Alde Lotus - Bölüm 10
Gecenin geç saatlerinde Mika,yatakta dizlerini kendine çekmiş bir şekilde öylece oturuyordu.Yuu eve gelmemişti.Mika onu düşünmekten ve endişelenmekten başka bir şey yapamıyordu.
Gelir ama değil mi?Hep geç kalmıyor mu zaten?
Saat 12 ama..
Olsun,gelince aç kalmaması için kalkıp bir şeyler hazırlamalıyım.
Mika yerinden kalkıp mutfağa geçti.Malzemeleri çıkardı ve Yuu için atıştırmalık bir şeyler hazırlamaya başladı.
Yuu ilk defa eve gelmemişti.Bu durum Mika’yı çok fazla endişelendiriyordu.Kendi hatası yüzünden Yuu yanında yoktu ve Mika onu deli gibi özlüyordu.Yuu’nun ona bugün nasıl davrandığını hatırlayınca kalbine bir ağrı yerleşti Mika’nın.O ağlıyordu.Hiç olmadığı kadar ağlıyordu.Küçükken gördüğü kabuslardan çığlık atarak uyanmasına rağmen hiç ağlamayan çocuğu,bugün hıçkıra hıçkıra ağlarken görmüştü.
Onu ağlatan gerçekten ben miyim?
Neler düşünüyordum öyle?Ona söylememem gereken sözler söyledim.Tek istediği bana yardımcı olmaktı ve ben ona bağırdım.Onun kalbini kırdım.
Gözünden bir damla yaş düşünce,Mika elleriyle yüzünü kapattı.
Yuu beni asla affetmeyecek..
🍂🍂🍂🍂
Saat 2’ye doğru gelirken Mika,Yuu için hazırladığı ve masanın üzerine koyduğu pirinç toplarının hemen yanında uyuyakalmıştı.Yuu’nun gelmesini beklemişti,ancak bedeni uykusuzluğa daha fazla dayanamamıştı.
O sırada Mika,dışarıdan sesler geldiğini duyar gibi oldu.Bir süre yerinde kıpırdandı.Kapının çalınma sesi evin içinde yankılanırken,Mika aniden kafasını kaldırdı.
Geldi!Yuu geldi!
Geleceğini biliyordum!
Mika yerinden kalktı ve heyecanla kapıya koştu.Ancak kapıyı açtığında karşısında gördüğü kişi Yuu değildi.
“Seni bu saatte rahatsız ettiğim için özür dilerim Mika. Gelebilir miyim?”
Mika,kapıda morali bozuk bir şekilde duran Ferid’e baktı.
“A-ah,Ferid…”
Mika içeri geçmesi için kenara çekildi.
“Sorun değil,geç içeri..”
Mika hayal kırıklığı içerisinde mırıldanırken,oturma odasına doğru geçen Ferid’in arkasından ilerledi.İkisi koltuğa oturdular.Ferid sıkıntıyla bir nefes verirken,Mika ona baktı.
“Dostum,gecenin bu saatinde çıkıp bana gelmene hiç alışkın değilim.Bu ziyaretini neye borçluyum?”
“Crowley ile tartıştık,bu yüzden evde tek kalmak istemedim.Yoksa düşünmekten kafayı yerdim..”
Ferid’in bu sözüyle birlikte Mika kaşlarını çattı.
“Siz normalde çok iyi anlaşırsınız,neden tartıştınız?”
“Saçma bir sebepten..Yan sınıfımdan bir kız kendisi adına Crowley ile buluşma ayarlamam için konuşup konuşamayacağımı sordu..”
Ferid gözlerini tavana dikti.
“Ben de Crowley belki mutlu olur diye onunla konuşmaya çalıştım ancak beni tersledi ve birbirimizin üstüne gidince de kavga ettik..”
“Ah..”
Ferid ellerini kenetledi ve üzgün bir şekilde mırıldandı.
“Onu mutlu etmek istemiştim sadece..”
Mika ona düşünceli bir şekilde baktı.
“Ama o bu tarz konulardan konuşmayı sevmiyor,değil mi?Neden ona birilerini ayarlamaya çalışmaktan vazgeçmiyorsun?”
“Biriyle mutlu olmak istediğini görebiliyorum..Ona yardım etmek istiyorum..”
“Belki de asıl mutlu olmak istediği kişi çok yakınlarındadır.”
Mika,Ferid’e baktı ve gülümsedi.
“Aranızdaki ilişkiyi bir düşün derim.”
Ferid ona şaşkınlıkla bakarken,Mika onun bu haline kahkaha attı.
“Çok zekisin ancak konu kendin olunca cidden gözünün önündekini bile görmüyorsun!”
“Ne alakası var Mika?!”
Ferid somurtup önüne dönerken,Mika onun sırtına vurdu.
“Her şey bir şekilde hallolur ve sizde en geç birkaç güne barışmış olursunuz.Çok dert etme,tamam mı?”
Ferid ona gülümsedi.
“Umarım dediğin gibi olur..”
Mika da ona gülümserken,evdeki sessizlik ve eksiklikle birlikte Ferid kaşlarını çattı.Yuu evde yoktu.
“Yuu nerede?”
Bu soruyla birlikte Mika’nın gülümsemesi yeniden soldu.Cevap vermedi ve kafasını çevirmekle yetindi.
“Gelmedi,değil mi?”
Mika umutsuzca başını salladı.
“Nerede olduğunu biliyor musun?”
“Bilmiyorum..”
“Peki arkadaşlarını aradın mı?”
“Hayır..”
Ferid,ona şok olmuş bir şekilde baktı.
“Arkadaşlarını bile aramadın mı?!Hiç mi merak etmiyorsun şu an nerede olduğunu?!”
“Ediyorum..Hem de çok..”
Mika’nın içten içe nasıl endişelendiğini gören Ferid,elini onun omzuna koydu.
“Artık neler olduğunu anlatacak mısın?”
Ferid’in sorgulaması üzerine,Mika derin bir nefes alıp anlatmaya başladı.
“Dün çok kötüydüm..Ve Yuu bunu fark edince beni sıkıştırmaya başladı.Ona çok kötü sözler söyledim.. Sorunlarım seni ilgilendirmez,kim olduğunu zannediyorsun sen gibi sözler..Çok aptalca konuşup onu kırdım,o sadece bana yardım etmek istemişti..”
Ferid ağzı açık bir şekilde Mika’yı dinliyordu.
“O seni merak edip nedenini sordu ve sen de ona bu şekilde mi davrandın?!”
“Biliyorum.!Yapmamalıydım..Çok pişmanım.Sadece o an çok sinirliydim ve ona patladım..”
“Neden sinirliydin peki?”
Mika başını öne eğdi.Bu soru karşısında aniden dolan gözlerini saklamaya çalıştı.
“Babam…”
“Baban mı?”
Mika yumruk yaptığı ellerini sıktı.
“Olanları unutamıyorum Ferid.Her ne kadar çabalasam da olmuyor..”
Ferid konunun ne olduğunu anladığı an derin bir nefes verince,Mika umutsuzca ona baktı.
“O hayatımı mahvetti ve şimdi de hiçbir şey yaşanmamış gibi davranıp onu sevmemi istiyor..Bu nasıl mümkün olabilir ki?Nasıl bu kadar umursamaz davranabilir?”
Ferid’in ona olan bakışları üzerine,Mika boğazını temizledi ve elinin tersiyle gözünden düşen birkaç damla yaşı sildi.
“Ah..Her neyse.Her zamanki gibi aptalca konuşuyor.Öyle birini seveceğime kendimi öldürmeyi tercih ederim.”
Ferid,üzüntüyle ona baktı.
“Yuu olanları bilmiyor değil mi?”
“Hayır.Ona bunu söyleyemem..”
“Sorunun bu olduğunu düşünmemiştim..”
Mika,dalgın bir şekilde baktı karşısındaki duvara.
“Yuu bana çok kızgın.Ona söylediklerim yüzünden çok sinirli..”
Ferid onu incelerken,Mika derin bir nefes aldı ve ayağa kalktı.
“Neyse,senin de canını sıkmak istemiyorum.Pirinç topları yapmıştım,yemek ister misin Ferid?”
Mika ona gülmeye çalışırken,Ferid Mika’nın kendini ne kadar zorladığını görüyordu.
“Mika.”
Mika tereddütle Ferid’e baktı.
“Yuu’nun senin dediklerine sinirlendiği doğru olabilir.Ama ben tek sebebinin bu olduğunu düşünmüyorum.”
Bu sözlerle birlikte,Mika kaşlarını çattı.
“Ne demek istiyorsun?”
“Yuu’yu daha önce böyle görmemiştim.Sence de bir şeylerden bıkmış gibi değil miydi?”
Mika şaşkınlıkla ona bakarken,Ferid elini çenesine koydu.
“Yanındaki çocuğun söylediklerini hatırlıyor musun?”
Mika sabahı hatırladı.Fujisaki’nin söyledikleri beyninde yankılanmaya başladı.
“Onu bir oyuncak gibi kullanıp atan kişi mi söylüyor bunu?”
Mika sesli bir şekilde yutkundu.
Yuu ona sadece olanları değil,kendi hislerini de anlatmış olmalıydı.
“Onun kafasına göre böyle bir söz söylemesine imkan yok. Belli ki Yuu ona bir şeyler anlatmış.”
Mika donup kalmıştı.Fujisaki bu kadar şeyi nereden biliyordu?
“Yuu kullanıldığını mı hissediyor?”
Ferid’in bu sözüyle aniden afalladı Mika.Ferid,gözleri dolu dolu olan Mika’ya baktı.
“Yuu’yu kullanıyor musun Mika?”
“B-ben..Hayır…Ben sadece…”
“Yuu’yu öptün değil mi?Defalarca kez hem de.”
Mika gözlerinden süzülen yaşlarla Ferid’e baktı.Evet öpmüştü.Ve gülünç tarafı,sevgili bile değillerdi.
“Okulun ilk günü sana söylediğim şeyi hatırlıyor musun peki?Bunun ileride başına büyük bir iş açacağını söylediğim günü?”
Ferid’in haklı olması canını yakıyordu.Büyük aptallık yapmıştı ve Mika bunun farkına çok geç varmıştı.
“O kadar yaşanmışlığa rağmen duygularını kendine dahi itiraf edemezsen kendini kullanılmış hissetmesi çok normal.”
Mika gözyaşları içinde Ferid’i dinliyordu.Haklıydı.Tüm bu zamana kadar gerçeklerden kaçmıştı.Yıllarca duygularını kendine itiraf edememişti.O sadece sevdiği birini tekrar kaybetmek istemiyordu.Yuu’yu kaybetmek istemiyordu.Ve şimdi kendi korkaklığı yüzünden Yuu ondan uzaklaşmıştı.Belki de onlar bunu konuşurken Yuu hala ağlıyordu.Bu düşünce,Mika’nın yüreğini sızlattı.
“Her ne kadar inkar etsen de aslında Yuu’ya aşıksın,değil mi?”
Gözyaşları içinde kafasını salladı Mika.Aşıktı ona.Çok fazla aşıktı.İnkar etmeye gücü kalmamıştı artık.Yuu olmadan kalbi paramparçaydı.Mika onu çok özlüyordu.
Ferid yerinden kalkıp Mika’nın yanına çömeldi.
“Hislerinde dürüst olduğun için teşekkür ederim.Yuu ve senin bunu kabullenmeye çok ihtiyacı vardı.”
Mika’ya sarıldı Ferid.Mika içten içe titrerken,Ferid onun sırtına hafifçe vurdu.
“Her şey yoluna girecek.Sana söz veriyorum Mika.”
Mika’nın ağlaması iç çekişlere döndü.Kendini toparlamaya çalıştı ve Ferid’e baktı yaşlı gözlerle.
“Yuu beni affedecek mi.?”
“Elbette affedecek.”
Ferid göz kırptı ve gülümsedi.
“Sen sadece bana bırak.”
🍂🍂🍂🍂
Ertesi gün Mika,Ferid ile birlikte okula doğru yürüyordu. Yuu’yu düşünmekten gece boyunca uyuyamamıştı ve onu görmek için içi içine sığmaz bir şekilde sabah olmasını beklemişti.
Okulun giriş kapısından girerken,gözleri Yuu’yu aradı.O an Ferid Yuu’yu gördü ve Mika’yı dürttü.
“Mika,Yuu orada.”
Mika hızla arkasını dönerek Ferid’in gösterdiği yere baktı.Fujisaki gülerek bir şeyler anlatırken Yuu hafif bir tebessümle onu dinliyordu.
Mika sinirle dişlerini sıktı.Yuu’nun böyle bir durumda onun yanında bulunması iyi değildi.Dün olanlardan sonra Fujisaki’nin onu doldurma ihtimali çok fazlaydı ve bu ihtimal Mika’yı sinirlendiriyordu.
O an Yuu,Mika’nın orada olduğundan habersizdi.Fujisaki’yi hafif bir gülümsemeyle,tamamen isteksiz bir şekilde dinlerken oradan kaçıp gitmek ve tüm gece olduğu gibi yeniden ağlamak istedi.
Ancak Yuu,Mika’yı görünce bir anda durdu.Mika ona belli belirsiz bir ifadeyle bakarken,Yuu’nun yüzündeki hafif tebessümü kayboldu.Yuu’nun gözlerinin dolduğunu gören Mika,Yuu’ya doğru bir adım attı.
“Yuu-chan—!”
“Gidelim Yuu.”
Fujisaki Mika’nın konuşmasına izin vermedi.Kolunu Yuu’nun omzuna attı ve Mika’nın önünden geçerek okula girdiler.Fujisaki o an,arkasını dönüp Mika’ya sinsice gülümsedi.
Bu hareketi Mika’yı şok ederken,Mika sinirle Ferid’e baktı.
“Bana nasıl güldüğünü gördün mü?!Yüzünü dağıtacağım onun!”
Mika’nın öfkesine karşın,Ferid ona sakin bir şekilde baktı.
“Mika.Önceliğimiz Yuu ile aranı düzeltmek.Kavga için zamanımız yok,kendine hakim ol.”
“Gece onun evinde mi kaldı Yuu?!”
“Öyle görünüyor.”
Mika sinirle onun arkasından bakmayı sürdürürken,Ferid kolunu Mika’nın omzuna attı.
“Hey,moral bozmak yok.Bu gece Yuu’yu alacağız!”
Ferid’in hatırlatması üzerine Mika bu akşam için yapacaklarını düşünüp sakinleşmeye çalışırken,Ferid onun dikkatini dağıtmak için başka bir konu açtı ve birlikte konuşarak okula girdiler.
🍂🍂🍂🍂
“Yuu-san!”
Yuu sınıfta dalgın bir şekilde otururken,kafasını yasladığı pencereden kaldırdı ve ona seslenen Shinoa’ya baktı.
“Hep birlikte sinemaya gidiyoruz.Sen de gelmek ister misin?”
Kapının eşiğinde duran Shinoa’ya baktı bir süre Yuu. Ardından isteksizce kafasını salladı.
“Pas geçeceğim.Teklifin için teşekkür ederim.”
Shinoa ona endişeli bir ifadeyle baktı.
“Bugün oldukça kötü görünüyordun.Bize katılmadın ve sınıftan hiç çıkmadın.Her şey yolunda mı?”
Shinoa sınıfa girip Yuu’ya endişeyle yaklaşınca,Yuu gözlerini kaçırdı.
“Ben iyiyim,endişelenmene gerek yok.”
“Ama Yuu-san—”
Shinoa’nın aniden telefonu çalmaya başlayınca,sıkıntıyla bir nefes verdi Shinoa.
“Pekala,iyi olmadığının farkındayım.Seni bu şekilde bırakmak istemezdim ama sanırım yalnız kalmaya ihtiyacın var.”
Shinoa telefonu kapattı ve cebine koyup son kez Yuu’ya baktı.
“Eve git ve toparlanmaya bak,yarın bu konuyu detaylıca konuşacağız.Şimdilik görüşmek üzere Yuu-san!”
Shinoa ona el salladı ve aceleyle sınıftan çıktı.Yuu Shinoa’nın arkasından baktı ve başını tekrar pencereye yasladı.
Saat henüz 4 olmasına rağmen hava erken kararıyor..
Yağmur mu yağacak acaba?
Yuu bir süre gökyüzünü ve okul bahçesinden aceleyle çıkan öğrencileri izledi.Dersler çoktan bitmişti ve Yuu Mika’yı sabahtan beri görmemişti.
Sınıftan mı çıkmadı yoksa..
Onu çok özlemişti Yuu.Görür görmez koşup sarılmak istemişti.Onsuz bir gece o kadar kötü gelmişti ki Yuu’ya,gece boyunca ağlamaktan başka bir şey yapamamıştı.
Ne ara böyle olduk biz…
Aklına gelen düşünceyle acı bir tebessüm etti Yuu.
Siz hep böyleydiniz.Sadece sen geç farkına vardın.
Farkında olmadan yanağından bir damla yaş süzüldü.Ağlamaktan yorulduğunu fark etti.Bunun için bile hali kalmamıştı.
Gözlerim acıyor..Ne kadar süre ağladığımı hatırlamıyorum bile..
Yuu gökyüzünü saran kara bulutları görünce derin bir nefes verdi.
Çok geç oldu,gitmem gerekiyor artık.Yakında yağmur başlayacak.
Yuu yavaşça yerinden kalktı.Üstünü silkeledi ve önüne düşen saçlarını düzeltip geriye attı.Ardından çantasını toparlamaya başladı.
“Yuu!!”
Aniden kapının çarpılmasıyla Yuu yerinden sıçradı.Sınıfa çat kapı giren Crowley’e şok olmuş bir şekilde bakarken,Crowley telaşla Yuu’nun yanına ilerledi.
“Sorun ne Crowley?Çok telaşlı görünüyorsun.”
Crowley nefes nefese kalmış bir şekilde konuşmaya çalıştı.
“M-Mika…Mika..!”
Crowley’in Mika’nın adını söylemesiyle kaşlarını çattı Yuu.
“Ne oldu Mika’ya?”
“Sabah buradaydı ama saatlerdir ortada yok!”
Bu sözle birlikte Yuu endişelenmeye başlarken,ona doğru birkaç adım attı.
“Ne demek yok?”
“Sabah çok kötü görünüyordu.Uygulama dersim olduğu için yanına gidemedim.Şimdi de bulamıyorum.Kimse onu görmemiş.”
Yuu kaşları çatık bir şekilde ona bakarken,endişesini saklamaya çalıştı ve gözlerini kaçırdı.
“Bu kadar telaş yapmana gerek yok.Ferid’in yanında görmüştüm sabah.Onunla birlikte olmalı.”
“Ferid de ortalıkta gözükmüyordu.”
“Her yere baktın mı?Öğretmenlerden biri görevlendirmiş olabilir.”
“Baktım.Hiçbir yerde yok.Sınıfındaki öğrenciler ilk dersten sonra gittiğini söylediler.”
Yuu daha da telaşlanmaya başlamıştı.Okulu asmak,asla Mika’nın yapacağı türden bir şey değildi.
“Ben sınıf öğretmenine sormaya gidiyorum.Hala odasında olmalı.”
“Ben de geleceğim!”
Crowley Yuu’nun bu ani tepkisine gülümsedi.Sınıfın çıkışına yönelirken,Yuu da onun arkasından koştu ve birlikte üst kata doğru ilerlediler.
🍂🍂🍂🍂
“Mikaela bu sabah çok kötü olduğunu söyledi ve eve gitmek için izin istedi.Ferid de başına bir şey gelmemesi için Mika’yı evine kadar bıraktı.”
Yuu onlara açıklama yapan öğretmene endişeyle baktı. Panikle Crowley’e dönerken,Crowley öğretmene teşekkür etti ve Yuu’yla birlikte çıkışa yöneldiler.
Mika hasta mı?
Dün hiçbir şeyi yoktu,nasıl böylesine hasta olabildi?
“Mika için endişeleniyorum.Neyi olduğunu merak ediyorum.”
Crowley’in sözüyle ona dönen Yuu,bir şey söyleyeceği sırada telefonu çaldı.Arayan kişi Ferid’di.Yuu Ferid’in aradığını görünce kaşlarını çattı.Ardından telefonu açtı ve kulağına götürdü.
“Merhaba Yuu.Ben Ferid.”
“Merhaba Ferid.”
“Aslına bakarsan senden bir iyilik istemek için aramıştım.”
“Bir sorun mu var?”
“Mika çok kötü bir durumda.Çok fazla ateşi var ve ne yapacağımı bilmiyorum.Yardımın gerekiyor. Okuldan çıkıp yanımıza gelebilir misin?”
Yuu’nun kalbini büyük bir korku kaplamaya başladı.Crowley Yuu’ya çatık kaşlarıyla bakarken,Yuu telaşla sordu Ferid’e.
“Bizim evdesiniz değil mi Ferid?!”
“Evet.Onun başında duruyorum ancak tek başıma halledebileceğimden emin değilim.Mika seni yanında istiyor,bu yüzden gelebilirsen çok sevinirim.”
“Birazdan orada olacağım!”
Yuu hızla telefonu kapattı ve derin bir nefes verdi.
Şu an Mika’nın senin hakkında ne düşündüğü önemli değil.O hasta ve sana ihtiyacı var.Hemen eve git.
Crowley ve Yuu hızla okul çıkışına doğru ilerlerken,arkadan bir ses geldiğini duydular.
“Yuu!Ben de seni arıyordum!”
Crowley ve Yuu,onlara doğru gelen Fujisaki’ye baktılar.
“Sorun ne Fujisaki?”
Fujisaki Yuu’nun yanına geldiği zaman durdu ve soluklandı.Ardından gülerek ona baktı.
“Dün gerçekten çok güzel vakit geçirdik ve bunu tekrarlamak isterim.Dersler bittiğine göre birlikte takılmak ister misin?Bize gitmeden önce seni bir yere götürmek istiyorum.Çok lezzetli çörekler yapan bir mekan var,oraya bayılacaksın!”
Fujisaki mutlulukla Yuu’ya bakarken,Crowley tek kaşını kaldırmış bir şekilde onu inceliyordu.Yuu tereddütle Fujisaki’ye baktı.Dün kendisine çok destek olmuştu ve bu yüzden ona minnettardı.Ancak şu an bunun zamanı değildi,bu yüzden onu reddetti.
“Üzgünüm Fujisaki.Şu an teklifini pas geçmek zorundayım.Eve gitmem gerekiyor.”
Fujisaki’nin gülen yüzü solarken,ciddi bir ifadeyle sordu.
“Ev mi?Neden?”
“Mika’nın kötü olduğunu öğrendim.Onun yanına gitmem gerekiyor.”
“Seni o kadar ağlatan birinin yanına tekrar mı gideceksin?”
Yuu sesini çıkarmayınca,Fujisaki sinirle ona baktı.
“Sana neler dediğini unuttun mu?!Görmezden mi geleceksin tüm o söylediklerini?!”
Fujisaki’nin bu şekilde çıkışması Yuu’yu sinirlendirmişti.
“Şu an durum farklı,o çok kötü diyorum!Gurur yapmanın sırası değil!”
Yuu sinirle onun yanından geçip gidecekken,Fujisaki onun elini tuttu.Yuu ciddi bir şekilde ona baktı.
“Ne yapıyorsun sen?”
“Mika’nın seni bir oyuncak gibi kullandığını unuttun mu?!Eğer gidersen aynı şeyleri tekrar yaşayacaksın!”
“Umurumda değil!Mika’nın bana ihtiyacı var!”
“Gitme Yuu!”
Yuu elini hızla ondan kurtardı ve uzaklaştı.
“Tanrım,derdin ne senin?!”
Yuu ona öfkeli bir bakış attı ve Fujisaki’nin bir şey demesini beklemeden çıkışa koştu.
“Bekle Yuu!Ona gidemezsin!!”
Fujisaki Yuu’nun peşinden gideceği sırada,Crowley Fujisaki’nin gömleğinden tuttu ve bir anda yumruk attı ona.
“Aralarına girmeye cesaret edeyim deme sakın.”
Fujisaki geriye doğru sendeleyip duvara yaslanırken,Crowley ona keskin bir bakış attı ve onu orada bırakarak çıkışa doğru ilerledi.Ardından büyük bir keyifle Ferid’i aradı.Ferid telefonu açınca gülümsedi.
“Görev başarıyla tamamlandı.Yuu Mika’nın gerçekten hasta olduğunu düşünüyor.”
“…”
“Ah,evet.Yaptığımız biraz yanlış olabilir ama bunu yapmazsak Yuu başka türlü eve gitmezdi biliyorsun.”
“…”
“Hayır gayet iyi.Şu sürekli etrafında dolanan çocuk biraz sorun çıkardı ama şu an eve doğru geliyor.”
“…”
“Evet,orada görüşürüz.”
Crowley telefonu kapattı ve cebine koydu.Arkasında bıraktığı çocuğa tekrardan baktı ve oradan uzaklaştı.
Fujisaki,sinirle ona baktı.
Sanırım Yuu’yu elde etmek için epey uğraşmam gerekecek.
Fujisaki dudağındaki kanı silip doğruldu ve koridorun penceresinden,eve doğru telaşla koşan Yuu’yu izledi.
Uğraşlarım boşa gitmeyecek,biz yeniden birlikte olacağız.
Her şey eskisi gibi olacak,sana söz veriyorum Yuu.
🍁 🍁 🍁 🍁 🍁 🍁 🍁