Alde Lotus - Bölüm 15
Fujisaki’nin Yuu’yu öpmesinin üzerinden birkaç gün geçmişti.
Fujisaki gördüğü her yerde Yuu’yla konuşmaya çalışıyordu.Fakat Yuu ondan kaçıyordu.Yaptıklarından sonra onunla konuşması mümkün değildi.
Yeni bir okul sabahı,Yuu Mika’nın yanına gitmek için heyecanla sınıftan çıkıyordu.Koridorda köşeyi döndüğü an arkadaşıyla konuşan Fujisaki’yi gördü.Fujisaki Yuu’yu görünce ona seslendi.
“Yuu!”
Yuu Fujisaki’yi görünce geriledi ve hızla arkasını döndü.Ancak oradan uzaklaşacağı sırada Fujisaki aniden Yuu’nun kolundan tuttu.
“Bekle Yuu!Sadece konuşmak istiyorum!”
“Sana söyleyecek hiçbir şeyim yok!”
Yuu bir hışımla kolunu çekip ondan kurtardı ve koşarak oradan uzaklaştı.Sinir ve hayal kırıklığı içerisinde arkasından bakan Fujisaki,sıkıntıyla elini saçlarına götürdü.
Sanırım o gün onu öperek hata yaptım..
🍂🍂🍂🍂
Yuu ve Mika,çatıda oturmuş sohbet ediyorlardı.
Mika Yuu’nun dizine yatmış,Yuu da sırtını duvara yaslamış bir şekilde kahvesini içiyordu.
“Burada olmak sinirimi bozuyor.Bana o günü hatırlatıyor.”
Yuu elini Mika’nın sarı saçlarına götürürken ona baktı.
“Hey,eğer istiyorsan başka bir yere gidebiliriz.”
Yuu Mika’nın saçlarını okşarken,Mika mayışmış bir şekilde mırıldandı.
“Şu an istediğim tek şey açık havada dizlerinde uzanmak.Bu yüzden o günü düşünmemeye çalışacağım.”
“Evet,bu çok daha iyi.”
Yuu gülerek kahvesini içti.O sırada Mika konuşmaya devam ederken,Yuu aniden gelen mesaj sesiyle telefonunu çıkardı.
Bilinmeyen bir numara?
[12.05.30 p.m]:
Sana kendimi açıklamam için fırsat vermelisin.Bu şekilde nereye kadar kaçmayı düşünüyorsun?
-xx xxx xxx xx
Yuu bunun Fujisaki olduğunu anlamıştı.
Numaramı nereden buldu?
“Hey,Yuu-chan!Dinliyor musun?!”
Mika kaşlarını çatarak ona bakarken,Yuu panikle telefonunu arkasına koydu.
“A-ah.!Özür dilerim..Ne diyordun Mika?”
“O çocuk seni hala rahatsız ediyor mu diye sordum.”
Mika’nın sinirle sorduğu soru üzerine Yuu gerginlik yaratmaya gerek olmadığını düşündü ve başını olumsuz anlamda salladı.
“Hayır etmiyor.”
Yuu ona gülümsedi ve mesajı görmezden gelerek telefonu cebine soktu.
“Yuu-chan.”
“Evet Mika?”
“Benimle randevuya çıkmak ister misin?”
Bu soru üzerine Yuu’nun yanakları kızardı.
“Randevu mu.?”
“Evet!”
Mika doğrulup üzgün bir şekilde Yuu’ya baktı.
“Olmaz mı?”
“Olur!Çok güzel olur hem de!”
Yuu Mika’nın dudaklarına bir öpücük kondurdu ve heyecanla ona baktı.
“İlk randevumuz çok güzel olacak!”
Mika elini çenesine koydu ve düşündü.
“O zaman..Perşembe gününe ne dersin?”
“2 gün sonra demek..Bana uyar!”
Yuu’nun heyecanı üzerine Mika Yuu’nun elini tuttu.
“Nereye gitmek istersin peki Yuu-chan?”
“Senin olduğun her yer benim için uygun.”
Yuu gülerek cevaplayınca,Mika ciddi bir tavırla düşündü.
“Hmm..Bunu düşünmemiz lazım.İlk randevu için çok güzel bir yere gitmeliyiz!Çok özel bir gün olmalı!”
Mika heyecanla o gün hakkında planlar yapmaya başlarken,Yuu onun ne kadar sevimli olduğunu ve onu ne kadar sevdiğini düşünmeden edemedi.
Birbirlerini çok seviyorlardı ve bu hep böyle kalacaktı.
Olması gereken tek şey buydu.
🍂🍂🍂🍂
Yuu,son dersin bitmesiyle sınıftan çıktı.
Koridorda ilerlerken telefonuna gelen mesajla gülümsedi. Mika onu her zamanki yerde bekliyordu.
Yuu büyük bir mutlulukla dolabına yöneldi ve kitaplarını yerleştirdi.O sırada dolabının içindeki fotoğrafa gözü çarptı.Mika’yla olan küçüklük fotoğrafını eline alırken,parmağını fotoğrafta gezdirdi ve çekildikleri günü anımsadı.
Bu fotoğrafı çekildiğimiz gün Mika fotoğraf çekilmek istememişti.Çekildiğimiz zaman da bende kalsın diye ağlamıştı.Hatta beraber hiç fotoğrafımız yok diye ortalığı birbirine katmıştı.
Şöyle bir düşününce,bana karşı hırçın olmasına rağmen sevdiğini az çok belli ediyormuş zaten.
Tanrım,nasıl da göremedim bu gerçeği…
Telefonuna gelen aramayla birlikte düşüncelerinden sıyrılan Yuu,acele etmesi gerektiğini anladı.Eskileri yad etmeyi bir kenara bırakarak defterlerini düzeltip dolabın kapağını kapattı.
“Selam!”
Dolap kapağının arkasından aniden çıkan Fujisaki’yi görünce,Yuu korkuyla geriye doğru sendeledi.
“H-hey!”
“Korkuttum mu seni?”
Yuu ona umursamaz bir bakış attı ve gitmek için çıkışa yöneldi.Ancak Fujisaki onu dolapla kendi arasına aldı.Elini dolaba yaslayıp Yuu’ya yaklaştı.Fujisaki’nin yaptığı hareketle Yuu’nun gözleri kocaman açıldı.
“Ne yapıyorsun sen?!!”
“Benden kaçmanı istemiyorum Yuu.Ben sadece seni seviyorum,kötü biri değilim.”
“Beni zorla öptün!”
“O an yaptıklarım bir hataydı,kabul ediyorum.Ancak bunu bu kadar sorun etmen anlamsız.”
“Anlamsız mı?Gerçekten hala bunu söyleyebiliyor musun?!”
“Bu senin için neden sorun olsun ki?Sonuçta Mika’yla da öpüşmediniz mi?”
Fujisaki’nin söylediğiyle birlikte Yuu kütüphanedeki günü hatırlayınca kaşlarını çatarak ona baktı.
“Bu seni ilgilendirmiyor.”
“Ah,evet ilgilendiriyor.Ama itiraf etmem gerekirse sadece kütüphanedeki tatlı kaçamağınızı görmedim.Bunu sürekli yaptığınızı biliyorum.”
Fujisaki Yuu’ya göz kırptığında,Yuu şüpheyle ona baktı.
“Nereden biliyorsun?”
Yuu’nun ters bir şekilde bakması üzerine,Fujisaki geri çekilip gülümsedi.
“Bu da benim küçük sırrım olsun.”
Yuu ona iğrenerek baktı ve bağırdı.
“Mika ile öpüşmem senin bu yaptığını sorun etmeyeceğim anlamına gelmiyor!Şimdi çekil önümden!”
Yuu’nun sinirli bakışlarına karşılık Fujisaki onu dolapla kendi arasına aldı.Onun bu anlamsız hareketlerine dayanamayan Yuu sinirle bağırdı.
“Kahretsin,benden ne istiyorsun?!”
“Benimle olmanı istiyorum..”
Fujisaki Yuu’nun çenesini kavradı ve ona yaklaştı.
“Ama zaten bir erkek arkadaşın var,değil mi?”
“Mika’dan başkasıyla olmayacağım!”
“Beni yakında kabul edeceksin,Mika’dan daha iyi olduğumu göreceksin.”
“Ne saçmalıyorsun sen?!”
Yuu Fujisaki’yi hızla itti.
“Bu asla olmayacak!”
Yuu’nun bu hareketi Fujisaki’yi sinirlendirirken Yuu’ya soğuk bir şekilde baktı.Yuu onun keskin bakışlarını görünce sinirle bağırdı.
“Sakın bir daha yanıma yaklaşma!”
Yuu ona öfkeyle baktı ve Fujisaki’nin yanından koşarak uzaklaştı.
“Benden kaçamayacaksın Yuu,bu asla olmayacak!”
Fujisaki sinirle dişlerini sıktı.Çıkışa doğru ilerlerken telefonunu çıkardı ve ezberindeki numarayı tuşlayarak kulağına götürdü.
Bunu sonlandırmanın vakti geldi artık.
🍂🍂🍂🍂
“Ooff!”
Yuu kafasını okuduğu çizgi romandan kaldırdı ve bir kenara attı.
“Çoook sıkıldımm!!”
Yuu odanın içerisinde kendi kendine mızmızlanırken aniden doğruldu.
Mika’nın işi bitmiş midir acaba.?
Yuu hızla yerinden kalktı ve odasından çıkıp Mika’nın odasına doğru ilerledi.Kapıya geldi ve hafifçe vurdu.
“Mikaa?İçeride misin?”
Yuu kapıyı açtığı anda,Mika yüzündeki maskeyle aniden karşısına çıktı ve Yuu’yu korkuttu.
“W-waaah.!!!”
“Nasıl görünüyorum Yuu-chan?!”
Yuu geri çekilmiş bir şekilde panikle Mika’ya bakarken,bunun sadece bir kostüm olduğunu anlayınca derin bir nefes verdi.
“Korkuttun beni Mika!”
“Hahaha!Sadece şaka yapmak istedim Yuu-chan!”
Mika önden ilerlerken Yuu onun peşinden odaya girdi ve Mika’nın yatağına oturdu.
“Bu kostüm nereden çıktı Mika?”
Yuu Mika’nın üzerindeki beyaz pelerinli kıyafeti incelerken Mika da aynadan kendini inceliyordu.
“Yakında okulda kostüm balosu yapılacak Yuu-chan. Unuttun mu yoksa?”
“Ah..Evet doğru.Peki sen tam olarak ne oluyorsun?”
“Tabii ki de bir vampir!”
Mika taktığı keskin vampir dişlerini gösterdi ve kocaman gülümsedi.
“Vampirler ne zamandan beri beyaz giyiniyorlar?”
“Yuu-chan..Eski devirde yaşamıyoruz..”
“Bu da yeni nesil vampir yani?”
“Aynen öyle.”
Yuu’nun merakla kendini incelemesi üzerine Mika sinsice sırıttı ve Yuu’ya doğru yürüdü.
“Ve bu vampirin canı kan emmek istiyor.”
Mika Yuu’yu yatağa yatırıp üstüne çıkarken Yuu rol yaparak konuştu.
“Kötü vampircik,lütfen canımı yakma!”
“Ben iyi bir vampirim.Ve senin canını istesem de yakamam. Çünkü sana kıyamam..”
Mika Yuu’nun boynuna yönelip oraya tatlı bir öpücük kondururken,eli tişörtünden içeri girdi.
“H-hey,gıdıklanıyorum!!”
Mika ona güldü ve dudaklarına yöneldi.Yuu’yu tutkulu bir şekilde öperken,Yuu onun bu öpüşüne karşılık verdi.Mika Yuu’nun alt dudağını ısırınca,Yuu aniden geri çekildi.
“Bu kadar iyi öpüşmesini nereden biliyorsun Mika?”
Yuu’nun sorusu üzerine Mika sinsice güldü.
“Sen uyuduğun zaman hep seni öpüyordum.”
Yuu utançla geri çekildi ve ona panikle baktı.
“G-gerçekten mi?!!”
“Hayır,ama bir kere dayanamayıp küçük bir öpücük kondurmuş olabilirim..”
Mika’nın dediğiyle şaşkınca ona bakarken,eli dudaklarına gitti Yuu’nun.
“Bunu bilmiyordum..”
Yuu Mika’ya gülerek baktı ve ellerini boynuna doladı.
“Demek ki benim iznim olmadan beni öptün.”
“Bu benim suçum değil,bu kadar güzel olmamalıydın.”
Yuu ani sevgi patlamasıyla Mika’yı kendine çekti ve gülerek kocaman sarıldı.
“Sen gerçekten harikasın Mika!”
Yuu’nun bu söylediğine Mika güldü.
“Biliyor musun Yuu-chan..”
Yuu merakla Mika’ya bakarken,Mika gülümseyerek burnuna bir öpücük bıraktı.
“Geleceğe dair çok güzel hayallerim var.”
“O hayallerinin içinde ben var mıyım?”
Mika altında yatan Yuu’ya yaklaştı ve alnını alnına yasladı.
“Sen hayallerimin tamamısın.”
Yuu bu sözle gülümserken Mika konuştu.
“Geleceğim olmanı istiyorum.Böylece her anımızda birlikte olabiliriz..”
“Biz her zaman beraber olacağız Mika..”
Mika Yuu’nun üstünden kalkıp yana uzandı ve Yuu’yu kendine çekti.Yuu başını Mika’nın göğsüne yasladı.
“Mika.”
“Evet Yuu-chan?”
“Sence gelecekte ne olacak?”
“Beraber musmutlu bir hayatımız olacak.”
“Evet,ben de öyle olmasını diliyorum..Ancak her şey istediğimiz gibi gidecek mi?”
Mika bu sözle kaşlarını çatarken,Yuu kendini açıkladı.
“Seninleyken çok mutluyum ve sonsuza kadar böyle kalmak istiyorum.Ama bu kadar mutlu olmak beni korkutuyor,kötü bir şeylerle karşılaşacakmışız gibi hissediyorum..”
“Neden böyle düşünüyorsun?”
“Düşünmek istemiyorum,sadece hissediyorum..Bu ihtimal beni çok korkutuyor.Mutluluğumuza zarar gelmesini istemiyorum..”
Yuu farkında olmadan dolan gözleriyle birlikte kafasını kaldırıp Mika’ya baktı.
“Ne olursa olsun birbirimizi asla bırakmayalım,olur mu?”
“Bırakmayacağız Yuu-chan.”
Mika onun elini tuttu ve alnına öpücük kondurup gözlerinin içine baktı.
“Seni her zaman koruyacağım.”
“Ve ben de seni koruyacağım.”
Mika gülümsedi ve dudaklarını dudaklarına değdirip fısıldadı.
“Seni çok seviyorum Yuu-chan.”
“Ben de seni çok seviyorum Mika..”
🍂🍂🍂🍂
Yuu,gecenin bir yarısı telefonuna gelen arama sesiyle uyandı.
Görmezden gelip uykusuna devam etmek istedi.Ancak ard arda gelen aramalar ve susmayan mesaj sesleri buna izin vermedi.Yuu bıkkınlıkla gözlerini araladı ve Mika’yı rahatsız etmemeye çalışarak komidindeki telefonuna uzandı.
Telefonunu açınca yüzüne vuran parlak ışıkla birlikte gözlerini kıstı.Ona gelen mesajla yerinden doğruldu.
[03.05.29 a.m]:
Seninle konuşmam gerekiyor.
Buluşalım.
Şimdi.
-xx xxx xxx xx
Bir bu eksikti..Gerçekten geleceğimi mi düşünüyor?Bu saatte hem de?
Yuu görmezden gelerek mesajı kapattı.Ancak bir mesaj daha geldi.
[03.06.10 a.m]:
Beni ciddiye almadığını biliyorum,ancak ben çok ciddiyim.
Kapının önünde bekliyorum seni.
Pencereye çıkarsan beni görebilirsin.
-xx xxx xxx xx
Kahretsin,dalga mı geçiyorsun benimle?
Yuu sıkıntıyla bir nefes verdi ve Mika’nın kafasını yavaşça yanındaki yastığa koydu.Ardından ayağa kalkıp pencereye ilerledi.Perdeyi açtı ve aşağı baktı.
Siyah bir arabaya yaslanmış,ona el sallayan Fujisaki’yi gördü.Fujisaki ona eliyle gelmesi için işaret yaptı.
Gerçekten sinirimi bozuyor…
Yuu göz devirerek perdeyi çekti ve yerdeki tişörtünü alıp üstüne geçirdi.
Pekala,bakalım derdi neymiş.
Odadan çıkmadan önce Mika’ya eğilip onu öptü ve üzerini örttü.Dışarı çıkıp kapıyı kapattı ve onu bekleyen Fujisaki’ye doğru bir adım attı.
“Geldiğin için teşekkür ederim Yuu!”
Fujisaki’nin onu gülerek karşılaması üzerine Yuu ters bir şekilde ona baktı.
“Gecenin bu saatinde benimle ne işin var?”
“Aslına bakarsan…”
Fujisaki yaslandığı arabanın kapısını açtı ve Yuu’ya döndü.
“Konuşacak bolca vaktimizin olduğunu düşünüyorum. Başka yerde konuşalım mı?”
“Burada konuşmayı tercih ederim.”
Fujisaki Yuu’ya birkaç adım yaklaştı.
“Ama burada konuşamayız..”
“Nedenmiş o?”
“Sana söyleyeceğim şeyler çok önemli çünkü.”
Yuu inanmaz bir şekilde kaşlarını kaldırırken,Fujisaki gülerek ona baktı.
“Bu konuları sahilde kumlara oturarak bir şarap eşliğinde konuşmak isterim.”
Onun bu söylediğine gözlerini deviren Yuu arkasını döndü ve eve doğru ilerledi.
“Söylemek istediklerin sende kalsın.Ben gidiyorum.”
“Duymak istemediğine emin misin?”
“Evet çok eminim.”
“Mika hakkında bir şeyler anlatacağımı söylesem dikkatini çeker miydi?”
Bu söz üzerine,Yuu elini kapıdan çekti ve Fujisaki’ye döndü.
“Ne demek istiyorsun?”
“Mika hakkında senin bile bilmediğin bir iki şey öğrenmiş olabilirim.”
Fujisaki gülerek göz kırpınca,Yuu ona çatık kaşlarıyla baktı.
“Sana inanmıyorum.”
“İnan.Pişman olmayacaksın.Güven bana.”
Yuu kararsız bir şekilde ona bakarken Fujisaki kendini açıkladı.
“Bak,seni öpmek çok yanlıştı.Kabul ediyorum.Ama konu çok farklı Yuu.Sevdiğin insan hakkındaki gerçekleri öğrenmek istemez misin?Sana bunun için yardım etmek istiyorum.Bir daha asla bulamayacağın bir fırsat veriyorum.”
Yuu kaşları çatık bir şekilde Fujisaki’yi dinliyordu.Tüm bu söylediklerini saçma bulmasının yanında,kafasını karıştırdığını inkar edemezdi.
“Benden haz etmediğini biliyorum.Ancak Mika’yı korumak istemiyor musun?Söyleyeceklerim gerçekten çok işine yarayacak.”
Yuu kafası karışmış bir şekilde ona bakıyordu.
O neden böyle konuşuyor?
Mika’yı kimden korumam gerekiyor?
Yuu’nun kararsızca ona baktığını gören Fujisaki kendinden emin bir şekilde gülümsedi.
“Ben teklifimi yaptım,geri tepmek ya da değerlendirmek senin elinde.”
“Bunu istemiyorum.”
“Sadece beni dinle.Sonra istediğin zaman gidebilirsin.”
Fujisaki gülerek arabayı gösterdi.
“2 dakika sürecek sadece,söz veriyorum.”
Yuu’nun isteksiz bakışlarını gören Fujisaki,ciddi bir şekilde ona baktı.
“Eğer benimle gelirsen,söyleyeceklerimden sonra bile hala Mika’yla kalmak istersen hayatından çıkacağım.”
Yuu tereddüt etti bir süre.
“Ancak benimle gelmezsen beni dinleyene dek seni rahatsız etmeye devam ederim ve Mika da bunu pek hoş karşılamaz.”
Yuu derin bir iç çekti.Onun ne söyleyeceğiyle ilgilenmiyordu.Mika’nın kendisinden bir şey sakladığını hiç düşünmemişti,bu yüzden ona inanmıyordu.Ancak Mika’yı korumaksa söz konusu,bir iki dakikasını ayırmaktan zarar gelmezdi.
Ayrıca dediği gibi yapıp hayatlarından çıkarsa her şey çok daha güzel olacaktı ve artık onları rahatsız etmeyecekti.
Kötü ne olabilir ki zaten?
En azından Yuu öyle düşünüyordu.
“Tamam.Sadece 2 dakika.Sonra eve geleceğim ve bundan sonra beni rahat bırakacaksın.”
“Söz veriyorum!”
Fujisaki gülümsemesinin ardından sakin bir tavırla kapıyı Yuu için açarken,Yuu temkinli bir şekilde Fujisaki’nin açtığı kapıdan bindi.Fujisaki de hızla Yuu’nun yanına geçti ve Yuu’ya bir bakış atıp arabayı gidecekleri yere doğru sürmeye başladı.
Yolda ilerlerken Yuu sordu.
“Sahile mi gidiyoruz?”
“Sahilden önce uğramamız gereken bir yer var.”
“Nereye uğrayacağız?”
“Sürpriz.”
“Sürprizleri sevmem.”
“Buna bayılacağına eminim!”
Yuu sıkıntıyla nefes verdi.İçerisinde tarif edemediği bir huzursuzluk vardı.Bu ortam onu oldukça geriyordu.Belki de hiç gelmemeliydi.
Fujisaki ıssız yollardan geçerken,Yuu’nun tüyleri ürperdi.Aklında sadece tek bir soru vardı.
Nereye gidiyoruz?
Fujisaki arabayı kenara çekti.Etrafta neredeyse hiç ışık olmaması Yuu’yu rahatsız etmişti.Buraya daha önce geldiğini sanmıyordu.Bu ıssız yer ona oldukça yabancı gelmişti.
“İşte geldik!”
Yuu arabadan indi ve yavaşça ilerledi.Burası eski ve terk edilmiş harabe bir fabrikaya benziyordu.Yıkık dökük olan fabrikayı incelerken içindeki korku giderek büyüdü.
Beni böyle bir yere neden getirdi?
Yuu sesli bir şekilde yutkundu.
Buraya hiç gelmemeliydim..
Kalbi korkudan güm güm atarken Yuu bir adım geriledi ve Fujisaki’ye seslendi.
“H-hey,s-sanırım ben gitsem iyi olacak..–”
Fısıltıyla çıkan sesi,bir şeye çarptığını hissedince kesildi.Fujisaki’ye bakmak için arkasını döndü.
Ancak aniden bir el,Yuu’nun ağzını kapattı.
“Gitmek istediğini mi söylüyordun ki?”
Gözleri kocaman açılan Yuu,Fujisaki’nin kollarında debelenmeye başladı.
“Korkarım buna izin veremem.”
Yuu,burnuna gelen keskin kokuyla bayılacak gibi olduğunu hissetti.Aniden boynuna saplanan iğne onu kendinden geçirirken,bilincini daha fazla açık tutamadı.Fujisaki’nin kollarında çırpınmayı bıraktı.
“Hadi eve gidelim Yuu.”
Bu,Yuu’nun gözlerini kapatmadan önce duyduğu son cümle oldu.
🍁 🍁 🍁 🍁 🍁 🍁