Alde Lotus - Bölüm 17
“Evet,burası olmalı..”
Mika büyükçe bir evin önünde duruyordu.Elindeki kağıtta yazılı adrese baktı ve ardından zili çaldı.
Geldiği yer Fujisaki’nin eviydi.Adresini okuldan almıştı ve sabahın erken saatinde buraya gelmişti.Yuu’nun kaybolmasının ardından Fujisaki de ortalıkta gözükmemeye başlamıştı ve Mika bu işte Fujisaki’nin parmağı olabileceğinden şüpheleniyordu.Bu yüzden bunu teyit etmek en mantıklısıydı.
Kapının ardından gelen kilit sesinden sonra kapı açıldı. Fujisaki Mika’yı görmesiyle kaşlarını çattı.
“Mika?”
Mika çatık kaşlarıyla onu inceledi.Saçları dağınıktı ve sırtında kendine sardığı battaniye vardı.Elinde kahvesiyle birlikte şaşkınca Mika’ya bakan Fujisaki,gülümseyerek karşıladı onu.
“Hasta olduğumu duyup beni ziyarete mi geldin?Bu çok hoş.”
“Yuu nerede Fujisaki?”
“Yuu mu?”
Fujisaki merakla ona baktı.
“Neden Yuu’yu bana soruyorsun?”
“İki gündür ortada yok ve senin bu işte bir parmağın olduğunu biliyorum!”
Mika’nın sözleri üzerine dalga geçercesine güldü Fujisaki.
“Yuu seni terk etti diye acısını benden mi çıkarıyorsun?”
“Saçma sapan konuşma Fujisaki!Yuu nerede?!”
“Yuu’yu görmedim,nerede olduğu hakkında da bir fikrim yok.”
Fujisaki gülerek ona baktı.
“Onu kaçırdığımı falan mı düşünüyorsun?Yoksa çok mu fazla dizi izledin?”
Fujisaki kendini gösterdi ve yorgun gözlerle ona baktı.
“Gördüğün üzere hastayım ve evden çıkamıyorum.Bu haldeyken kalkıp Yuu’yu kaçıramam değil mi?”
“Onun burada olduğunu biliyorum!Masum ayağına yatma!”
Fujisaki derin bir nefes verdi ve kapıyı sonuna kadar açıp yana çekildi.
“Pekala,içeri geçmek ister misin?Etrafa dilediğin gibi bakabilirsin.”
Mika sinirle ona bakıp hızla içeri girdi.Fujisaki kapıyı kapattı ve onun peşinden ilerledi.
“Yukarıda bir kat daha var,orayı da inceleyebilirsin.”
Mika hızla etrafı kontrol ederken mutfağa ve o katta bakabileceği her yere baktı.Etrafı ararken Fujisaki ona seslendi.
“Kahve ister misin?”
Mika sinirle ona döndü.
“Benimle dalga mı geçiyorsun?”
“Karşılıklı oturup sohbet ederiz diye teklif etmiştim, istemiyorsan senin kararın.”
Mika gözlerini devirip hızla yukarı kata çıkarken,Fujisaki ıslık çalarak arkasından baktı.
Burası Fujisaki’nin ikinci eviydi ve okula kayıtlı olan ev adresi burasıydı.Fujisaki’den başka hiç kimse onun ikinci bir evi olduğunu bilmiyordu.Fujisaki Mika’nın geleceği haberini erkenden almıştı ve Yuu’yu tuttuğu evden ayrılarak bu eve gelmişti.Ortada olmamasının sorun yaratacağını bildiği için de hasta numarası yapmak en iyi seçenek gibi görünmüştü.
Fujisaki keyifle ıslık çalmaya devam ederken Mika hızla merdivenlerden aşağı indi.Fujisaki ona tek kaşını kaldırmış bir şekilde baktı.
“Ee?Yuu’yu bulabildin mi?”
Mika ona sinirli bir bakış atarken,Fujisaki omuz silkti.
“Sana söylemiştim.Benim bu işle bir alakam yok.”
Fujisaki güldü ve ona yaklaştı.
“Belki de Yuu senden sıkılmış ve seni terk etme kararı almıştır.Ben olsam çok kurcalamazdım.Kendi tercihi.”
Mika sinirle ona yürüdü.
“Benimle kafa mı buluyorsun sen?”
“Hiç de bile,sana sadece ihtimalleri söylüyorum.”
Fujisaki Mika’nın dibine geldi ve arada birkaç adım mesafe kalacak şekilde durdu.
“Bunca zamandır Yuu’ya bir pislik gibi davrandın.Neden Yuu’nun senden uzaklaşmasını tuhaf karşılıyorsun?Bu gayet olası.”
Mika ağzını açacağı sırada telefonuna gelen arama sesiyle sustu.Babasının aradığını görünce Fujisaki’den uzaklaştı.
“Seninle kavga etmek gibi boş bir zaman kaybı yaratmayacağım,Yuu’yu bulmak zorundayım.”
Mika kapıya geldi ve açmadan konuştu.
“Yuu’yu bulacağım ve sen hayatımızdan sonsuza dek çıkacaksın.”
“Yoksa beni de mi öldürürsün?”
Bu sözle birlikte Mika elini kapı kolundan çekerken kaşlarını çatarak ona baktı.Fujisaki gülerek konuştu.
“İlk seferinse sana yardım edebilirim.”
“Bunu yapmaktan korkacağımı mı düşünüyorsun?”
“Asla!Dışarıdan çok korkutucu görünüyorsun Mika!”
Fujisaki ellerini arkasında birleştirdi ve ima eder bir şekilde gülümsedi.
“Ama böylesine tehditkar davranışlar sergiliyor olman benden daha fazla tecrübeli olduğunu gösterir,yanılıyor muyum?”
Mika sessiz kaldı ve bir süre ona baktı.Ardından arkasını döndü.
“İğrenç şakalarını kendine sakla.Bir daha da yanımıza yaklaşma.”
Fujisaki içten içe ona gülerken Mika kapıyı çekip çıktı ve sinirli adımlarla oradan uzaklaştı.
🍂🍂🍂🍂
Sabahın erken saatlerinde,Yuu yorgunlukla gözlerini açtı.Üzerinde hissettiği yumuşak battaniye ile birlikte hafifçe doğruldu.
Evde miyim?
“M-Mika..!”
Yuu aniden yerinden kalkmaya çalıştı.Ancak bileklerine saplanan acıyla durmak zorunda kaldı.Oraya doğru baktığı zaman,her iki bileğinin de düzgünce pansumanlanmış olduğunu gördü.Tekrar yerine uzandı.
Doğru ya…Burası benim odam değil..
O zaman neredeyim ben?
Yuu anlamsız gözlerle üzerindeki beyaz tişörte baktı.
H-hangi ara değiştirdim kıyafetlerimi?!
Kahretsin,yanlış bir şey yapmamış olsa iyi eder.!
Yuu sinir ve tedirginlikle gözlerini kıyafetinden çekip etrafı incelemeye başladı.
Odaya sade renklerin hakim olduğu mobilyalar vardı.Bir çalışma masası,onun yanında bir koltuk ve yatağının yan tarafında 2 tane siyah puf gördü.Duvarlarda asılı olan resimler ve masanın üzerindeki çeşit çeşit bitkiler odayı renklendiriyordu.
İlk bulunduğum odadan tamamen farklı..
Neden buradayım ki ben.?
Yuu yavaşça yerinden kalktı.Duvardaki aynaya doğru ilerlerken oldukça yorgun ve bitkin hissettiğini fark etti.Aynanın karşısında kendini gördüğü zaman,kısa süreli bir şok geçirdi.
Gözaltları mosmordu.Saçları darmadağındı.Fujisaki’nin kötülükleri bir yana,ona iyi bakmaya çalışmasına rağmen zorluk çektiği her halinden anlaşılıyordu Yuu’nun.
Alnına yapışmış saçlarını yavaşça geriye itti Yuu.Sarılı bileğine bakarken,bileğinin aniden sızlamasıyla yüzünü buruşturdu.
Canım çok yanıyor..
Bir an önce Mika’ya gitmek istiyorum..
Bileğinin acısıyla gözünden bir damla yaş düşerken,elinin tersiyle yavaşça sildi.
Hayır..Ağlamanın sırası değil..
Buradan kaçmak için güçlü durmak zorundayım.. Eminim ki Mika da güçlü durmamı isterdi..
Yuu kendini toparladı ve odadan çıkmak için kapıya yöneldi.O sırada çalışma masasının hemen üstünde duran bir çerçeve gördü.Eline aldı ve fotoğrafa baktı.
Bu ben miyim?
Elinde duran fotoğraf çok eskilerden kalan bir fotoğrafa benziyordu.
Bu zamanları hatırlamıyorum bile..Kaç yaşındaydım?
5 mi?
Neden benim fotoğrafım burada duruyor?
Yanında duran çocuğa baktı.Ona oldukça yabancı gelmişti.
Onu tanımıyorum..Yetimhaneden biri mi acaba?
Yuu çerçeveden çıkardığı fotoğrafı cebine koydu ve kapıya yöneldi.Kapının açıldığını görünce şaşırdı.
İlginç,kapı kilitli değil.
Yuu önündeki merdivenlerden aşağı inerken,duvarlarda asılı duran tablolarda gezdirdi gözünü.
Özenle çizilmiş ve gerçek bir sanat ustalığı gerektiren tablolardı bunlar.Bu gibi daha niceleri etrafta asılı duruyordu.
Evin bu tarafı gerçekten çok güzel duruyor..
Normal bir ev gibi..
Merdivenleri bitirdi ve karşısında gördüğü mutfağa doğru ilerledi.Evdeki sessizlik dikkatini çekerken kaşlarını çattı.
Fujisaki nerede?
Yuu bunu düşünerek mutfağa girdi.Girer girmez özenle hazırlanmış güzel bir kahvaltı sofrasıyla karşılaştı.Oraya doğru ilerlerken masanın üzerinde bir not gördü.Eline aldı ve tezgaha yaslanıp notu açtı.
Günaydın Yuu!
Yapmam gereken bazı işler var.Bu yüzden erkenden çıkmam gerekiyor,akşama doğru geleceğim.Kahvaltın masanın üzerinde duruyor.Eğer beğenmezsen dolapta yeteri kadar seçenek var.Lütfen bu sefer yemeğini düzgünce yediğinden emin ol.Ayrıca kıyafetlerin kan olmuştu.Ben de sen uyurken çıkardım.Bana kızma olur mu?Yanlış bir şey yapmadığımdan emin olabilirsin.Ve eğer istersen duşu kullanabilirsin.Dolapta değiştirebilmen için bir sürü kıyafet var.Seni yalnız bırakmamak için erkenden gelmeye çalışacağım.Beni merak etme.Seni seviyorum.
-Fujisaki
Yuu göz devirerek elindeki kağıdı buruşturup bir kenara fırlattı.
Seni merak eden kim?
Hah,seviyormuş bir de.Komik.
Yuu,Fujisaki’nin hazırlamış olduğu masaya bir kez daha baktı.Gerçekten de her çeşitten vardı ve özenerek hazırlanmış güzel bir kahvaltı sofrasıydı.
Yuu yemek istemiyordu.Kaç gündür aç olmasına rağmen iştahı yoktu ve bunları yemek tehlikeli olabilirdi.Ancak bir iki lokma bir şeyler yemezse bayılacaktı.Ve bu olursa da buradan kaçması zor olurdu.O yüzden masaya yanaştı ve kendini bir iki parça çörek yemeye zorladı.
Eğer asıl niyeti beni öldürmek olsaydı bunu çoktan yapardı,ayrıca bana zarar verdikten sonra güzelce ilgilenip iyileştirme zahmetinde bulunmazdı.Bu da riski en aza indiriyor.Ve bunlar yemek için güvenilir görünüyorlar.
Yuu çörekten bir ısırık alırken,aniden aklına gelen düşünceyle çöreği bıraktı.
Eğer Fujisaki evde yoksa buradan kolayca kaçabilirim!
Yuu bu düşünceyle hızla mutfaktan çıktı ve heyecanla kapıya koştu.Kapı şifreliydi.Buna aldırmayıp kapının kolunu tuttu. Ancak kapıya elini attığı an,gelen elektrikli şokla yalpalayarak yere düştü.
“Aghh..!!”
Yuu yerinden doğruldu ve kapının üzerindeki yeni gördüğü notu okudu.
-Bu kadar kolay bir şekilde kaçmana izin vereceğimi düşünmedin değil mi?
“Ne?!Hadi ama!!”
Yuu yerinden kalktı ve evin diğer köşesinde gördüğü balkona doğru hızla ilerledi.Tekrardan gelen elektrikli şokla elini hızla çekti ve sendeleyip arkasındaki koltuğa düştü.Koltuğun tepesine yapıştırılmış olan nota baktı.
-Hala deniyor musun?
“Dalga mı geçiyorsun?!Beni durduramazsın!”
Yuu aldığı elektriklerden dolayı sersemlemiş bir şekilde ayağa kalkıp etrafına bakındı.Televizyonun karşısında duran pencereyi gördü.
Buna da aynı şeyi yapmış olmasının imkanı yok..
Yuu bu ihtimalle güldü ve pencereye doğru koştu. Parmaklıkları tuttuğu anda gelen elektrik akımıyla tüm vücudu titredi ve ayakta duramayıp yere düştü.O sırada tepesindeki alarmla birlikte üzerine aniden su damlaları yağmaya başladı.
“Bu da ne?!!Yangın bile çıkmamıştı!!Ne biçim ev burası?!!”
Yuu sırılsıklam olmuş bir vaziyette kenara çekilirken sinirle bağırdı.
“Böyle ev mi olur?!!”
Kenardaki komidine tutundu ve dizlerinin üzerine çöktü Yuu.O sırada komidinde gördüğü notu eline aldı.
-Benden kaçamazsın. 🙂
“Anladık be!”
Yuu sinirle bağırdı ve sırılsıklam olmuş üstüne baktı.
“Kahretsin!”
Yumruklarını yere vuran Yuu,sinirli bir şekilde söylene söylene kalktı yerinden.
“Kaçmaya çalışacağımı tahmin edip bu notları yapıştıracak kadar zekiysen neden adam kaçırmayla uğraşıyorsun ki?!”
Yuu aynadan sırılsıklam olmuş haline baktı ve öfkeyle saçlarını karıştırdı.
Bunları değiştirip duş almalıyım,biraz daha böyle durursam hasta olacağım kesin.
Her yerinden su damlayan Yuu sıkıntı ve öfkeyle merdivenlere yöneldi ve üst kata çıkmaya başladı.
🍂🍂🍂🍂
“Heey!Mika!”
Mika,çatıda uzanmış gökyüzünü izliyordu.Ona doğru gelen Crowley’e baktı ve tekrardan başını göğe çevirdi.
“Sabahtan beri seni arıyordum!”
Crowley Mika’nın yanına geldi.Onun bitkin olan ve uyku akan gözlerine bakınca kaşlarını çattı.
“Bu halin ne?Gece hiç uyumadın mı?”
Mika halsizlikle başını salladı.
“Uyuyamadım…”
“Yuu’dan hala haber yok mu?Polis sizi aramadı mı?”
“Sabah tekrar uğradım,ancak izine rastlamadıklarını söylediler.Aramaya devam ediyorlarmış..”
“Beklemekten başka yapacak bir şeyimiz yok mu?”
Mika umutsuz bir şekilde başını salladı ve eliyle yüzünü kapattı.Bütün gece hiç uyumayıp sadece Yuu’yu düşünmüştü.Onun nerede ve nasıl olduğunu çok merak ediyordu.Ağlamaktan ve uykusuzluktan bitkin düşmüştü.
Crowley yüzünü eğip Mika’ya baktı.Gözünden düşen yaşı görünce endişeyle sordu.
“Hey..İyi misin Mika.?”
Mika gözyaşlarını silmeye çalıştı ve yavaşça doğruldu.
“Kaybolalı iki gün oldu ve ona hala ulaşamadık.Hiçbir şey yapamıyoruz,elimiz kolumuz bağlı bir şekilde oturup öylece haber almayı bekliyoruz..”
Mika titreyen sesiyle birlikte konuştu.
“Yuu daha önce hiç böyle bir şey yapmamıştı.Kim neden Yuu’yu kaçırsın Crowley?Etrafımızda bunu yapabilecek kimse yok..”
“Yuu’nun peşinde dolanan çocuğun bu olayla ilgisi olabilir mi?”
“Fujisaki’den ben de şüphelenmiştim..Hala da şüpheleniyorum..”
Mika sıkıntılı bir şekilde elini saçlarından geçirdi.
“Ancak dün onu takip etmeye kalktığımda bir şekilde izini kaybettirdi.Bu sabah okuldan adres bilgilerini aldım ve onun evine gittim.Bu işle bir ilgisi olmadığını söyledi ve evi aramama rağmen Yuu’nun izine rastlayamadım..”
Crowley şaşkınlıkla kaşlarını kaldırdı.
“Anlayacağın onun evine bile gittim ancak Yuu’yu bir türlü bulamadım..”
“Nereye gitmiş olursa olsun,Yuu’yu bulacağız Mika.”
Zilin çalmasıyla birlikte Crowley Mika’ya kalkması için elini uzattı.
“Hadi,biraz daha sabret.Okuldan sonra yeniden aramaya çıkarız.Bu biraz rahatlamana yardımcı olur mu?”
Mika cevap vermedi.Crowley’in elini tutmadı ve kendi kalktı.
“Ben eve gidiyorum.”
“Emin misin?”
“Yuu eve dönebilir,bu yüzden okulda beklemektense evde beklemem en doğrusu.”
Crowley onu onaylarken Mika çatının çıkışına doğru yöneldi ve huzursuz bir şekilde oradan ayrıldı.
🍂🍂🍂🍂
“H-h-hapşu.!!”
Aynanın karşısında saçlarını kurutan Yuu aniden hapşırınca sersemledi.Burnunu çekti ve saçlarını kurutmaya devam etti.
Ah hayır..Hasta olmanın zamanı değil..
Hem de hiç değil..
Yuu soğuk almıştı ve soğuk algınlığı şimdiden etkisini göstermeye başlamıştı.Yorgun bir şekilde kurutma makinesini kapattı ve karışmış olan saçlarını eliyle düzeltip banyodan çıktı.
Eve gitmek istiyorum..
Yuu odadan ayrıldı.Etrafını incelerken koridorun sonunda duran oda dikkatini çekti.Adımlarını oraya yönlendirdi ve içeri girdi.
Oda baştan aşağı üzerine resim çizilmiş tuvallerle kaplıydı. Ancak bu resimler duvarda gördüğü tablolar gibi değildi. Çiçek ve manzaradan çok,kan ve dehşet içeren bu resimlere ürpererek baktı Yuu.Şaşkınlıkla odayı gezdi.
Bunların hepsini kendi mi yapıyor?
Bu resimler normal değil..Akıl sağlığı düzgün olan bir insan bunları yapmaz.
Cidden,bu adamın psikolojik sorunları var…
Yuu onca resim içerisinde kendi resimlerini de görünce gözlerini devirdi.
Bir dizi çekiminde falan mıyız?Neden tüm bu saçma şeyler beni buluyor?
Elini yavaşça tabloya dokundurdu Yuu.
Ne güzel yeteneğin var,git kendi kendine sakin sakin takıl işte.Ne işin var zincirle adam kaçırmayla..
Yuu daha fazla oyalanmadan odadan çıktı.Kaldığı odaya gidecekken,gözüne çarpan bir diğer odayla durdu.
O odaya hiç girmedim..Fujisaki’nin odası olabilir mi.?
Adımlarını o yöne çevirdi ve kapıyı açtı.
Evet,burası Fujisaki’nin odası olmalı..
Yuu içeri girdi.Kendi odasından farklı olarak bu odaya siyah ve koyu kırmızı tonları hakimdi.Oldukça sade olan bu odada Yuu ilerledi ve masanın üzerinde duran dosyaların yanına geldi.Dosyaların hemen yanında bir fotoğraf albümü vardı. Masanın yanına ilerledi ve albümü eline aldı.
“Yuichiro Ichinose..”
Adının yazılı olduğu bu albümü görünce Yuu kaşlarını çattı.
Sakın bana bu albümün benim fotoğraflarımı içerdiğini söyleme..
Yuu albümü açtığı an kendi fotoğraflarını görünce sinirle bağırdı.
“Bu adam tam bir psikopat!”
Albümün içerisinde,Yuu’nun küçüklükten itibaren olan bütün resimleri vardı.Her birinin altında tarih yazıyordu.
Bunları nereden buldu..
İlerleyen sayfalarda,Yuu’nun yaş aldığı fotoğraflar vardı.Fotoğrafların sonuna yaklaştıkça bu zamanlara ait fotoğrafları gördü.
Gizli gizli fotoğraflarımı mı çekiyormuş yani?Bu fotoğraflar nasıl çekildi?Nasıl fark etmedim?
Yuu’nun okuldaki fotoğraflarından dışarıda gezdiği zamanlara kadar her fotoğraf vardı.Bir fotoğraf daha gördü.Bu,çatıda kafasını Mika’nın dizlerine koymuş olduğu bir fotoğraftı.
Mika…
Kim bilir nasıl endişeleniyordur…Onu çok özledim..
Aklına o gün konuştukları konu geldi.
Biz bugün randevuya çıkacaktık!
“Kahretsin.!”
Buradan çıkar çıkmaz telafi edeceğim,söz veriyorum Mika..
Yuu’nun düşüncelerini bölen başka bir fotoğraf oldu.Başka bir küçüklük fotoğrafı vardı.Bu fotoğrafta 5 yaşındaydı ve yanında,Yuu’nun omzuna kolunu atmış yaşça büyük bir çocuk duruyordu.
Her yerde bu çocuk var..Bu kim?
Çocuğun kırmızı gözlerini inceledi Yuu.Aniden aklına dank eden düşünceyle bağırdı.
“B-bekle bir dakika,bu Fujisaki mi?!”
“Ne yapıyorsun Yuu?”
“W-waaahh..!”
Yuu kafasını omzunun üstünden çıkarmış olan Fujisaki’yi görünce panikle geriledi.
“Hey,kıyafetin yakışmış.Üzerine tam olmuş.”
Fujisaki Yuu’yu süzdü ve kaşlarını kaldırarak ona baktı.
“Niye benim odamdasın?”
“B-ben..Merak ettim sadece..”
“Peki merakını giderdin mi?”
Yuu olumsuz anlamda kafasını salladı.
“Bu ne anlama geliyor?”
Yuu albümü gösterdi.Ardından albümü açtı ve parmağıyla ikisinin olduğu fotoğrafı işaret etti.
“Bu sen misin?”
Fujisaki Yuu’ya yaklaştı.
“Evet.İkimiz uzun bir süredir birbirimizi tanıyoruz.”
“Ben seni tanımıyorum.”
“Ah,tanıyorsun.Sadece çok küçük olduğun için hatırlayamıyorsun.”
Fujisaki Yuu’nun çenesinden tuttu.
“Ayrıca…”
Onu öpmek için dudaklarına yaklaştı.
“Seni Mika’dan daha uzun süre ve daha iyi tanıyorum.Sana onun verdiğinden daha fazla değer veriyorum.Ve onun aksine ben seni kullanmadım,değil mi?”
Fujisaki Yuu’yu öpecekken,Yuu sinirle kendini geri çekti ve ondan uzaklaştı.
“Bak,bana bir daha bu şekilde yaklaşma!Beni Mika’dan daha uzun süre tanıyor olman umurumda bile değil. Zamanında Mika’yla bir şeyler yaşadık ama her şey geçmişte kaldı.Mika beni seviyor ve ben de onu seviyorum!”
Fujisaki ciddi bir ifadeyle Yuu’ya baktı.
“Hiç tanımadığın birini sevemezsin,sen sadece sevdiğini zannediyorsun.”
“Duygularımı benden daha iyi bilemezsin!Mika’yı yıllardır tanıyorum ben!”
“Ve ben de seni yıllardır tanıyorum.”
Yuu ciddiyetle ona baktı.
“Biz bu yıl tanıştık Fujisaki.”
Fujisaki’nin güldüğünü gören Yuu elindeki fotoğrafı kaldırdı.
“En azından bu fotoğrafı görene kadar ben öyle zannediyordum.”
“Çok tatlı bir fotoğraf,değil mi?”
Yuu umutsuzca başını salladı.
“Neden beni burada tutuyorsun?”
Etrafını gösterdi ve sinirle ona baktı.
“Bana Mika hakkında anlatacağın şeyler olduğunu söyledin ve şu an olduğum yere bak.Bu yaptığın çok alçakça bir hareket.”
“Mika hakkında anlatacaklarım olduğu doğru.Seni buraya getirmemin sebebi buydu.”
Fujisaki Yuu’ya doğru bir adım attı.
“Yıllarca seni kandırdılar ve sen bunu göremedin.Sana bir iyilik yapacağım ve onların tüm oyununu bozacağım.”
“Mika beni kandırmaz.”
“Gerçekleri duyduğun zaman da bu şekilde düşünebilecek misin merak ediyorum.”
“Ne gerçeğinden bahsediyorsun sen?”
“Mika’yı tanımadığını söylüyorum.Sana her şeyi anlatmamı ister misin?Mika’dan nefret edeceksin..”
“Böyle bir şey asla olmayacak!”
“Gel,otur ve beni dinle sadece.”
Fujisaki yatağa oturdu ve Yuu’ya yanına oturması için işaret verdi.
“Seni sonsuza kadar yanımda esir tutmayacağım.Beni dinle ve seni serbest bırakayım.”
Yuu,onun hiçbir lafına inanmıyordu.Ancak daha fazla burada kalmak da istemiyordu.Bu yüzden istemeye istemeye Fujisaki’nin yanına oturdu.
“Öncelikle kim olduğumu bilmek ister misin?”
Yuu sessizce kafasını salladı.
“Pekala.Biz aynı yetimhanede büyüdük.Bunu zaten anladığını varsayıyorum.”
“Evet..”
“Seninle hep ben ilgilenirdim.Sürekli yanında olan kişi sadece bendim.”
“Ben bunları hatırlamıyorum.”
“Hatırlamaman normal.Çünkü çok küçüktün.”
Fujisaki derin bir nefes aldı ve anlatmaya başladı.
“Baban seni yetimhaneye getirdiği zaman sen 3 yaşındaydın. Seni ilk gördüğüm zaman ben de 8 yaşındaydım.”
“Pedofili misin?”
Yuu’nun yarı ciddiyet ve yarı dalgayla sorduğu soru üzerine, Fujisaki kahkaha attı.
“Seninle tanışmamızdan bahsediyorum Yuu.Sana aşık olduğum zamandan değil.İkimiz de çocuktuk,böyle bir durum hiçbir zaman söz konusu olmadı.”
Yuu gözlerini devirdi.
Küçüklükten belliymiş hayatımın kayacağı..
“Bekle bir dakika.”
Yuu Fujisaki’ye durması için elini kaldırdı ve çatık kaşlarıyla baktı ona.
“Aramızda 5 yaş varsa nasıl benim gibi lise son oluyorsun?”
“Hey,sana yakınlaşmam gerekiyordu!Bu o kadar da zor olmadı!”
Yuu ona iğrenerek bakarken,Fujisaki devam etti.
“Baban beni tanıyordu ve ben de yetimhanenin büyüklerinden biriydim.Bu yüzden seni bana emanet etti ve ben de seve seve kabul ettim.”
Yuu büyük bir dikkatle onu dinlemeye başladı. Söylediklerine inanmıyor bile olsa,anlattıkları gerçekten dikkatini çekiyordu.
“Sen bilmiyordun,ama ben sürekli babana senin durumunu haber ediyordum.Bu yıllarca böyle sürdü.”
Yuu’nun yüreği burkuldu.
Babam..
Hiç görmediğim bir adama babam demek saçma değil mi?
“Beni istemeyen birine neden benim durumumu haber ediyordun,ne gerek vardı ki..?”
“Ah,işler sandığın gibi değil.O konulara hiç girmeyeceğim.Şu anlık bilmen gerektiğini düşünmüyorum.”
“Beni istemeyen biri hakkında bir şeyler bilmek istemiyorum zaten.”
“Evet..Böyle düşünmen daha iyi olabilir.”
Yuu bakışlarını yere indirirken,aklına gelen soruyla ona baktı.
“Babamla olan bağlantın neydi?”
“Baban için çalışıyordum.Onun istekleri doğrultusunda hareket ediyordum.”
Yuu kaşlarını çattı.
“Nasıl?”
“Sen 5 yaşına gelene kadar seninle beraberdim.O zamanlar henüz 10 yaşında olduğum için sana olan duygularımı yeni yeni keşfediyordum.Sana çok bağlıydım.Ben büyüdükçe duygularım anlam kazanmaya ve sana olan bağlılığım aşka dönüşmeye başladı.Sana aşık olduğumu fark ettiğim zaman çoktan büyümüştüm.”
Fujisaki gülümsedi.Yuu onu incelerken,Fujisaki’nin gülümsemesi yavaş yavaş solmaya başladı.
“Sana ne kadar bağlı olduğumu gören baban beni yanına aldı.İstememiştim.Senden ayrılmak istemiyordum.Ancak benim düşüncelerimi umursamadı..Sana olan duygularımı fark edince bu yönden beni kullanmaya çalıştı..”
O zamanları hatırlayan Fujisaki,sessizce mırıldandı.
“Ve beni kullanmaya çalışan tek kişi o değildi..”
“Başka bir kişi daha mı vardı?”
Yuu’nun sorusuyla Fujisaki gözlerini kaçırdı.
“Bunu söylemek istemiyorum..”
Yuu merakla ona bakarken Fujisaki derin bir nefes verdi.
“Her neyse,devam edeyim.”
Fujisaki ona baktı ve devam etti.
“Yetimhaneden ayrılmam ve babanın yanına gitmem gerekiyordu.Babanın yanında,beni yetiştiren kişi de bunu yapmamı zorunlu kılmıştı.Söz konusu sendin.Ben de sesimi çıkarmadan kabul etmek ve onun beni kullanmasına izin vermek zorunda kaldım.Tekrardan kavuşacağımızı bilerek senin için yaşadım.”
Fujisaki geçmişi hatırlayınca kısa bir süre duraksadı.Ortak olan geçmişleri,Fujisaki’nin bile canını yakıyordu.
“Sana babanın nasıl biri olduğundan ve işlerinden bahsetmeyeceğim.Ama şunu söyleyebilirim.Beni bir dönemden sonra yetiştiren ve büyüten kişi o..Senden ayrıldığımdan beri sana uzaktan göz kulak oluyordum.Seni sürekli izliyordum.Büyüyüşünü izlediğim her an içim kıpır kıpır oluyordu.Büyüdükçe çok güzel bir çocuk oluyordun.”
Fujisaki’nin gülümsemesi üzerine,Yuu ona dik dik bakmaya başladı.
“Sapıksın.Psikopatsın.Ayrıca tacizcisin.Seni şikayet edeceğim.”
“Hahah!Güzel şakaydı Yuu!”
“Ben şaka yapmıyorum.”
Fujisaki’nin gülümsemesi,geçmişi anlatmaya devam edince yavaşça solmaya başladı.
“Ancak bir gün,baban bana bu işi bırakmamı söyledi.İşte o zaman anladım yıllarca kandırıldığımı..Ve bana asla kabul edemeyeceğim bir teklif yaptı.”
Fujisaki’nin gülümsemesi solarken,Yuu’nun yüreğine anlamsız bir korku düştü.
“Tüm her şeyi kendisi için yaptığını anladım.Ben de onun için çalışmayı bıraktım.Çünkü seni seviyordum.Sana zararı olacak hiçbir şeyi kabul edemezdim.Sana zarar vereceğini düşündüğüm herkesi senden uzak tuttum.Yoluma çıkıp bana engel olan tüm insanlardan vazgeçtim.”
Yuu,tarif edemediği bir şaşkınlıkla onu dinliyordu.
“Bekle bir dakika..Tüm bunlar babam yüzünden mi oldu?”
“Aynen öyle.Gördüğün resimler de seni şu zamana kadar bırakmadığımın kanıtı.Çocukluğumuzdan beri beraberiz.Ve beraber olmaya devam etmeliyiz.”
Fujisaki Yuu’ya uzandı ve ellerini tuttu.Büyük bir tebessümle ona baktı.
“Biz birbirimize aitiz Yuu..”
Yuu sinir ve tedirginlikle,ondan mutluluk içinde cevap bekleyen bakışlarla bakan Fujisaki’ye baktı.Fujisaki’nin ellerindeki ellerini inceledi bir süre.
“Bu yaptıkların,bana olan davranışlarının önüne geçmiyor.”
Fujisaki kaşlarını çatarken,Yuu olumsuz anlamda kafasını salladı.
“Saygı bile duyamayacağım türden bir duygu bu.Bana çok kötü davrandın.Bu sevgi değil.Seninki takıntılık,belki de sadece sevdiğini zannediyorsundur.”
Yuu,yavaşça elini ayırdı ellerinden.
“Ben Mika’yı seviyorum.Ne olursa olsun,seninle asla olamam.”
Fujisaki ondan böyle sözler beklemiyordu.Öfkeyle ona baktı.
“Ben sana aşığım Yuu!Şu zamana kadar senin için yaşadım! Sana olan hislerim sayesinde bu zamana kadar yaşamayı başardım!”
“Herkes yaşamakta zorlanır.”
“Anlamıyorsun..Ben yaşamak için doğmadım!Benim çoktan ölmüş olmam gerekiyordu!Ama sen varken ölüm gibi bir seçeneği göze alamadım!Senin için ona ihanet ettim ben!”
Yuu kaşlarını çattı.
Neyden bahsediyor bu?
Kime ihanet etti?
O adama mı?
Başka birine mi yoksa?
“Geçmişimiz çok özel Yuu..Bunca şeyden sonra hiçbir şey yaşanmamış gibi davranamazsın.!”
“Geçmişi hatırlamıyorum ve yaşananlar da umurumda değil!”
Fujisaki,Yuu’nun kollarından tutup sarstı onu.
“Senin için o kadar şey yapmışken nasıl hala onu isteyebilirsin?!Seni en çok ben hak ediyorum!O seninle oynadı Yuu!”
Yuu sakin kalmaya çalıştı.Ancak Fujisaki onun sınırlarını zorluyordu.
“Bak.Her şey geçmişte kaldı,tamam mı?!Biz Mika’yla birbirimizi seviyoruz ve önemli olan da bu!”
Fujisaki Yuu’yu omuzlarından tutup yatağa bastırdı.
“Senden sadece benimle olmanı istiyorum Yuu,seni çok mutlu edebilirim!Bana bir şans ver!”
“Sen delirmişsin!Bırak beni Fujisaki!!”
“Seninle çok mutlu olacağız!”
“Ben Mika’yı seviyorum!”
“Mika’nın nasıl biri olduğundan haberin bile yok!”
“Mika’nın nasıl biri olduğu umurumda değil!”
Yuu Fujisaki’nin altından kaçmak için debelenip sinirle bağırırken,onun söylediği sözlerle aniden çırpınmayı bıraktı.
“Seni bir katilin eline bırakmayacağım!”
Bu sözlerle ikisi arasında derin bir sessizlik oluşurken,Yuu dediğini idrak edemez bir şekilde mırıldandı.
“Ne.?”
“Beni duydun Yuu.”
“Ne saçmalıyorsun sen Fujisaki?!”
Fujisaki güldü ve Yuu’nun üzerinden kalkarak yanına oturdu.Ardından ona sinirle bakan Yuu’ya döndü.
“Mika bir katil.”
Fujisaki’nin aynı sözleri söylemesiyle Yuu aniden doğruldu ve onun iki yakasından tutup öfkeyle bağırdı.
“Söylediklerini geri al hemen!Mika senin gibi iğrenç bir canavar değil!Nasıl böyle bir iftira atarsın?!!”
“Ben ciddiyim,asıl canavar Mika.”
Şok geçirmişcesine ona baktı Yuu.
“Ve senden sakladığı çok fazla şey var.Böyle bir şeytanın yanında durmak sana sadece zarar verecek.”
“Kes sesini!”
“Gerçekleri duymak acıtıyor mu?”
“Kes sesini dedim!”
“Gerçek her zaman acıtır.Ama olan bir şeyi tersine çeviremezsin.Bu yüzden Mika’dan hemen uzaklaşmalı ve—”
Yüzüne yediği yumrukla kafası yana savrulan Fujisaki,sesini kesmek zorunda kaldı.
“Eğer Mika hakkında tek kelime daha edersen seni öldürürüm!Duydun mu?!!Seni öldürürüm!!”
Fujisaki’nin bu denli iftira atıyor olması,Yuu’yu gerçekten öfkelendiriyordu.
“Onu benden uzaklaştırmak için seçtiğin yol bu mu?Cidden mi?Katil demek,bu saçmalığa inanacağımı mı düşündün?!!”
“Mika’nın annesinin olmadığını biliyor muydun?”
Yuu sinirle ona baktı.
Ne alaka şimdi annesi?!
Neyden bahsediyor bu?!
“Hayır var!Mika’nın annesi yaşıyor!”
“Mika’nın annesi öldü.Mika onu öldürdü.”
Yuu şok olmuşcasına baktı ona.
“Sana inanmıyorum!”
“Ama inanmalısın.Çünkü bunlar doğrular.”
Fujisaki ona göz ucuyla baktı ve zafer kazanmışcasına gülümsedi.Yuu nutku tutulmuş bir şekilde ona bakarken öfkeyle konuştu.
“Ha-hayır.!Bayan Tepes,Saito-san ile birlikte yurt dışında yaşıyor!”
“Ah..Sana bu yalanı söylediler demek.Ve sen de inandın mı?”
“Yalan değil!Mika bana yalan söylemez..!”
“Pekala,Mika’nın annesiyle en son ne zaman konuştun?”
Yuu,Fujisaki’nin bu söylediğine sessiz kaldı.
“Hiç..Değil mi?”
Sessizce kafasını salladı Yuu.
“Çünkü o çoktan öldü.Mika küçük bir çocukken onu öldürdü.”
Yuu inanmıyordu.Mika’nın küçük bir çocukken böyle bir şey yapmış olmasına imkan yoktu.Eğer böyle bir olay yaşanacak olsaydı,babası Mika’ya engel olurdu.Yuu Mika’nın ne denli sıkı denetimli bir çocukluk geçirdiğini biliyordu.Böyle bir şey mümkün değildi.
“Sana tüm gerçekleri anlattım.Hala bana inanmamayı seçiyorsan kendin de küçük bir araştırma yapabilirsin.”
Anlamsız gözlerle ona baktı Yuu.
“Ama seni temin ederim,söylediklerimde en ufak bir yalan yok.”
İnanmak istemiyordu Yuu.Bu ihtimal ona çok imkansız geliyordu.Ama Mika’nın annesiyle hiçbir zaman konuşmamıştı.Ve Mika annesi hakkında hiç konuşmazdı.Aklına gelen ayrıntılarla şüphelendi.
Hayır Yuu!Kendine gel..Mika’dan şüphelenemezsin!
Bu doğru olamaz…Mika katil olamaz..!
Bu doğru olsa bile hiçbir şey değişmeyecek,neden bu kadar düşünüyorsun?!
“Biliyorsun…”
Fujisaki,muzipçe gülümseyerek Yuu’ya baktı.
“Elimde Mika’yı içeri attırmaya yetecek kadar delilim var..”
Yuu,Fujisaki’nin ne demeye çalıştığını anlayınca gözleri kocaman açıldı.
“Böyle bir şey yapamazsın!”
“Ah evet..Yaparım.Ama bu biraz sana bağlı.Eğer ki dediklerimi yaparsan bunu biraz düşünebilirim..”
Fujisaki ona göz kırpınca Yuu sinirle bağırdı.
“Sen beni tehdit mi ediyorsun?!”
“Kalbimi kırıyorsun ama..Biz ona tehdit değil de,seni korumaya çalışmak diyelim.”
“Saçmalama!Dediklerini asla yapmayacağım!”
Fujisaki,Yuu’nun saçlarını okşadı.
“Sevgili Mikaela’nı korumak istemiyor musun.?”
Yuu,Fujisaki’nin kararmış koyu kırmızı gözlerine baktı.O çok ciddiydi.Eğer dedikleri doğruysa gerçekten de Mika’yı polise söyleyebilirdi.
Bu olay eskiye dayanıyordu ve Yuu polisin küçük bir çocuğun yaptıkları yüzünden onu içeri atarlar mıydı bilmiyordu.Mika’ya zarar gelebilir,Saito hapse atılabilirdi. Mika’nın canı yanabilirdi.Bu ihtimalleri düşünmek istemedi Yuu.Ve Fujisaki’nin ne kadar tehlikeli bir insan olduğunu o an anladı.Çaresiz bir şekilde ona baktı.
Elim kolum bağlı mı şimdi..?
Onun Mika’ya zarar vermesini engellemenin başka bir yolu yok mu.?
İyi düşün,iyi düşün.
Onunla anlaşma yapabilirim,Mika’ya zarar vermemesini garantileyebilirim.Kısa zaman içinde onun en ufak bir açığını yakalamaktan başka bir çarem yok..
Ona katlanmak mı zorundayım..?
Fujisaki ona keyifle gülerken,Yuu öfkeyle ona baktı.
Deli bir psikopattan daha azını bekleyemezdim…
“Evet Yuu,şimdi söyleyeceklerimi iyi dinle.Dediklerimi yaparsan seninle çok iyi anlaşacağız.Söz veriyorum!”
“Senden iğreniyorum.”
“Ama ben seni çok seviyorum!”
“Ne istiyorsun Fujisaki?”
Fujisaki güldü ve Yuu’nun kulağına doğru eğildi.
Söyledikleriyle Yuu’nun gözleri kocaman açılırken,aniden gözlerinin dolduğunu hissetti.
Hayır…
Fujisaki,geri çekilip ayağa kalktı ve göz kırptı Yuu’ya.
“Evet.Sanırım ne yapman gerektiğini artık anlamışsındır..”
Yavaş adımlarla kapıya yönelirken,karamsar ve gözleri dolu dolu olan Yuu’yu arkasında bırakarak odadan çıkıp gitti.
🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁