Alde Lotus - Bölüm 1
İlk bölüm,Mika ve Yuu’nun tanışmasını ele alan bölümdür.
-Yaş:12
-6 yıl önce:
♠️♣️♠️♣️
“Haydi çabuk ol Mika,seni bekliyorum!”
Kapıdan usulca çıkan Mika,sessizce arabaya yöneldi.
Babası,arabayı Hyakuya Yetimhanesi’ne sürmeye başladı.
Mika’nın babası Saito,işleri gereği Japonya’dan eskiden yaşadıkları yer olan Rusya’ya dönmek zorundaydı.Bu süreçte de Mika’ya arkadaşlık edecek,onun yanında kalacak biri olmalıydı.Bunun için yetimhaneye gidiyorlardı.
“Ee…Heyecanlı değil misin?Yeni bir oyun arkadaşın olacak yakında.”
Mika bakışlarını camdan çevirdi.Sinirle baktı babasına.
“Oyun arkadaşı istemediğimi defalarca kez söylemiştim. Neden inatla beni dinlememeyi seçiyorsun?”
“Ben gittikten sonra tek başına olmanı istemiyorum.”
“Ben küçük değilim,kendi başıma kalabilirim!Birine ihtiyacım yok!”
Mika’nın bu lafına,babası içten bir kahkaha attı.
“Herkes birilerine ihtiyaç duyar Mika.Ben bile çoğu zaman yanımda olacak bir arkadaş istiyorum.”
Mika çatık kaşlarıyla baktı ona.
“İsteyen kişi sensin,benimle ne alakası var?”
Saito,Mika’nın bu lafına karşılık onun saçlarını karıştırdı.
“Hey,bu kadar sert olma.Arkadaşını korkutacaksın.”
Mika göz devirirken önüne döndü.
“Ayrıca,yeni arkadaşını çok seveceğine eminim.”
Babasının ona göz kırpmasıyla önüne dönen Mika,onun bu lafına sessiz kalmayı tercih etti.
Arkadaş mı?
Çok saçma!
Benim kimseye ihtiyacım yok!
O çocuğu da asla sevmeyeceğim!
Camı açtı ve kafasını çıkardı Mika.
Yüzüne vuran rüzgarla beraber,arkadaş istemediğini düşündü bir kez daha…
🍂🍂🍂🍂
“Gel Mika.”
Mika,babasının peşinden yavaşça ilerledi.
Ne kadar da sessiz bir yer..
Yetimhaneler böyle mi oluyor?
Mika ve babası Saito,yetimhaneden içeri girdiler.
Mika etrafı inceledi.Babası resepsiyona ilerlerken,Mika arkasından onu takip etti.
Resepsiyondaki kadın onları gülümseyerek karşıladı.
“Hoş geldiniz,size nasıl yardımcı olabilirim?”
“Merhaba,Yuichiro için gelmiştik.Şu an görebilme imkanımız var mı?”
“Tabii,biz de sizi bekliyorduk.”
Kadın hemen elinin altında duran telefonu aldı.Kısa bir görüşmeden sonra Saito’ya döndü.
“Sizi biraz bekletmem gerekecek.Lobiye geçebilirsiniz.
Gelen misafirlerimizi orada ağırlıyoruz.Yuichiro’yu oraya getirecekler.”
Saito onaylayan bakışlarını gönderdi kadına.
“Teşekkür ederiz.”
Babası Mika’nın elini tuttu ve lobiye ilerledi.Mika lobiye ilerlerken sinirle soludu.
Bir de bekleyecek miyiz?
Gerek var mıydı bu kadar şeye?
Mika,lobideki koltuğa otururken sabırsız bir şekilde ayaklarını yere vurdu.
Bir an önce gitmek istiyorum..
🍂🍂🍂🍂
“Önceki gelişinizde detaylıca konuşmuştuk Saito-san.”
Başöğretmenin ve babasının yanında oturan Mika,sıkılmış bir ifadeyle onların konuşmalarını dinliyordu.
“Yuichiro ile dün konuştum.Sizin onu yanınıza alacağınızı söylediğimde çok mutlu oldu.”
Başöğretmen,gülerek Saito’ya baktı.
“Gerçekten görülmeye değer bir mutlulukla tepki verdi.”
“Mutlu olduğunu duymak güzel.”
Kadın samimi bir şekilde cevap verdi.
“Yuichiro gerçekten çok akıllı ve uslu bir çocuk.Size sorun çıkarmayacağından eminim.”
“Ah,ben de öyle olacağını düşünmüştüm.”
Öğretmenin gülümsemesi,yavaş yavaş soldu.
“Babası onu buraya bıraktığından beri,her gece aynı korkuyla uyanıyor..”
Bu sözler,Mika’nın dikkatini çekmişti.Kaşlarını çatarak ona baktı.
“Burada onunla çok yakından ilgilenen bir arkadaşı bile vardı.Yuichiro onun sayesinde güçlü kalmayı öğrendi.”
Mika,tek kaşını kaldırdı.
Başkalarını önemseyen insanlar var mıymış gerçekten?
Bir an,onun kim olduğunu merak etti.
“Şu an burada mı?Onunla böyle güzel ilgilenen biriyle tanışmayı çok isterim.”
Saito’nun sözü üzerine,kadın olumsuz anlamda başını salladı.
“O artık burada değil.Ancak onun yerini dolduracak, Yuichiro ile güzelce ilgilenen çok büyük bir ailesi var zaten. Biz kocaman bir aileyiz burada!”
Gülümseyerek devam etti öğretmen.
“Her ne kadar mutlu gözükse de,geceleri kabuslar gördüğünü maalesef ki biliyorum.Ve bu durum beni bir öğretmen olarak çok endişelendiriyor.”
Başöğretmen,gülerek Mika’ya eğildi.
“Belki de bu küçük beyefendi,Yuichiro’nun kötü zamanlarını atlatmasına yardım eder ve çok iyi arkadaş olurlar.”
“Ah,evet.Öyle olacağına eminim.”
İki yetişkin,gülümseyen gözlerle Mika’ya baktı.
Mika sinirle başını çevirmekle yetindi.
Kısa bir süre sonra Mika,onlara doğru gelen kadınla birlikte küçük bir çocuk gördü.
Saito,ayağa kalktı ve gülümseyerek onun gelişini izledi.
Mika bir an gözlerini alamadı.
Çocuğun çok güzel yeşil gözleri ve simsiyah dağınık saçları vardı.
Fazlasıyla dikkat çekiyordu.
“Evet Mika,bu küçük beyefendi benim yokluğumda sana arkadaş olacak.O yüzden iyi geçinin,tamam mı?”
Yuu,sarışın çocuğa baktı gülerek.
“Merhaba,benim adım Yuichiro!Sen de Mikaela olmalısın!Sana Mika diyebilir miyim?!Sen de bana Yuu diyebilirsin!”
Mika çocuğun neşe dolu sesine anlam verememişti.
Uzattığı ele baktı.Ama elini sıkmadı.
“İstediğini de.”
Yuu bozuntuya vermeden Saito’ya baktı.
“Çok teşekkür ederim efendim!Sizi üzmeyeceğimden emin olabilirsiniz.Çok uslu duracağıma söz veriyorum!”
Saito çocuğun başını okşadı.
“Bundan hiç şüphem yok.”
Oradakilere veda edip Yuichiro’nun bavulunu aldılar ve eve doğru yola koyuldular.
🍂🍂🍂🍂
“Evet Yuu,işte odan burası.Yavaştan yerleşebilirsin.”
Saito,elindeki bavulları yere koydu ve Yuu’nun yanına çömeldi.
“Daha sonra da Mika sana evi gezdirir.Hemen tanışıp kaynaşacağınıza eminim.”
“Mika’yla tanışmak için can atıyorum efendim!”
Saito,Yuu’nun bu sözleriyle güldü ve saçlarını okşadı.
Ardından ayağa kalktı ve paltosunu düzeltti.
“Kalan işleri halletmek için gidiyorum.Akşam yemeğinde görüşürüz çocuklar!”
“Görüşürüz Saito-san!”
Saito odadan çıkınca,Yuu arkasına baktı.
Mika’yla yalnız kalmışlardı.
Yuu heyecanla Mika’ya döndü.
“Hey Mika,acaba..–”
“Tch!”
Mika,Yuu’ya sert bir bakış attı ve odadan çıkıp gitti.
Yuu şaşkınca arkasından baktı.
Ah…
Bugün kötü bir gününde anlaşılan..
Kapıya bakmayı sürdüren Yuu,omuz silkti ve arkasını döndü.
Her neyse,daha sonra da tanışabiliriz.
Yuu bir süre odasını inceledi ve ardından bavulundaki kıyafetlerini çıkarıp dolabına yerleştirmeye başladı.
🍂🍂🍂🍂
Bir süre sonra,Yuu oldukça sıkılmıştı.
Odasından yavaşça çıktı ve Mika’yı aramaya başladı.Bu kocaman evde Mika’yı nasıl bulacağını düşünüyordu.
Burada yaşamam çok zor olacak galiba…
Çok büyük burası!
Nerede bu Mika?
Yuu,koridorun sonunda bir oda gördü.
Gidip kapıyı tıklattı ve kulağını kapıya dayadı.
Ancak içeriden ses gelmedi.
Kapıyı açarak sessizce odaya girdi ve televizyon karşısında yatakta uyuyakalmış olan Mika’yı gördü.
Mika’ya yaklaştı ve sessizce ona seslendi.
“Mikaa..!”
Mika gözlerini açmadı.Yuu onun uyuduğundan emin oldu ve ona daha fazla yaklaştı.
Mika’nın yüzünü inceledi.
Çok güzel…
Sarı saçları çok gür ve parlak..
Ve yüz hatları çok belirgin..
Tıpkı televizyonlarda gördüğüm modeller gibi!
Bu çocuk gerçekten de—
“W-waaahhh!!!!”
Yuu bir anda destek aldığı kolunun çekilmesiyle çığlık attı.
Aniden kendini Mika’nın altında buldu.
Korkudan kapadığı gözlerini açınca,kendisine bakan bir çift mavi gözle karşılaştı.
Bu yakınlık karşısında,Yuu kıpkırmızı oldu.
“M-M-Mika.!N-ne yapıyorsun.!?”
“Aynı soruyu ben sana sormalıyım.Burada ne yapıyorsun?”
“B-ben seni arıyordum..!”
“Beni mi?Sana başkalarının odasına izinsiz girilmemesi gerektiğini öğretmediler mi?”
Mika’nın nefesini ve ona olan sinirini hisseden Yuu, kelimelerini toparlayamıyordu.
“E-evet ama ben kapıyı tıklattım ve sen ses vermeyince..”
“Benim odama izinsiz girenlere ben ne yaparım biliyor musun?Onları cezalandırırım.”
“C-ceza mı..?”
“Hmhm..”
Mika Yuu’nun yüzüne doğru eğildi.Elini yumruk yapıp ona doğrultu ve sinirle baktı.
“Nasıl cezalandırdığımı göstermemi ister misin.?”
Zaten birbirlerine çok yakınlarken Mika iyice yaklaştı ve burun buruna geldiler.Yuu bir anda utançtan kıpkırmızı kesildi.
N-ne yapmaya çalışıyor?!!
Dövecek mi beni?!!
“Evet seni dinliyorum.İster misin,Yuu-chan?Sana böyle hitap etmem hoşuna gitti mi?”
Mika sinsice gülümserken,Yuu yutkunamadı bile.
Yuu’nun bu hali Mika’nın öylesine hoşuna gitmişti ki,onu korkutmayı bir eğlence haline bile getirebilirdi.
“Seni duyamadım..Yuu~chaann!”
Yuu öylesine afallamıştı ki dili tutulmuştu.
Mika gözlerini tekrar çocukla buluşturdu.Gözleri gözlerini izledi bir süre.Onu nasıl korkutacağını düşünmeye başladı.
Mika aklına gelen fikirle gülümsedi.
Yavaşça yüzüne doğru eğildi.
Yuu onu korkuyla izlerken,nasıl bir cezadan bahsettiğini anlayamadı bile.
Yuu’nun kalbi şiddetli bir şekilde çarpıyordu.
Mika’yla burun buruna geldiler.
Mika tam hamle yapacaktı ki,Yuu bir hışımla doğruldu.
“D-dur!!Dur!İstemiyorum,görmek istemiyorum..!”
“Öyle mi?Sesini çıkarmayınca bunu cidden istediğini düşünmüştüm.Yazık oldu.”
Mika bu sefer bazanın başlığıyla kendisi arasına aldı Yuu’yu.
Kahretsin..Buraya hiç gelmemeliydim.!!
Kaçıp gitmek istedi bir an Yuu.
Mika aniden kahkaha atmaya başlayınca,Yuu korku dolu ve anlamaz bakışlarla ona baktı.
“Ahahah!Buna inanamıyorum!Yüzünün halini görmen gerekirdi!!”
Yuu kaşlarını çatarak Mika’ya bakarken,hızlı atan kalbini kontrol edemiyordu.Ondan çok korkmuştu.
“Ee?Seni korkuttum mu?”
Yuu titreyen ellerini yavaşça kalbine götürdü.
Endişeyle ona baktı.
“S-sen beni kandırdın mı..?”
“Biz ona korkutmak diyelim.Bir dahakine aynı şey tekrarlanırsa cezanı vereceğim.”
Korkuyla yutkundu Yuu.
Buraya geldiğine çok pişman olmuştu.
Mika kendini geri çekti ve yataktan hızla kalktı.Kollarını esnetirken Yuu’ya söylendi.
“Gerçekten de eğlenceli birisin,bu kadarını beklemiyordum!”
Yuu ona anlamaz gözlerle baktı.
Benimle dalga mı geçiyor..?
Mika gülmeyi bırakıp ona ciddiyetle baktı.
“Ancak sanırım kafanda yanlış düşüncelere yer vermişsin. Onları senin için düzelteyim.”
Mika odanın içinde gezerken,aniden masadaki oyuncak kılıcı alıp ona doğrulttu.
Yuu panikle geri çekilirken,Mika kılıcını burnunun ucunda salladı.
“Bundan sonra aynı evde yaşayacaksak,benim kurallarımı bilmen gerekiyor.”
“K-kural mı..?”
“Evet.Kural bir,öyle kafana estiği gibi odama çat diye giremezsin.”
Yuu kaşlarını çatarken bağırdı.
“Hey,ben sana seslenmiştim!Uyanık olduğun halde cevap vermeyen sensin!”
“Vay,demek düzgünce konuşabiliyorsun.”
Mika’nın kendini beğenmiş tavırları Yuu’yu sinirlendirirken, Mika devam etti.
“Kural iki,benim etrafımda dolaşıp durma.Başka insanların beni rahatsız etmesinden hiç hoşlanmam,özellikle de ders çalışırken.”
“Hah?!Kimmiş senin etrafında dolaşa—”
“Ve uyuduğum zaman başımda dikilme!”
Mika Yuu’nun sözünü kesince,Yuu sinirle ona baktı.
“Kural üç,benim iznim olmadan odama girmeye çalışma! Buraya öyle kafana göre giremezsin!”
Yuu sinirle elinin altındaki yorganı sıkarken,Mika ona kızdı.
“Hiç terbiye almadın mı sen?Odama çat kapı girmek de
ne?Bu çok saygısızca.”
Bu sözler üzerine Yuu yataktan kalktı ve Mika’nın ona doğru salladığı kılıcı önünden çekip onun dibinde durdu.
“Sen beni ne zannediyorsun?!Ben öyle bir insan değilim!”
Yuu’nun Mika’ya bu şekilde diklenmesi,aniden Mika’nın çok hoşuna giti.
Eliyle saçlarını karıştırmaya başlayınca Yuu öfkeyle ona baktı.
“Bana istediğin gibi dokunamazsın!Benim de kurallarım var!”
Mika onun bu haline kahkaha atınca,Yuu sinirle geri çekildi.
Mika aklındakileri saymaya devam etti.
“Kural dört,aynı okula gitmeye başladığımız zaman yanımda görünme ve kimseye benim üvey kardeşim olduğundan bahsetme.”
“Ama Saito-san bizim kardeş olmadığımızı,çok iyi arkadaşlar olacağımızı söylemişti..”
“Biz arkadaş değiliz!”
Yuu ona somurttu ve kollarını birleştirdi.
“Ben de olmak istemiyordum zaten..”
Mika onu umursamayıp kurallarını açıklamaya devam etti.
Mika’nın sıkıcı kuralları Yuu’yu esnetirken,masaya doğru yöneldi.
Masada duran çerçeveyi eline alırken,Mika kendi kendine konuşmaya devam etti.
“Kural beş,gereksiz muhabbetlerden nefret ederim.Aptalca konuşma ve sana dediklerimi ikiletme.Eğer bunları yaparsan seninle daha düzgün—”
“Hey,bu fotoğraftaki kim Mika?!”
Mika aniden Yuu’ya bakarken,elinde tuttuğu çerçeveyi görünce hızla ona doğru yürüdü.
Yuu merakla sordu.
“Ah,yoksa bu senin—”
“Kural altı,asla benim eşyalarıma elini sürmeye kalkma!”
Mika ona sinirle bakarken,Yuu kaşlarını çattı.
“Sadece merak etmiştim,biraz daha kibar olamaz mısın?”
Mika ona bakmayı kesip çerçevedeki fotoğrafa bakışlarını çevirirken,sinirle mırıldandı.
“O benim annem..”
“Vay canına,bir annen mi var?!!”
Yuu’nun bu tepkisine kaşlarını çatan Mika,ona sordu.
“O ne demek şimdi?Senin annen yok mu?”
“Hayır,benim annem yok.Ve babam da yok.”
“Bu imkansız,onlar varlar.Sadece sen öyle sanıyorsun.”
Mika’ya şaşkınca baktı Yuu.Düşünceli bir şekilde mırıldandı.
“Ama ben onları hiç görmedim ki..”
Mika şaşkınca kaşlarını kaldırdı.
Onu üzgün görünce ne diyeceğini ve ne yapacağını bilemedi.
Aniden Yuu’nun kafasına vurdu.
Bu,onun belli etmeden sinirle gösterdiği teselli anlayışıydı.
“Aptalsın.Sen onları görmedin diye onlar yok olmuyor.”
Yuu şaşkınca kafasını tutarken,Mika çerçeveyi yerine koydu.
“Her neyse,bir daha eşyalarıma dokunma.”
Yuu Mika’nın az evvel yatağa koymuş olduğu kılıca ilerleyip eline aldı ve heyecanla inceledi.
“Vaay,ben de bundan alacağım kendime!”
Mika sinirle ona baktı.
“Az önce eşyalarıma dokunma demedim mi?Ver onu bana!”
“Sadece bakacağım!”
Mika ona doğru ilerlerken,Yuu hızla ondan kaçtı.
“Bakmanı istemiyorum!”
“Biraz paylaşımcı olur musun?!!”
“Paylaşımcı olmak istemiyorum,onu bana ver!!”
Yuu odadan hızla çıktı ve koridorda koşmaya başladı.Mika sinirle onu kovalarken,Yuu kılıcı havada salladı.
“Bu çok güzel!!Işıkları bile var!!”
“Çocukça davranmaz mısın?!!”
“Kılıç bana ait değil,bu durumda kılıçla oynayan sen olduğuna göre sen de çocukça davranmış oluyorsun!”
Mika’nın ona yaklaştığını gören Yuu kaçmak için gözlerini odalarda gezdirdi.
Koridorun sonundaki odaya doğru koşarken,Mika sinirle bağırdı.
“Hey,sakın oraya gitme!”
“O zaman beni yakala!!”
Yuu’nun kahkahaları koridoru doldururken,bunu oldukça eğlenceli buluyordu.
“Hayır Yuu,çok ciddiyim!!”
Yuu onu dinlemezken hızla o odaya vardı ve elini kapıya attı.
Ancak kapısı kilitli olunca durmak zorunda kaldı.
O an Mika onun bileğinden tuttu.
“Mika,burası neden..—”
“Sana buraya gelme demiştim!!”
Mika’nın öfkeyle bağırması üzerine Yuu korkuyla yerinden sıçrarken,Mika sinirle onun bileğini sıktı.
“Kural yedi.Sakın bu odaya girme!”
Yuu ona korkuyla bakarken,Mika bağırdı.
“Duydun mu beni?!!”
Yuu olduğu yere sinerken,Mika bileğini hızla bıraktı ve elindeki kılıcı alıp arkasını döndü.
Gideceği sırada,Yuu ona bağırdı.
“Bana böyle davranırsan arkadaşın olmayacağım!!”
Mika arkasını dönüp Yuu’ya baktı.
Ona doğru ilerledi ve bir elini duvara koyup önünde duran Yuu’ya sinirle baktı.
“Sen kendini ne zannediyorsun?Buraya benimle arkadaş olmak için değil,babam istediği için geldin!Seni bu evde isteyen tek kişi o!”
Bu sözler Yuu’nun kalbini kırarken,üzüntüsünü belli etmemeye çalışarak bağırdı.
“S-senin hiç arkadaşın da yoktur kesin!Bu kadar gıcık biriyle kimse arkadaş olmak istemez!!”
“Arkadaşa ihtiyacım yok!”
Yuu ona şaşkınca bakarken,Mika titreyen sesiyle bağırdı.
“Benim kimseye ihtiyacım yok!Şu zamana kadar tek başıma büyüdüm ve kimsenin eksikliğini hissetmedim!”
Yalandı.
Mika anne ve babasının eksikliğini hiçbir şeyle dolduramıyordu.Hiç kimse ona yardımcı olamıyordu.
Bu çok canını yakıyordu.
O yıllardır bir başınaydı.
Bu yüzden Mika,diğer çocuklara göre daha çabuk büyümüştü,daha çok olgundu.
Buna mecbur bırakılmıştı.
“Bu seni üzmüyor mu?”
Bu soruyla Mika durulurken,Yuu’nun üzgün bakışlarına baktı.
Yuu’nun gözlerinin ardında yatan şey,ona yardım etme isteği ve şefkatti.
Ancak Mika,Yuu’nun kendisine acıdığını zannetti.
“Bana acımana ihtiyacım yok!”
“Ben sana acımıyorum!Sadece sana yardım etmek istiyorum..”
Mika’nın boğazında bir yumru oluştu.
Yuu’nun karşısında zayıf bir yönünü göstermek istemiyordu. Bu yüzden ona hırçın bir şekilde yaklaştı.
Yüzünü yüzüne yaklaştırdığı sırada,Yuu’nun gözleri kocaman açıldı.
Mika onun dudaklarına keskin nefesini üfleyince,Yuu korkuyla olduğu yere sindi.
Mika ona iyice yaklaştı ve gözlerinin içine baktı.
“Bir ceza daha istemiyorsan sesini kesmen iyi olur!”
Mika elini indirdi ve Yuu’dan uzaklaştı.
“Bunu bir daha yapma!”
Mika bağırıp Yuu’yu orada bıraktı ve hızla odasına ilerledi.
Yuu şaşkınca arkasından baktı.
Yavaşça kendi odasına doğru yürüdü.
Odasına gidip kapıyı kapattı.Kendini yatağa atıp yorganın içine girdi.
Az önce neler oldu..?
Asabi olması bir yana,yaptığı hareketler Yuu’yu çok şaşırtmıştı.
Mika onun bileğini tutmuştu.Yuu Mika’nın nefesini dudaklarında hissetmişti.
O kadar yakın davranmıştı ki,Yuu heyecandan bayılacağını hissetti.Yaşadıklarını hatırlayınca,utançla elinin altındaki yorganı sıktı.
Kalbi çok hızlı çarpıyordu.Vücudu ateş gibi yanıyordu. Kızarmış yanakları hala sıcaklığını kaybetmemişken,Yuu utançla gözlerini kapadı.
Bu duygular onun için çok yeniydi.
Ve hayatının dönüm noktası başladı.
O,Mika’ya aşık oluyordu.
🍁🍁🍁🍁🍁 🍁 🍁