ve iki kolunu da tutup sarılı bileklerini Yuu’ya gösterdi.
“Peki bu bileklerinin hali ne?”
Mika onun bileklerine baktı ve şüpheyle konuştu.
“İki bileğini de yaralaman mümkün değil.Bunu sana kim yaptı?”
“Kimse yapmadı..Cam kırıklarını toplarken yanlışıkla kestim ve sardırmak zorunda kaldım..”
Yuu’nun onu saçma nedenlerle geçiştirmesi Mika’yı öfkelendirmeye başlarken sinirle bağırdı.
“Kahretsin,neden benden gerçeği saklıyorsun?!”
Mika’nın ona bağırmasını beklemeyen Yuu aniden yerinden sıçrarken,Mika hızla onun ellerini tuttu.Mika’nın ellerinin titrediğini fark etti Yuu.
“Senin için endişeleniyorum,anladın mı?!Sen kötü olduğun için sana yansıtmamaya çalışıyordum ama beni yalanlarla geçiştirmen anlamsız!Kaç gündür yaptığım tek şey seni aramak oldu ve sen bana yalan söylüyorsun!”
Yuu’nun gözleri dolmaya başlarken,Mika sessizce konuştu.
“Kaçırıldın,değil mi?”
Yuu gözlerini kaçırdı.
“Hayır..Sana söylediğim gibi oldu..”
“Gerçeği söyle bana Yuu.”
Mika’nın baskısına daha fazla dayanamayan Yuu,ellerini onun ellerinden çekti ve ayağa kalktı.
“Çok yorgunum Mika.Gidip yatacağım.”
“Bana ne olduğunu söylemeden mi?”
Mika sinirle konuşacağı sırada Yuu aniden bağırdı.
“Bunu konuşmak istemiyorum!”
Mika kaşlarını çatarken onun elini tutmaya yeltendi.Ancak Yuu elini geri çekti.
“Rahat bırak beni!Gerçeği söylememe rağmen neden ısrar ediyorsun ki?!”
Yuu sinirle ona döndüğü sırada,Mika’nın gözlerinin dolduğunu gördü.Endişe ve siniri bir arada yaşıyordu,kendisinden böyle bir tepki beklemediğinin Yuu da farkındaydı.Fazla çıkıştığını anlayan Yuu sessizce mırıldandı.
“Seni endişelendirdiğim için özür dilerim..Bunları sonra konuşalım olur mu?”
Yuu yorgun bir şekilde ona haktı.
“Şu an sadece uyumak istiyorum..”
Mika kaşları çatık bir şekilde ona bakarken Yuu onu orada bıraktı ve odasına doğru yöneldi.
Yapamam…
Aklımda bu kadar düşünce varken Mika’yla yakınlaşamam..
Eğer Fujisaki’nin dedikleri doğruysa dikkatli davranmak zorundaydı.Fujisaki’nin karanlık yüzünü gören Yuu,onun Mika’ya zarar verebileceği ihtimalinden çok korkuyordu.
Bunu kabul ederse Mika’ya elini sürmeyeceğine dair Fujisaki’ye söz verdirmişti.Bunun garantisi yoktu. Fujisaki her an istediğini yapabilirdi.Ancak en güvenli yol buydu.Fujisaki Yuu’ya başka seçenek bırakmamıştı.
Ve Yuu Mika’yı korumak için her şeyi yapmaya hazırdı.Buna mecburdu.
🍂🍂🍂🍂
Yeni bir okul sabahı Yuu,telefonuna gelen bildirim sesiyle kafasını sıradan kaldırdı.Yorgun gözlerle telefonunu açtı ve ona gelen mesaja baktı.
[10.02.22 a.m]:
Çatıda bekliyorum seni. 🙂
-Fujisaki
Yuu gözlerini devirdi.
İşte başlıyoruz…
Bıkkın bir şekilde sıradan kalktı ve Fujisaki’nin yanına gitmek için sınıftan çıktı.
“Yuu-chan!”
Yuu arkasını dönüp ona seslenen Mika’ya baktı.Onu dünden beridir görmemişti.Okula ondan ayrı gelmişti ve hiç konuşmamışlardı.Kendisine kızgın olduğunu düşünüyordu Yuu.Çok özlemişti Mika’yı.
“Hey,nasılsın.?”
Yuu yanına gelen Mika’nın endişeli yüzüne bakarken, gözlerini kaçırdı aniden.
“İyiyim..”
“Ah..Dün doğru düzgün konuşamadık,değil mi?Sana fazla çıkıştığımın farkındayım,bunun için özür dilerim..Telafi etmeme izin verir misin?”
Mika gülerek ona baktı.
“Beraber yemek yiyelim mi?Bunları güzelce konuşup çözebiliriz!”
Bunu çok fazla istemesine rağmen Yuu onu reddetmek zorunda kaldı.
“Üzgünüm..Şu an işim var.Başka zamana..”
Mika’nın düşen yüzünü görünce,Yuu’nun kalbi paramparça oldu.
Seni üzdüğüm için kendimden nefret ediyorum…
Mika bozuntuya vermemeye çalıştı.
“T-tamam o zaman..Belki okul çıkışı bir şeyler yapabiliriz!Bir kafeye gitmek ister misin?Güzel pastalar yapan bir yer biliyorum!Senin en sevdiğinden!”
Mika’nın göz kırpmasıyla Yuu sessizce mırıldandı.
“Olabilir sanırım..”
“Güzel!Çok sevindim!O halde okul çıkışı kafeye gidiyoruz!”
“Evet..”
Mika mutlulukla gülümserken,Yuu’nun solgun görünen yüzüne baktı.
“Yuu-chan..İyi görünmüyorsun.Hasta mısın?”
Mika eliyle Yuu’nun yüzünü kavradı.
“Ayrıca dün beraber uyumadık..Seninle uyumaya o kadar alışmışım ki,yokluğun beni uyutmadı bile..”
Yuu ona masum bir şekilde bakarken,Mika Yuu’yu kendine çekip sarıldı.
“Beraber uyumadığımız için seni kontrol edemedim..İyi olduğundan emin olamadım..Çok huzursuz hissediyorum..”
Tabii ki de Yuu’nun ağzından laf almak için söylenen bir yalandı bu.Mika gece boyunca Yuu’nun başında durmuştu.Onu izlemekten ve endişe etmekten uyuyamamıştı.
Yuu Mika’yı yavaşça itti ve kollarından sıyrıldı.
“Endişelendiğin için teşekkür ederim.Çıkışta görüşürüz.”
Mika’nın bir şey demesine fırsat vermeden hızla orayı terk etti Yuu.Mika anlıyordu.Ters giden bir şeyler vardı.Yuu ona asla böyle davranmazdı.
Yuu için çok endişelenmişti ve bu sebeple istemeden ona çıkışmıştı.Yuu’nun ona yalan söylemesinin sebebini merak ediyordu.Ama Yuu dünden beri onunla konuşmaktan kaçıyordu.Mika ne olduğunu anlayamıyordu.
Belki de Ferid’den yardım alsam fena olmaz..Belki de onun bir fikri vardır…
Mika sıkıntıyla bir nefes verdi ve bahçeye gitmek için yavaşça merdivenlerden inmeye başladı.
🍂🍂🍂🍂
Ferid ve Crowley,çimenlere oturmuş sohbet ediyorlardı.Onların çimende oturduğunu gören Mika onlara doğru ilerledi.
“Selam çocuklar..”
Crowley ve Ferid Mika’nın onlara doğru geldiğini görünce gülümsediler.
“Hey Mika!Selam!”
Mika sessizce yanlarına oturdu.Mika’daki değişikliği fark eden Crowley ona merakla sordu.
“Sorun nedir dostum?İyi görünmüyorsun.”
“İyi değilim çünkü Yuu’nun hareketleri beni çok fazla endişelendiriyor..”
“Yuu mu?Gece eve geldiğini söylemiştin değil mi?Sorun ne o zaman?”
Ferid’in sorularıyla sıkıntıyla saçlarını karıştırdı Mika.
“O tuhaf davranıyor..Üstelik benimle konuşmaktan kaçıyor..”
“Tuhaf mı davranıyor?”
Mika ona merakla bakan Crowley’e döndü.
“Evet..Sanki benden kaçmaya çalışıyor gibi.Kötü görünüyor,ama sorduğum zaman iyi olduğunu söylüyor.”
“Senden neden kaçmaya çalışsın ki?”
“Bilmiyorum.Tuhaf olan da bu zaten.Bana haber bile vermeden ortadan kayboluyor ve geri döndüğünde de benimle konuşmuyor..Bu nasıl normal olabilir ki?”
“Belki de sana öyle geliyordur.Sadece canı sıkkındır ama üzülmemen için seninle bu konuyu konuşmak istemiyordur.”
Ferid’in sorusuyla Mika kaşlarını çatarak ona baktı.
“Yuu bu zamana kadar benden bir şey saklamadı.Bu şekilde davranmasının basit bir sebebi olmamalı.”
“Mika..Onun yetimhaneye gittiğini söylemiştin,değil mi?Belki de kötü anılarını hatırlamıştır ve bu da onu üzmüştür. Sonuçta o da ailesi tarafından terk edildi.Bunun altından kalkmak çok zor olsa gerek..”
“Bu mantıklı değil Ferid..Yetimhaneye gittiğini bile bilmiyoruz..Bana yalan söylediğini biliyorum,ancak neden yalan söyleme ihtiyacı duyduğunu bilmiyorum..”
“Eğer sana yalan söylüyorsa bu er geç ortaya çıkacaktır.Belli ki bir şey olmuş ve Yuu bunu söylemekten çekiniyor. Ama bu gerçeği söylemeyeceği anlamına gelmiyor.”
“Ya kaçırıldıysa ve bunu benden saklıyorsa.?”
“Yuu eve kendisi geldi ve polisler böyle bir olayın olduğuna dair kanıta rastlamadıklarını söylediler. Endişe edilecek bir şey yok.”
Crowley Ferid’i onayladı ve elini Mika’nın omzuna koydu.
“Dostum,ona biraz zaman ver ve alttan almaya çalış.Ona destek olman yeterli olacaktır.Ben Yuu’nun eskiye döneceğinden eminim.Bu olduktan sonra her şeyi sakin ve rahatça konuşabilirsiniz.”
“Ben de aynı fikirdeyim.Yuu bu,senden ne kadar uzak kalabilir ki zaten?”
Bir süre Crowley ve Ferid’in söylediklerini düşünen Mika, kendi kendine mırıldandı.
“Evet,haklı olabilirsiniz..”
Mika derin bir nefes verdi ve kendinden emin bir şekilde gülümsedi.
“Tamam o halde.Ona biraz zaman tanıyacağım ve bu süreçte yanında olup tam destek verdiğimden emin olacağım!”
“Evet,işte bu Mika!”
Üçü birbirine bakıp gülüştüler.Mika’nın biraz da olsa içi rahatlamıştı.
Evet..Kötü zamanlarını hatırlamış olabilir.Bu yüzden böyle davranıyor olmalı.Yoksa neden benden kaçmaya çalışsın ki?
O beni çok seviyor ne de olsa..
Bu düşünceyle Mika mutlu oldu ve içten içe güldü.
Ben de onu çok seviyorum..!
🍂🍂🍂🍂
Yuu,elindeki sıcak kahveyi dudaklarına götürüp üfledi.Göz ucuyla karşısında mutlu mutlu pastasını yiyen Mika’ya baktı.
Mika’yı izleyip düşüncelerini susturamadığı için kendi pastasını doğru düzgün yiyemiyordu.Okul çıkışı sözleştikleri üzere kafeye gelmişlerdi ve Yuu aklındakileri sormak için yanıp tutuşuyordu.
Mika’ya sormak istiyorum..
Gerçekleri bir an önce öğrenmek istiyorum…
Ama böyle bir şeyi ona nasıl sorabilirim ki?
Bilmiyorum..Çok zor..
Yuu’nun ona olan bakışlarını fark eden Mika,kafasını kaldırıp Yuu’ya baktı.
“Sorun nedir Yuu-chan?”
Yuu daldığını fark etmemişti.
“Ha?Ah,hiç..”
Bakışlarını önündeki pastaya indirirken Mika gülerek ona baktı.
“Beni çok mu özledin?”
Yuu tedirgince ona bakarken,Mika ellerini çenesinin altına koymuş bir şekilde tebessüm ederek onu izlemeye başladı.
“Ah,Yuu-chan..”
Mika yerinden kalktı ve yavaşça ona doğru eğilip Yuu’nun yüzünü kavradı.Dudaklarını dudaklarına değdirdi ve dilini hafifçe alt dudağında gezdirdi.Yuu nutku tutulmuş bir şekilde ona bakarken,Mika onun dudaklarına fısıldadı.
“Seni öpmeyi özledim..”
Mika gülümseyip geri çekildi ve Yuu’nun kıpkırmızı olmuş yüzüne baktı.
“N-neden böyle bir şey yaptın?!”
“Krema kalmıştı,seni öpmek için güzel bir bahane oldu.”
“Ama birileri görebilirdi..”
Yuu utançla elini dudağına götürdü ve yavaşça etrafına bakındı.
“Görsünler.Sevgilim değil misin?Yanlış olan ne?”
Yuu etrafına bakınırken tedirgin bir şekilde önüne döndü.
Evet,yanlış olan hiçbir şey yoktu tabii ki.
Fujisaki dışında hiçbir şey yoktu..
Mika bir yandan telefonuyla ilgilenip bir yandan pastasını yerken,Yuu boğazını temizledi ve derin bir nefes vererek aklındakini sormak için Mika’ya baktı.
“Mika.”
“Evet Yuu-chan?”
“Geçen gün babanın gönderdiği hediye için doğru düzgün teşekkür edemedik.Bence tekrar aramalıyız onları..”
Yuu dikkatle Mika’yı izledi.
Bir yerden başlamam lazım..Böyle olmayacak…
Bu soru karşısında Mika gözlerini telefondan çekip Yuu’ya dikti ve ciddiyetle ona baktı.
“Zaten aramamış mıydık?”
“Evet.Ama bence annene de teşekkür etmeliyiz.”
Yuu Mika’nın tepkilerini inceliyordu.Hafiften terlemeye başlamış olan alnı,al al olan yanakları ve dişlemiş olduğu dudağına baktı.Mika bunu sadece gerçekten gerildiği anlarda yapardı.
“Ah..Hayır..Buna gerek yok.Ben zaten aramıştım..”
“Ama ben kendim konuşmalıyım.Ayrıca Bayan Tepes ile tanışmayı gerçekten çok istiyorum.”
Mika ısrarla diretmeye devam etti.Panik olmuş yüzünü saklamaya çalıştı.Yuu’nun ciddiyeti,onu öldürüyordu.
“Şey..Ah..Onunla tanışmamalısın..Bir kere..Annem çok soğukkanlıdır..Çok ters biridir..Seni terslerse çok üzülürüm..Bu yüzden tanışmamanız en iyisi..”
Mika gülmeye çalıştı ve elini saçlarından geçirdi.Sorun yok dercesine tedirgin bir şekilde gülümsemesi,Yuu’nun şüphelerini doğru yönde tetikliyordu.
“Ama ben yine de-”
“Hadi gidelim artık,çok geç oldu.”
Yuu’nun sözünü kesen Mika sessizce oturduğu yerden kalktı ve yavaştan titremeye başlayan elini tutması için Yuu’ya uzattı.
Yuu anlamıştı.Mika’nın verdiği tepkiler normal değildi. Kesin olarak bilmediği bir şeyler vardı.
Ama bu henüz anlatılanın doğru olduğunu göstermez ki..
Belki ben kendim aramalıyımdır..Belki de Mika doğru söylüyordur…
Yuu Mika’nın doğru söylemediğini elbette biliyordu.Ancak ne olursa olsun,bunun doğruluğuna kesinlikle inanmak istemiyordu.
Yuu yavaşça Mika’nın elini tuttu ve oradan çıkıp eve doğru yola koyuldular.
🍂🍂🍂🍂
“Merhaba Saito-san!”
Yuu sevinçle konuştu.
“Evet,teşekkürler.Aslında sizden bir ricam olacaktı..”
Yuu yatağa oturmuş,telefonda Mika’nın babasıyla konuşuyordu.Mika bunun önüne geçiyorsa kendisi öğrenmek zorundaydı.
Yuu telefonla konuşurken Mika Yuu’nun odasına girdi.Telefonla konuştuğunu görünce şaşkınlıkla kaşlarını kaldırdı.
“Kiminle konuşuyorsun Yuu-chan?”
Mika merakla Yuu’nun yanına doğru yürüdü.Yuu ona ciddiyetle baktı ve telefona döndü.
“İzniniz olursa Bayan Tepes’le konuşmak istiyorum.”
Mika bu sözü duyduğu an telefonu bir hışımla Yuu’nun elinden aldı.Mika’nın bu ani hareketiyle şok geçiren Yuu sinirle ona baktı.
“Hey!Ne yapıyorsun sen Mika?!”
Mika telefonu kapattı ve masanın üzerine koyup sinirle ona döndü.
“Asıl sen ne yapıyorsun Yuu-chan?!Sana bunun gerekli olmadığını söyledim!Neden bu kadar ısrarcısın?!”
“Ben sadece onunla tanışmak istiyorum!”
“Onunla tanışmanı istemiyorum!”
Yuu olduğu yerden kalktı ve Mika’ya doğru yürüdü.
“Bunca yıldır hayatınızdayım ve bir kez olsun onunla tanışmama izin vermediniz!Her seferinde beni geçiştirdiniz ve bu yaptığınız çok anlamsız!”
“Bunca yıldır sorun etmediysen şimdi neden sorun ediyorsun o zaman?!”
Yuu sinirle ona bakan Mika’nın ellerini tuttu ve gözlerinin içine baktı.
“Çünkü sevdiğim insanın annesini tanımak istiyorum..Onun nasıl biri olduğu ve beni kıracak olması umurumda değil.Ama ben bile bunu bir sorun haline getirmemişken sen bunu büyütüyorsun.Neden bana engel oluyorsun.?”
Mika,Yuu’nun kendini zorladığını görebiliyordu.Ellerini tutmuştu,ancak bu sevgiden değildi.Daha çok bir cevap arıyor gibiydi.Yuu’nun ifadesizce onu izleyen gözlerine baktı.
“Ben sadece onunla tanışmanı istemiyorum.”
“Ben de bunun nedenini bilmek istiyorum.”
Mika’nın tepkisizliği üzerine,Yuu elleriyle onun yüzünü kavradı ve ciddiyetle baktı.
“Yoksa benden bir şey mi saklıyorsun?”
Yuu’nun sorusuyla Mika afalladı.Böyle bir soru duymayı beklemiyordu.Kendini geri çekti ve ona bağırdı.
“Tanrım..Sorunun ne senin?!!Neden bu kadar kafayı taktın ki?!”
Mika’nın bağırmasıyla Yuu sessiz kalarak bakışlarını yere indirdi.
Bu sessizlik üzerine Mika bir şey demeden sakinleşmeye çalıştı.Odanın çıkışına yöneldi ve arkasını dönüp Yuu’ya baktı.
“Lütfen.Lütfen bu meseleden uzak dur..Sadece bana güven ve daha fazla kurcalama…”
Yuu kaşlarını çatarken Mika’nın dolu dolu olan gözlerine baktı.Mika kapıyı çekip çıktı.
Yuu bir başına,Mika’nın arkasından bakakaldı.
🍂🍂🍂🍂
Gecenin ilerleyen saatlerinde,Yuu yatağında dönüp duruyordu.
Mika gittiğinden beri odaya geri dönmemişti.Saatlerdir Yuu’nun yanına uğramamıştı.Yuu yattığı yerden doğruldu ve merakla gözlerini kapıya dikti.
Uyumaya mı gitti acaba?
Benim yanıma gelmesini beklerdim..Bensiz mi uyuyacak bu gece?
Bu düşünce Yuu’yu huzursuz etmişti.Yataktan kalktı ve onun yanına gitmek için odasından çıktı.
Belki de çok fazla üstüne gitmişimdir…
Onu kırmak istemezdim..
Yuu Mika’nın odasına girdi.Ancak Mika odasında yoktu. Yuu kaşlarını çattı ve merakla aşağı kata indi.Onun evde olmaması Yuu’yu endişelendirmeye başlarken hızla kapıdan çıktı ve bahçeye yöneldi.
Mika’nın bahçede oturduğunu görünce rahat bir nefes verdi. Onun yanına gideceği sırada telefonla konuştuğunu gördü.
“Bilmiyorum baba.”
Yuu Mika’nın babasıyla konuştuğunu anlayınca yanına gitmek yerine olduğu yerde kalıp onu dinledi.Bu,olanları öğrenmek için eşsiz bir fırsattı.
“Hayır,öğrenmedi.”
Yuu konuşmaları net olarak duymak için ona biraz daha yaklaştı.
Kim neyi öğrenmedi?
Benden mi bahsediyor?
“Ona söylememem gerektiğini biliyorum.Eğer söylersem benden kesinlikle nefret eder.Sana olan nefretimin aynısını Yuu’dan görmeye niyetim yok,beni anlıyor musun?”
Yuu onu kaşları çatık bir şekilde dinlerken konuyu anlamaya çalışıyordu.Bu cümlelerle birlikte içindeki korku yavaşça büyüyordu.
“Bu olmayacak.Nereden esti aklına bilmiyorum..Daha önce annemle tanışmak için bu kadar diretmemişti.Bu sefer çok ısrarcı..Ama unutturacağım bu konuyu ona..”
Yuu korkuyla geriledi.Annesi hakkında konuşuyorlardı.
Doğru mu?
Mika onu öldürdü mü?
“Söz veriyorum baba…”
Yuu’nun Mika’nın söyledikleriyle kaçtığı gerçek,o an duyduklarıyla yüzüne bir tokat gibi çarptı.
“Yuu-chan annemi öldürdüğümü bilmeyecek.”
🍁🍁🍁🍁🍁🍁